DEVLETİMİZİ KORUYALIM
Mehmet Şevket Eygi 23 Ağustos 2006
TÜRKİYE, Fransa, Finlandiya veya başka bir ülkeden bahs ettiniz mi, karşınıza üç unsur çıkar: Finlandiya devleti, Finlandiya halkı, Finlandiya vatanı veya toprağı. Bütün hür ve bağımsız ülkelerde bu üç unsur vardır. Vatan var, halk var, fakat devlet yoksa, o zaman sömürge olur.
Türkiye dediğimiz zaman bu üç unsur hatıra gelir.
Bazı hafif akıllılar, siyasî iktidara, sisteme, düzene, resmî ideolojiye kızıyor ve “Batsın bu devlet!” diye bağırıyor. Bu son derece yanlıştır. Bir Türkiyeli’nin Türkiye devleti için batsın bu devlet demesi, bir yolcunun, üzerinde yaşadığı ve seyahat ettiği gemi için batsın demesi kadar yanlış ve haincedir.
Devlet ile sistemi, düzeni, resmî ideolojiyi mutlaka birbirlerinden ayırt etmek gerekir.
Kötülükler devlete ait değildir; sisteme, düzene, ideolojiye aittir.
Devlet yerinde dursun ötekiler değişsin...
Hiçbir Müslümanın, devletle sistemi veya siyasî iktidarları özdeşleştirme hatâsına düşmemesi gerekir.
Devlet bizimdir, hepimizindir. Korumalıyız, ayakta tutmalıyız.
Sofu bir kimse için söylüyorum: Sürahinin içine süt, limonata, Hamidiye suyu da konulabilir; şarap, votka veya rakı da. Sürahinin kabahati yoktur ve olmaz. İçkiden hoşlanmıyorsan onu dökersin, sürahiyi temizler ve şartlarsın, içki yerine süt veya şerbet koyarsın. İçinde alkollü içki var diye sürahiyi kırmak cinayet olur.
Devletin sürekliliği vardır. Bizim devletimizin bu topraklarda en az bin yıllık bir mazisi bulunmaktadır. Ondan önce de devletimiz vardı, başka mekânlarda, başka coğrafyalardaydı.
Devletimiz 1071’den önce de vardı. 1300’de Osmanlı Devleti kurulmuş ve hüküm sürmeye başlamıştır. Asıl devlet ondan önce de mevcuttu.
1923’te Türk devleti kurulmamış, Cumhuriyet kurulmuştur.
Cebinde Türkiye devletinin nüfus hüviyet kartını mı taşıyorsun, bu devlete vergi mi ödüyorsun, bu devletten geçinmek için maaş veya emeklilik mi alıyorsun, bu devlete askerlik hizmeti mi yapıyorsun?.. O halde bu devleti benimseyeceksin, seveceksin, koruyacaksın, ondan yana olacaksın. Kesinlikle onun yıkılmasını istemeyeceksin, ona doğrudan doğruya ve dolaylı şekilde zarar vermeyeceksin, hıyanet etmeyeceksin.
Şimdi önümüze çetrefil bir mesele çıkıyor.
Bildiğimiz asıl ve konvansiyonel devletten başka bizde bir de “DERİN DEVLET” olduğu söyleniyor, ona karşı tutumumuz ne olacaktır?
Biz Türkiyelilerin bir tek devletimiz vardır, onun dışında derin merin başka devlet kabul etmeyiz.
O derin devlet dedikleri şeyin kokuları Susurluk muydu neydi oradaki kazadan sonra meydana çıkmıştır.
Devlet konusunda ikilik olmaz. Bir ülkede bir tek hâkim devlet olur. Bazı ülkelerde federatif yapılar vardır, orada da en üstte bir devlet vardır. Onun altında federal eyaletler bulunur. Eyaletler hiçbir zaman asıl büyük devlete karşı ve zıt olamaz, onunla aşık atamaz.
Türkiye üniter devlet yapısına sahiptir, bizde federal sistem yoktur, binaenaleyh derin de olsa, merin de olsa başka devlet kabul edemeyiz.
Bütün meşru (yasal) yollarla devletimizi Derin Devlet denilen heyûlaya karşı korumamız gerekir.
Türkiye devleti teorik olarak hukuka bağlıdır.
Derin devlet ise hukuka bağlı değildir, ideolojiye bağlıdır.
Devlet elden geldiği kadar şeffaftır, denetime açıktır; yaptıkları, teşkilâtı bilinir, gerekirse tenkit edilir.
Derin devlet gizlidir, mahiyeti bilinmez, tenkit edilmez, edenler fena halde çarpılır.
Devlet bütün Türkiyelilerin devletidir. Türkün de Kürdün de, Sünnînin de Alevînin de, sağcının da solcunun da, dincinin de lâikin de...
Derin devlet halkı birbirine düşman kamplara, fraksiyonlara, hizip ve gruplara ayırır, onları birbirleriyle çarpıştırır, çekiştirip tepiştirir. “Parçala, böl ve hükmet” düsturunu uygular.
Devlet, Türkiye halkının dinine, inancına, örf ve âdetlerine, geleneklerine, millî kimliğine saygı gösterir, onlarla savaşmaz.
Derin devlet ise tam tersini yapar.
Devletin, herkesin bildiği bir Anayasası vardır.
Derin devletin çok gizli bir Kırmızı Anayasası vardır. Bunun metni, Türk milleti adına hüküm veren bağımsız mahkemelere bile verilmez. Onbeş yirmi nüsha olduğu ve çelik ve derin kasalarda saklandığı iddia ediliyor.
Türkiye devletinin demokratik bir yapısı vardır.
Derin devletin demokrasi ile uzaktan veya yakından bir ilgisi ve ilişkisi yoktur. Keyfe mâ yeşa hareket eder.
Devlet Türkiye halkının bütününe dayanır.
Derin devlet egemen bir grubun kontrolundadır, onlara hizmet eder.
Devlet, “Türkiye Türkiyelilerindir” der.
Derin devlet, Türkiye Türkiyelilere bırakılamaz, hele dindar çoğunluğa hiç bırakılamaz der.
Devlet, vatandaşlarının veya çocuklarının hiçbirini, hiçbir grubunu potansiyel suçlu, iç düşman, tehdit veya tehlike olarak görmez.
Derin devlet görür...
Devlet halka, millî iradeye, millî kimlik ve kültüre bağlı ve saygılıdır. Devlet hukuka itaat eder.
Derin devlet bunları takmaz. Kendisini hukukun, temel insan haklarının, millî kimlik ve kültürün, halk iradesinin üzerinde görür. Bu konuda tartışma kabul etmez.
Bütün halkımıza, sevgili Türkiyelilere hitap ediyorum:
Devletimizi sevelim... Devletimizi koruyalım... Devletimizi yüceltelim... Devletimize itaat edelim.
Devletle Derin Devleti, sistemi, düzeni, ideolojiyi birbirine karıştırmayalım, onları özdeşleştirmeyelim.
Devlet hepimizindir. Devletimiz sarsılır ve yıkılırsa perişan oluruz. Allah bizi böyle bir felâketten korusun.
Ya Rabbi! İçimizdeki bazı akılsızlar yüzünden bizi helâk etme...