« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

28 Eyl

2020

Milliyetçilik– Siyaset İlişkisi ve Türk

Ahmet Bican Ercilasun 01 Ocak 1970

Türk milliyetçisi siyasetle ilgilenir mi? Elbette ilgilenir ve ilgilenmek zorundadır. Çünkü milliyetçinin bir ülküsü vardır ve bu ülkü yönünde ilerlenmesi de her şeyden önce siyasetle olacaktır.


Milliyetçilik siyasetle doğrudan ilgilidir. Çünkü milliyetçilik, milleti ve milletle ilgili değerleri yükseltme ülküsüdür. Milletin yükseltilmesi de doğrudan siyasete bağlıdır. Milletin ve milletle ilgili değerlerin yükselmesi, daha iyi duruma gelmesi için elbette tek tek fertler de, kurumlar da çalışırlar, çalışmalıdırlar. Ancak asıl görevin ülkeyi yönetenlerde olduğu muhakkaktır.

Milliyetçilik siyasetle ilgilidir ama siyasi partilerle doğrudan ilişkili değil, dolaylı olarak ilişkilidir. Doğrudan ilişkili değildir, yani milliyetçi olmak için herhangi bir siyasi partiye taraftar olmak şart değildir ve milliyetçilik herhangi bir siyasi partinin inhisarında değildir. Dolaylı olarak ilişkilidir, yani milliyetçiler, ülkeyi yönetecek olan siyasi partilerin milliyetçi görüşü benimsemeleri için çalışırlar, gayret gösterirler. Milliyetçiliğe karşı olan, karşı olduğunu hareketleri ve sözleriyle açıkça gösteren partilerle de mücadele ederler.



Türk’üz ve Türkiye’de yaşıyoruz. Tabii olarak ben de Türk milliyetçiliğinden söz ediyorum. Türk milliyetçisi Türk’ü sever ve hem maddi hem manevi açıdan onun yükselmesini, daha iyi duruma gelmesini ister. Tek tek her Türk’ün daha iyi maddi şartlar içinde olması, daha kültürlü, daha seçkin insanlar haline gelmesi Türk milliyetçilerinin hedefidir.

Türk kimdir? Her defasında Türk şudur, budur diye kıyametler kopuyor, bir tartışmadır gidiyor. Oysa sözlük diye bir şey var. Bir kavramın ne olduğunu anlamak için ilk yapılacak iş sözlüğe bakmaktır. Türkçe Sözlük’te Türk’ün tanımı aynen şöyledir:



“1. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse. 2. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse.”

Sözlük açık olarak anlamı veriyor. Sözlükler, kavramları herkes kendine göre açıklamasın diye vardır. Yani bana göre bu, sana göre şu, olmaz. Sözlük ne derse odur.

İyi ama iki anlam verilmiş, hangisini kabul edeceğiz? İkisini de. Çünkü dillerdeki kelimelerin büyük bölümü çok anlamlıdır ve anlamların her biri de geçerlidir. Mesela oturmak için sözlükte 13 anlam verilmiştir. İnsanın bir yere oturması, bir yerde ikamet etmesi, binanın oturması vb. 13 anlamın hepsi de geçerlidir; kelimenin hangi anlamda kullanıldığı bağlamdan anlaşılır. Sadece Türkçede değil bütün dillerde bu böyledir. Türk sözünün çok anlamlılığı konusunda ayrıntılı bilgi edinmek için Millî Düşünce Merkezi’nin MİSAK sitesinde yazdığım yazıya bakılabilir.

Millet adlarında da çok anlamlılık vardır. İngilizcede Indian, hem “Hindistanlı” hem de “Amerikan yerlisi “ demektir. İngilizcenin ünlü sözlüğü Webster’de English kelimesine dört anlam verilmiştir. Aynı sözlükte Mongolian kelimesinin karşısında da dört anlam vardır.



Öyleyse Türk, hem Türkiye’de yaşayan bütün vatandaşlara denir; hem de dünyanın her tarafında yaşayan soydaşlara.

Türk milliyetçilerinin Türk’ü yükseltmek ülküsü de her iki anlamdaki Türk için geçerlidir. Yükseltmek için yapılacak işler, bu işlerin sırası, uygulanacak politika… Elbette hepsi imkânlara ve şartlara bağlıdır. Hiçbir Türk milliyetçisi, Türklerin aleyhine sonuç verecek maceralara girişmez. Esasen şartlara ve imkânlara göre davranmak, milliyetçiliğin veya herhangi bir ülkünün alanı içine girmez; “akıllı olma”nın alanına girer.

Türk milliyetçisi siyasetle ilgilenir mi? Elbette ilgilenir ve ilgilenmek zorundadır. Çünkü milliyetçinin bir ülküsü vardır ve bu ülkü yönünde ilerlenmesi de her şeyden önce siyasetle olacaktır. Bir milliyetçi şu veya bu partiye de girip çalışabilir. Ancak milliyetçiliği çalıştığı partinin inhisarında göremez, gösteremez. “Benim partim daha milliyetçidir, milliyetçiliğe daha yakındır.”diyebilir elbette. Ancak milliyetçi olmak için kendi partisinden olmayı şart olarak ileri süremez.



Belli dönemlerde milliyetçiler belirli bir partide yoğunlaşabilirler. Söz gelişi Alparslan Türkeş’in önderliği döneminde milliyetçilerin büyük çoğunluğu Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyaset yapıyordu. O zaman bile başka partilerde de milliyetçiler vardı. Mesela MHP’nin kökeninde olan Türkiye Köylü Partisi’ne uzun zaman genel başkanlık yapmış bulunan, Atsız’ın yakın dostu ve Bozkurtlar eserinin yayıncısı Tahsin Demiray Adalet Partisi kurucularındandı ve bu partinin ilk dönem milletvekili idi. Irkçılık – Turancılık davası mağdurlarından Fethi Tevetoğlu da Adalet Partisi’nde idi. Sadettin Bilgiç, Ahmet Nihat Akay, Gökhan Evliyaoğlu, Ferruh Bozbeyli… Bu isimlerin Türk milliyetçisi olmadığını kim söyleyebilir?

Sözün özü: Bir siyasi parti eylem ve söylemleriyle Türk milliyetçiliğine ne kadar yakın duruyorsa biz de kendimizi o partiye o kadar yakın hissederiz. Türk kavramını bile kabul etmeyenlerle ise hiç işimiz olmaz.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 45954

ulkucudunya@ulkucudunya.com