« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

05 Eki

2020

Kalkınmada yaprak dökümü

Esfender KORKMAZ 01 Ocak 1970

Küreselleşme, gelişmekte olan ülkelerde kalkınma hedefini unutturdu, büyüme hedefini ön plana çıkardı. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke seviyesine çıkması ve toplum refahı için büyüme yanında demokratik, hukuki ve sosyal gelişmeler de önemlidir. Bunun için gelişmekte olan ülkelerin kalkınma hedefleri olmalıdır.
Kalkınma gelişmekte olan ülkelerde, insan refahı için öncelikli bir hedeftir. Ekonomik kalkınma (iktisadi gelişme); Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki büyüme ile büyüme yanında sosyal, kültürel değerlerin ve yaşam kalitesinin artmasıdır. Kalkınma; Gayrisafi Yurtiçi Hasılada (GSYH) büyümeden daha geniş bir tariftir. Büyümeyi de içine alır.
Kalkınma, halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıplarındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve kurumsal yapıda dönüşüme yol açan bir iyileşmedir.
Söz gelimi, bir toplumun eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi, kişi başına düşen doktor sayısı, çocuk ölüm oranı, kişi başına düşen gazete okuma oranı, öğretmen sayısı gibi sosyal ölçütlerle, çevre şartlarının iyileşmesi de kalkınmanın birer göstergesidir. Ayrıca teknolojik gelişme de kalkınmanın bir unsurudur.
GSYH'da büyüme, ulusal gelir düzeyindeki ve fert başına düşen ulusal gelirdeki artışı işaret eder. Fiilen, büyüme GSYH'deki belli bir dönem itibariyle meydana gelen reel; yani enflasyondan arındırılmış değişmedir. Fert başına GSYH'nin de artması için, nüfus artış hızının büyüme oranının altında olması gerekir.
Otokratik ve despot yönetimler; GSYH'da büyüme için kısa dönemde bir sorun olmayabilir ve hatta büyümeyi hızlandırabilir; fakat bu büyüme sürdürülemez ve daha önemlisi hiçbir zaman kalkınma sağlanamaz. Zira despotik yönetimlerde, ülkeyi yöneten tek kişi vardır. Bu despot ister seçimle gelsin, ister darbe ile gelsin ya da emir veya kral olsun, başta kalabilmek için devlet imkanlarını kullandırmak ve dağıtmak, popülizm yapmak zorundadır. Bu durumda kalkınmanın temel ögesi olan kaynaklar etkin bir şeklide dağıtılamaz.
Aynı şekilde diktatörler toplumun bir kesiminden destek almak için toplumsal ayrışma yaratacak ve diktatörün dağıtacağı para ve imkanların önemsenmesi için gelir dağılımını bozacaklardır. Bu şartlarda kalkınmayı sürdürmek imkânsızdır.
Kaldı ki; petrol üreten bazı Arap ülkelerinde olduğu gibi, gelir artışı yüksek ve fakat yaşam kalitesi düşük, katılımcı demokrasiye sahip olmayan bir toplum gelişmesini tamamlamış bir toplum değildir.
Despotik rejimler de, eğitimde diktatörün ideolojik çizgisinde olur. Devlet tek partinin devletidir veya tek diktatörün devletidir. Kurumsallaşma yoktur. Hukukun üstünlüğü yoktur. Bu nedenle de demokrasi yoksa, büyüme olsa da kalkınmışlık seviyesi düşüktür.
"İnsanlar için mevcut kalkınma seçeneklerini genişletmek, kalkınmanın temel aracıdır. Bu seçimler sonsuz olabilir ve zaman içinde değişebilir."(UNDP, Human Development Reports, 2015)
Daha da dikkatli bakarsak, kalkınmayı etkileyen ve fakat reel anlamda görülebilen geliri artırma yanında, görünmeyen ve refah artışında önemli katkıları olan seçenekler de vardır. Bu seçenekler arasında, insan hakları ve demokratik özgürlükler başta gelir. Zira gelir ve kalkınma seviyesi ne olursa olsun, insanların manevi tatmini için önce bağımsız ve özgür olması gerekir.
Özet olarak, kalkınmanın dört temel öğesi vardır:
* GSYH'de büyüme;
* Sosyal gelişme;
* İnsani gelişme;
* Katılımcı demokrasi ve hukukun üstünlüğünde iyileşme.
Türkiye kalkınma yarışına bugün gelişmiş ülke seviyesine çıkmış, Güney Kore, Yunanistan ve İsrail'den önce başlamıştı. Ne var ki toplum demokrasiyi hazmedemedi ve 1950'den bu güne kadar zamanımız siyasi kavgalarla, rejim tartışmaları ile, inanç tartışmaları ile ve darbelerle geçti. Bu günde aynı çizgi devam ediyoruz. Başkanlık sisteminde uyum sorunu yaşıyoruz. Demokraside ve hukukun üstünlüğünde geri düştük.
Ekonomide yaprak dökümü kalkınma umudumuzu frenledi. Siyasi iktidarın 2023 hedefleri olan fert başına gelir 25.000 dolar, ihracat 500 milyar dolar, işsizlik oranı yüzde 5, kağıt üstünde kaldı. Türkiye orta gelir ve yoksulluk tuzağına düştü.
İktidar ve destek veren MHP hala, Barolar, AYM ve idam cezası için mesai yapıyor.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 27218

ulkucudunya@ulkucudunya.com