Azerbaycan-Ermenistan savaşı Rusya'nın Türkiye'yle denge politikasını tehdit ediyor
Paul Robinson 01 Ocak 1970
Azerbaycan-Ermenistan hattındaki gerilimin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus lider Vladimir Putin arasındaki ilişkiye yansıyabileceğine dair yorumlar son dönemde basında yer aldı (Reuters)
Azerbaycan, 1990'larda Ermenistan'ın elinde küçük düşürülmesini asla unutmadı. Şimdi ezeli düşmanı karşısında daha güçlü ve Türk desteğiyle cesaret bulmuş Bakü'nün kararlılığı, Moskova'nın başını ağrıtıyor.
Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmalar üçüncü gününde... Gece boyunca hareketlilik sürdü
Ermeni Patrikhanesi'nin bulunduğu sokakta Azerbaycan bayraklarını taşıyan bir grup vatandaş konvoyla gösteri düzenledi
Sovyet Kürtleri: Ermenistan-Azerbaycan savaşında taraf değiliz
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir keresinde komünist lider Vladimir Lenin'in Rusya'nın altına bir "zaman bombası" yerleştirdiğinden şikâyet etmişti. Aklında Lenin liderliğindeki Bolşevikleri 1917'de başa geçtikten sonra federal prensibin kabul edilmesi vardı. Lenin Sovyetler Birliği içerisinde ulusal azınlıklara kendi cumhuriyetlerini kurma izni verdi. Böylece, komünist iktidarın çökmesi halinde bu cumhuriyetlerin de Birlikten ayrılmasına olanak tanıyan bir durum yarattı.
Sovyet federalizmi başka sorunlar yarattı. Komünistler daha büyük uluslara 15 "cumhuriyet" biçiminde özerklik verdi. Küçük uluslar da daha farklı bir yapıda, sözde 'özerk cumhuriyetler' ve 'özerk bölgeler' olarak özerlik kazandı. Birlik parçalanınca tam yetkili cumhuriyetler bağımsız oldu ama içlerindeki özerk bölgeler ve cumhuriyetler bunu yapamadı.
Beklendiği gibi, daha küçük azınlıklar bu kısmen tesadüfi sonuçtan çok hoşnut olmadılar ve resmi olarak ayrılmış cumhuriyetlerden kopma girişimleri oldu. Sonuç olarak bir dizi savaş yaşandı; bunlardan ilki Azerbaycan içindeki Ermeni yerleşimi Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'nin (Yazarın Dağlık Karabağ olarak adlandırdığı bölge Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından "Ermenistan İşgali Altındaki Azerbaycan Toprağı Yukarı Karabağ" olarak tanımlanmaktadır -ed.n.) Azerbaycan'dan ayrılıp Ermenistan'a katılma girişiminden sonra bu bölgede gerçekleşti. Savaş Ermeni zaferiyle neticelendi. Ermeniler, Azerileri Dağlık Karabağ'dan sürmekle kalmadı, aynı zamanda Ermenistan'ı özerk bölgeye bağlayan bir Azeri toprağını da ele geçirdiler.
Dağlık Karabağ, kimse tarafından tanınmasa da tamamıyla Ermeni desteğine bağımlı bir de-facto bağımsız devlet oldu. Bu arada, Azerbaycan ne kaybettiği vilayetten ne de Ermenistan'ın ele geçirdiği topraklar üzerindeki iddiasından vazgeçti. Bunun sonucunda son 30 yıldır Bakü ile Erivan arasında ara ara askeri çatışmalar meydana geldi.
Bu hafta sonu, cephe hattında Azeri ve Ermeni kuvvetleri arasında şiddet bir kez daha alevlendi. Ermeni hükümeti düşman saldırısını püskürttüğünü açıkladı ve Azeri askeri teçhizatından çok sayıda mühimmatın imhasını gösteren bir video yayımladı. Buna karşılık olarak, Azeri hükümeti Ermenileri kendilerine saldırmakla suçladı ve pekçok köyün "kurtarıldığı" karşı saldırı gerçekleştirdiğini ilan etti. Şimdi Ermenistan, ordusunu harekete geçirdi. Birçok kişi topyekun bir savaşın patlak vermesinden korkuyor.
Bu son çatışmanın açıklamalarından biri, Azerbaycan'ın kendisini 30 yıl önce Ermenistan'ın elinde yenilgiye uğradığı halinden çok daha güçlü hissetmesi olabilir. Azeri nüfusu gibi önemli petrol rezervlerinden kazanç sağlayan Azeri ekonomisi de komşusunu geride bıraktı. Sadece üç milyon Ermeniye karşı 10 milyon Azeri var. Azerbaycan ordusuna çok büyük yatırım yaptı ve olayların kızışması durumunda olabilecekler konusunda kendisini daha güvende hissedebilir.
Diğer bir açıklama da Azerbaycan'ın başlıca müttefiki Türkiye'den aldığı destek olabilir. Bu hafta sonu yaşanan çatışmaların ardından, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, "tüm dünyayı işgale karşı savaşında Azerbaycan'ın yanında durmaya" çağırdı. Böyle bir Türk desteği, Azeri liderliğini işler kontrolden çıkmaya başlarsa geri adım atmama konusunda cesaretlendirebilir.
Rusya Dağlık Karabağ anlaşmazlığında resmi olarak tarafsız bir tutum benimsedi ve taraflara farklılıklarını barışçıl yollarla çözme çağrısında bulundu. Bu statükoyu destekleme anlamına geliyor. Statüko Ermenistan'a yaradığı sürece gerçekte bu duruş, Ermenistan'ın başta Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği olmak üzere Rusya tarafından desteklenen muhtelif çok taraflı girişimlere üyeliğiyle pekiştirildiği için Ermenistan'ı desteklemek anlamı taşıyor.
Dolayısıyla Dağlık Karabağ'daki bu çatışma dolaylı olarak Rusya ile Türkiye'yi karşı karşıya getiriyor. Bu aynı zamanda Rusya'nın otoriter yönetim biçimlerini desteklediğini ve demokrasiyi baltalamaya çalıştığını iddia eden genel kanıyı da çürütüyor. Sonuçta, Rusya'nın müttefiki Ermenistan bir demokrasi oysa Türkiye'nin müttefiki Azerbaycan değil.
Dağlık Karabağ, Rus ve Türk vekillerin çatıştığı tek yer değil. Türkiye Suriye'nin İdlib kentinde Esad karşıtı isyancılara arka çıkarken Rusya Beşşar Esad hükümetini destekliyor. Ve Libya'da, Rusya'nın isyancı General Halife Hafter'i desteklediği söylenirken, Türkiye geçtiğimiz günlerde Hafter'in birliklerini başkentten uzaklaştırmak için Trablus'taki hükümet güçlerine azımsanmayacak miktarda yardım gönderdi.
Dolayısıyla, Rusya'nın Türkiye'yi Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da ve Kafkasya'da Rus etkisini baltalayan bir bozucu olarak görmesi için iyi nedenleri var. Ancak Türkiye'nin son yıllarda rahatsız ettiği tek devlet Rusya değil. Türkiye'nin şu anda diğer NATO üyeleriyle de ilişkileri zayıf ve bu, Rusya'ya çıkarı için kullanabileceği bir fırsat sağlıyor. Türkiye'nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemi satın alma kararında görüldüğü gibi, ekonomik fırsatlar da Türkiye'yi işaret ediyor.
Sonuç olarak, son yıllarda Türkiye ve Rusya ne zaman çatışsa, Rus hükümeti ortamı hızlıca sakinleştirmeye çalıştı. Rusya şu anda beklendiği üzere Dağlık Karabağ'daki duruma ilişkin de aynı yaklaşımı benimsiyor. Bir yandan Rusya'nın Ermeni müttefikinin yanında olması gerekiyor. Diğer yandan, Türkiye'yle çatışmaya neden olacak gerginlikten de kaçınmak istiyor.
Bu yüzden ateşkesin yenilenmesi ve çatışma öncesi duruma dönülmesi en iyi çözüm. Bu nedenle Rusya Dışişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un "tarafları derhal ateş kesip durumu istikrara kavuşturmak için müzakerelere başlamaya teşvik etmek için yoğun görüşmeler yürüttüğünü" duyuran bir açıklama yayımladı.
Şimdilik bu yaklaşım işe yarayabilir. Gerçi uzun vadede, ekonomik ve demografik değerlendirmeler Güney Kafkasya'da gücün muhtemelen Azerbaycan lehine değişmeye devam edeceği anlamına geliyor.
Bu durumda, Rusya'nın Türkiye'ye karşı dengeleyici duruşunu devam ettirmesi giderek zorlaşabilir.
* Ottawa Üniversitesi'nde Profesör olarak görev yapan Paul Robinson, Rusya ve Sovyet tarihi, askeri tarih ve askeri etik konularında yazmaktadır.
* Paul Robinson'ın makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Yeniden başlayan Azerbaycan-Ermenistan gerilimi Rusya'nın kilit oyuncu Türkiye'yle nazik denge politikasını tehdit ediyor
www.rt.com/russia
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay