« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Eki

2020

ABDÜLMECİD SİVASİ ŞEYHÎ

Mehtap Erdoğan 01 Ocak 1970

Asıl adı Abdülmecîd Sivasî, mahlası Şeyhî’dir. Sivasî adıyla tanındı. 971/1563 yılında Zile’de doğdu. Mutasavvıf şair Şemseddîn Sivasî’nin kardeşi olan Osmanlı dönemi âlimlerinden Şeyh Muharrem Efendi’nin oğludur. Muharrem Efendi, Horasan’dan gelip Zile’ye yerleşen Muhammed b. Hacı İlyas Halvetî’nin dört oğlunun en büyüğüdür (Gündoğdu 2009: 286). Abdülmecîd Efendi, küçük yaşta Kuran-ı Kerim okumaya başladı, yedi yaşında iken hafızlığını tamamladı. Babasından Arapça okudu. Fıkıh, tefsir, hadis öğrenimi görüp kendisini zahiri ilimlerde yetiştirdi. Otuz yaşına kadar bu ilimlerle uğraştıktan sonra tasavvufla meşgul olmaya başladı ve batıni ilimlerde de ilerledi. Şeyhinin izniyle Merzifon’a giderek bir süre müridlerin terbiyesiyle uğraştı. 1006/1597-98 yılında Şemseddîn Sivasî’nin ölümü üzerine Şemsiyye Dergâhı postnişinliğine önce oğlu Pîr Mehmed Efendi, daha sonra ise damadı Receb Sivasî geçti. Bu zatın vefatı üzerine Abdülmecîd Sivasî, hulefa ve dervişlerin daveti üzerine Sivas’a gelerek irşad faaliyetine başladı. Sultan III. Mehmed’in daveti üzerine İstanbul’a gitti. Giderken yeğeni Abdülahad Nûrî’yi de yanına aldı ve onu yetiştirdi. Halvetiliğin Şemsiyye kolunun Sivasiyye şubesini kurdu. Yine padişahın isteği üzerine Ayasofya Camisi’nde va'z ve nasihatte bulunup hadis nakli ve tefsir dersleri vermeye başladı. Sun’ullâh Efendi Camisi olarak da bilinen Atpazarı yakınındaki Hüsam Bey Mescidi’nde ve Şehzade Camisi’nde vaizlik yaptı. Sultan Ahmed Camisi’nin yapımının tamamlanması üzerine 1026/1617 yılında adı geçen caminin cuma vaizliğine tayin olundu. Burada vaizlik görevini sürdürürken 1049/1639 yılında vefat ederek Eyüp yakınındaki Nişancı dergâhına gömüldü. Ölümüne Nûrî Efendi tarafından şu beyit tarih düşürülmüştür: “Gam etmiş iken aklı çâk târîhini dedi hâk/Bin kırk dokuzda aldı pâk Sivasî uçmakda mekân”

Abdülmecîd Sivasî’nin Dîvân’ından başka 20 kadar ilmî ve tasavvufi eseri vardır. Arapça, Farsça ve Türkçe olarak kaleme alınan bu eserlerin çoğu basılmamıştır.

Dil ve edebiyatla ilgili eserleri şunlardır:

1. Dîvân-ı İlâhiyyât/Dîvânçe: 88 gazel, 2 kaside, 1 tahmis, 1 murabba, 1 muhammes, mesnevi nazım şekliyle yazılmış silsilenâme ve 1 pendnâme olmak üzere toplam 94 manzumeden oluşan bir Dîvânçe’dir (Ay 2014). Yer yer Arapça ve Farsça mısra ve beyitlere rastlanmaktadır (Toparlı 1984: V). Abdülmecîd Sivasî’nin şiirlerinin çoğu ilahi formundadır ve bestelenmeye oldukça müsaittir. Bestelenmiş şiirleri de vardır (Ay 2014: 25). Hemen bütün şiirleri tasavvufidir.

2. Mesnevî Şerhi: Abdülmecîd Sivasî’nin en meşhur eserlerinden biridir. Mesnevî’nin I. cildinin 1328. beyte kadar olan şerhidir.

3. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî: Yûsuf Sîneçâk’ın Cezîre-i Mesnevî’sinin şerhidir.

4. Müşkilât-ı Mesnevî: Abdülmecîd Sivasî, Mesnevî’nin önce dibacesini, sonra da her ciltte bulunan Arapça ve Farsça lafızları harf sırasına göre şerh etmiştir (Gündoğdu 2000: 243).

5. Şerh-i Kasîde-i Mîmiyye: Mevlânâ’nın on bir beyitten oluşan bir manzumesinin şerhidir.

6. Şerh-i Hilye-i Resûl: Müellif, eserinde Tirmizî’nin Şemâil’inde yer alan hilye hadisini esas almışsa da başka hadislerden kelime ve cümleler derc etmek ve kendine ait şiirleri de serpiştirmek suretiyle Hz. Muhammed’in hilyesini ortaya koymaya çalışmıştır (Gündoğdu 2000: 250).

7. Kasîde-i fî Medhi’n-Nebî Aleyhisselâm: Hz. Peygamber’in medhine dair 132 beyitlik bir kasidedir (Gündoğdu 2000: 249).

8. Nasîhat-nâme/Pend-nâme: İmam-ı Azam’ın Ebû Yûsuf’a yaptığı nasihatlerin tercümesinden oluşan küçük bir risaledir (Gündoğdu 2000: 251).

9. Kasîde-i Abdülmecîd-i Sivasî: Arapça bir kasidedir.

10. Meyâdînü’l-Fursân: Abdülmecîd Sivasî eserin başında Farsça sarf kaideleriyle ilgili bilgiler vermiştir. Lügat kısmında önce harf sırasına göre kelimeleri vermiş, daha sonra kelimenin Türkçe manasını vermiştir.

11. Uddetü’l-Müsta’iddîn: Arapça sarf (fiil çekim bilgisi) konusunda yazılmış bir eserdir.

Din ve Tasavvufla ilgili eserleri şunlardır:

12. Tefsîr-i Sûre-i Fâtiha: Sure önce sırasıyla ayet ayet tercüme edilmiş daha sonra bu ayetler kısaca tefsir edilmiştir (Gündoğdu 2000: 211).

13. Bidâ’atü’l-Vâizîn: Abdülmecîd Sivasî, bu eseri önce kırk hadis şeklinde toplamış, sonra yirmi hadis daha eklemiştir (Gündoğdu 2000: 212).

14. Letâifü’l-Ezhâr ve Lezâizü’l-Âsâr: Bu eserde toplumdaki rüşvet, cehalet, riya gibi kötü ahlakların taklidî imanın birer neticesi olduğuna dikkat çekilir (Gündoğdu 2000: 217).

15. Miskâlu’l-Kulûb:Tasavvuf ve tarikatların kitap ve sünnet kaynaklı olduğunu ortaya koyma amacıyla yazılmıştır (Gündoğdu 2009: 287).

16. Dürerü’l-Akâid: Akaid, kelam, tasavvuf ve itikadi mezheplerle ilgili bilgileri ihtiva eder (Gündoğdu 2009: 287).

17. Mi’yâr-ı Tarîk: Tasavvufa ait konulardan bahseden bir eserdir.

18. Makâsıd-ı Envâr: Bu eser, Yâr Ali b. Siyavuş b. Avren Divriği’nin Farsça olarak kaleme aldığı Kitâbu’l-Makâsıd adlı eserinin tercüme ve şerhidir (Gündoğdu 2000: 228).

19. Risâletü’l-Kazâ ve’l-Kader: İclal ve azamet sahibi kişilere kaza ve kaderin hakikatini beyan etmek ve Allah’a nisbet edilen isyankârlıkları reddetmek amacıyla yazılmıştır (Gündoğdu 2000: 229).

20. Firavn’ın İmanına Dair Risale: Abdülmecîd Sivasî’nin emri üzerine müntesipleri tarafından hazırlanmıştır (Gündoğdu 2000: 231).

21. Mektuplar: Abdülmecîd Sivasî’nin halifelerine yazdığı 3 mektubu tespit edilmiştir (Ay 2014: 18).

Kaynaklarda Abdülmecîd Sivasî’nin bunların dışında birçok eserinden ve risalesinden bahsedilmektedir (bk. Gündoğdu 2000: 253-255).

Hatiplik ve vaizliğin birçok yönden toplum içinde önem taşıdığı bir dönemde Abdülmecîd Sivasî’nin İstanbul’un önemli camilerine vaiz olarak tayin edilmesi ve vaazlarına halk tarafından büyük ilgi gösterilmesi onun zahiri ve batıni ilimlere olan hakimiyetini ortaya koymaktadır. Halvetî tarikatının ileri gelenlerinden olduğu için değerli birçok halife yetiştirmiş, devrinde gördüğü haksızlıklara kalemiyle ve vaazlarıyla savaş açmış, doğruyu söylemekten hiçbir zaman çekinmemiştir (Toparlı 1984: IV). Şiirlerinde sanat gayesi gütmemiş, fikirlerini samimi bir şekilde ifade etmeyi tercih etmiştir (Toparlı 1984: X). Duygu ve düşüncelerini yalın bir şekilde dile getirdiği şiirleri, daha çok didaktik bir özellik taşımaktadır. Abdülmecîd Sivasî, şiirlerinde kullandığı katıksız Türkçe parçaların çok olması nedeniyle yaşadığı devrin eşine rastlanamayan bir dil inkılapçısı ve temiz Türkçenin ilk müjdecilerinden sayılabilir (Üçer 2007: 102).

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 9478

ulkucudunya@ulkucudunya.com