Hatay'ı neden yakmak istediler
Arslan BULUT 01 Ocak 1970
Hatay'daki yangınlar başladığında, genç bir öğretmen, "Ağustos'ta açıklanan toplam 766 maden arama ihalesinde Hatay'dan 9 bölge vardı ve bunlar Antakya, İskenderun, Arsuz, Belen, Dörtyol, Hassa'daydı. Yerel medya üzerinden güçlü bir kamuoyu oluşturularak, İskenderun, Arsuz ve Belen'in bu listeden çıkarılması için güçlü bir kamuoyu oluşturulmuş ve Ankara'dan bu yönde söz alınmıştı ki kısa bir süre sonra tam da bu bölgelerde orman yangını başladı." diye bir mesaj geçti. Sonra da yangınları PKK'nın bir kolu üstlendi. Yerel yöneticiler, "PKK, propaganda olsun diye yangınları üstlenmiş olabilir" diye açıklama yaptı. Derken saçma bir tartışma başladı. Birileri, yangınların maden arama ihalesi açılan yerlerde çıkmasını gündeme getirenleri HDP/PKK destekçisi diye suçlamaya başladı. Halbuki yerel yöneticilerin tespiti de doğru olabilir... PKK yangınları kendisi çıkarmış veya propaganda için üstlenmiş de olabilir. Yapmadığı bir şey değil… PKK, bu bölgedeki madenlerde gözü olanlara taşeronluk yapıyor da olabilir veya bunların hiçbir doğru çıkmayabilir. Yalnız, "PKK yakmıştır" diye Suriye'de bir yıl önce çekilmiş görüntüleri "İşte Hatay'daki yangınları çıkaranlar" diye yayınlayanların maksadı ne olabilir? PKK'yı göstererek, yangınlardaki asıl maksadın ne olduğunu örtmek mi?
*** Anadolu Ajansı, "Terör örgütü YPG/PKK, Hatay'daki orman yangınını propaganda çalışmasına dönüştürdü" diye bir haber yayınladı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise yangın bölgesindeki incelemesinin ardından yangının "Sosyal medyada olsun diğer kaynaklarda olsun bu yangının özelinde de çok ciddi kasıt şüpheleri ortaya çıktı. Valiliğimiz çok yönlü soruşturma yürütüyor. Dört şüpheli gözaltına alındı, ikisi savcı tarafından serbest bırakıldı ve iki yeni şüphelimiz daha var." dedi. Pakdemirli, her orman yangınından sonra "Bu alanlar yansa dahi başka bir amaçla kullanılması söz konusu değil" diye teminat da veriyor ama daha önce yakılan orman alanlarının imara açıldığına dair örnekler de var. Zaten yangınların eş zamanlı olarak başlaması, sabotajı ihtimalini kuvvetlendiriyor. "Rusya'ya güven olmaz" demedik mi?
Rusya'nın, Azerbaycan toprağı olan Karabağ'daki çatışmalara, "Soros'un adamı" denilen Paşinyan'ı yola getirmek için bir süre seyirci kalabileceğini belirtmiş, Azerbaycan'a asker yerleştirmek istemesinin de bunda payı bulunduğuna dair iddialara da yer vermiştik. Hatta "Türkiye ve Azerbaycan, Rusya'nın Paşinyan'a haddini bildirmek istemesine güvenmemelidir. Çünkü Ermenistan'a Karabağ'ı işgal ettiren Rusya'dır. Yapılan hatalardan ders alınmalı ve kararlı bir tutum izlenmelidir." demiştik. Yaptığımız televizyon konuşmalarında da Rusya'nın belirli bir ilerlemeden sonra Azerbaycan'ın Karabağ'ın tamamını geri almasına izin vermeyeceğini ve diplomatik yollar kullanarak müdahil olacağını söylemiştik. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un hakemliğinde iki ülkenin dışişleri bakanları toplandı ve ateşkes ilan edildi. Yalnız, ateşkesten sonra Ermenistan Gence'yi bombaladı ve sivilleri öldürmeye devam etti. Bu durumda Rusya, Ermenistan'a, "Ben Azerbaycan'ı durdurdum, sen vurmaya devam et" demiş olmuyor mu? *** Vahim bir durum daha var. Rusya, başka ülkelerin konuya müdahil olmamasını da taraflara kabul ettirdi. Yani Türkiye'nin diplomatik müdahalesi böylece önlenmiş oldu. Rusya, bir taşla birkaç kuş birden vurmuş oldu. İşgal altındaki topraklarının dörtte birini kurtarma şansı vererek Azerbaycan yönetimini ayakta tuttu. Soros tipi olaylarla Ermenistan Başbakanı olan Paşinyan'a haddini bildirmiş oldu. Türkiye'yi de masadan uzak tuttu! Türkiye'ye de SİHA'ların başarısı ile övünmek düştü!