« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Eki

2020

Köprülü Mehmet Paşa 1575-30.10.1661

01 Ocak 1970

Osmanlı Sadrazamı. Makedonya’nın Köprülü kasabasından devşirilerek Osmanlı tarihinde önemli yerlere getirilen ünlü Köprülüler’in en büyüğü ve Fazıl Ahmed Paşa’nın babasıdır. İstanbul’a getirildikten sonra Ende­run’da (saray okulu) yetiştirilerek önce sarayın ara işlerinde görevlendirildi. IV. Murat zamanında Hazîne-i Âmire’de (para işlerinin yönetildiği yer) değerlendirildikten kısa bir süre sonra taşradaki süvari bölüklerinden biri­ne gönderildi. O dönemde Amasya’ya bağlı Köprü (Vezirköprü)’de Ayşe Hanım’la evlendi. Burada bulunması nedeniyle de “Köprülü” sanıyla tanındı. Hüsrev Paşa Sadrazamlığa (Başbakanlık) geti­rilince onun hazinedarı oldu. Hüsrev Paşa’nın öldürülmesinden sonra kısa bir süre Amasya Sancak Beyliği yaptı ve İs­tanbul’a döndü. Tophane Nazırlığında sipahilik ve silâhdar ağalıkları görevlerinde bulundu. Çorum Sancak Beyi iken Bağdat seferine katıldı (1638). Kemankeş Kara Mus­tafa Paşa’nın Sadâretinde (başbakanlığında) rikâb-ı hümâ­yun (sadaret kaymakamı) kapıcılar kethüdası (kâhya) ve mîrâhur (saray ahırları yöneticisi) oldu. Arkasından yeniden Amasya Sancak Beyliğine getiril­di. Bu sıralarda vezir-i âzam (başbakan) olan Sultanzâde Mehmed Paşa tarafından kendisine vezirlik payesi veri­lerek Trabzon valiliğine gönderildi. 1547’de Şam mütesellimi (vali vekili) oldu. Varvar Ali Paşa’nın isyanı üzerine Karaman Bey­lerbeyi olarak isyanı bastırmakla görev­lendirildi. Çankırı yöresinde Ali Paşa’ya yenilerek esir düştüyse de İpşir Mustafa Paşa tarafın­dan kurtarıldı. Ertesi yıl Katırcıoğlu Mehmed’in üzerine gönderildi, onu af dilemeye razı ederek olası bir savaşı önledi.

Köprülü Mehmed Paşa bir süre Köprü kasabasına çekilerek orada yaşadı. İpşir Mustafa Paşa’nın sadaret makamına ge­lişi üzerine Trablusşam eyaleti kendisine verildi. Fakat buraya gitmeden görevi elin­den alındığı için yeniden Köprü kasabasına döndü. Bu arada Valide Turhan Sultan’ın kethüdası olan memleketlisi Mimar Ka­sım Ağa, Köprülü’yü Sadâret makamına aday gös­terdi ve Kubbe Vezirliğine (padişah adına devlet işlerini yürüten görevli) tayin edilerek kendisine sadâret yolu açılmış oldu. 5 Eylül 1657’de Boynueğri Mehmed Paşa’nın yerine sadâret makamına getirildi. Ancak Köprülü, gerek Valide Turhan Sultan’a, gerek Padişah IV. Mehmed’e kimi koşullar ileri sürerek ve yetkiler alarak mührü öyle kabul etti.

Köprülü Mehmed Paşa ilk iş olarak, tüm Osmanlı topraklarında dini tartışmalar nedeniyle or­taya çıkan karışıklığa müdahale ederek, bu olayın elebaşılarını sürgüne gönderdi ya da başka cezalarla cezalandırdı. İstanbul’da fesat çıkaran sipahi zorbaları dağıttı ve Venediklilerin eline geçmiş olan Bozcaada ile Limni’yi geri ala­rak Çanakkale Boğazı’nın güvenliği sağ­landı. Erdel Beyi II. Rakoczy György, kendisini ita­ate davet eden fermanı dinlemeyip Lehistan’a saldırdıysa da Kırım kuvvetle­rine yenilerek dönmek zorunda kaldı. Köprülü Mehmed Paşa, Haziran 1658’de Erdel Beyi’nin üzeri­ne sefere çıktı. Osmanlı ordusu Belgrad üzerinden Yanova’ya yü­rüyerek bu önemli kenti aldı. Ancak Rakoczy’yi yakalamak mümkün olmadı…

Köprülü, Abaza Hasan Paşa’yı, Anadolu’da sebep olduğu karı­şıklıklar nedeniyle, Diyarbekir’den Halep valiliğine tayin ettirdi. Abaza Halep’e gitmediği gibi davet edildiği Erdel seferine de katılmadı. Köprülü’nün hışmından korkup kaçan birçok üst rüt­beli görevlinin Abaza’nın yanına gitmesi­nin de bunda rolü olmuştu. Bundan sonra Abaza ve yanındakiler Sadrazam Köprülü’yü kolayca görevinden aldırabileceklerini düşünüp çeşitli baskılarda bulundularsa da bunu başaramadılar.

Köprülü Edirne’ye gelip padişahın hu­zurunda ayak divanına (padişah dışında herkesin ayakta durarak karar alınan acil toplantı) katıldı. Şeyhülis­lâmdan fetva alınarak Diyarbekir Beyler­beyi Murtaza Paşa’nın emrinde bir kuvve­tin Celâliler üzerine gönderilmesine karar verildi. Bu arada Abaza Hasan Paşa, Köprülü’ye bir suikast düzenlediyse de bunu başaramadı. Abaza kışlamak için önce Antep’e gitti, fakat baskı ve erzak kıtlığı yüzünden orada tutuna­mayıp Halep’e çekildi. Burada yanında Köprülü Mehmed Paşa’ya muhalif paşa­lar da bulunduğu halde bir tertip sonucu yakalandı ve Köprülü’nün emriyle hepsi idam edildi (16-17 Şubat 1659). Böylece Köprülü önem­li muhaliflerini ortadan kaldırmış ve ikti­darı tam anlamıyla eline geçirmiş oldu. Ayrıca isyanı destekleyen Şam’daki Yerli Kulu teşkilâtını ağır şekilde cezalandırıp buraya yeniçeri birlikleri gönderilmesini sağladı. Bundan sonra Anadolu’da Celâlî ve tüfek teftişi başlattı. Teftişte bin­lerce kişi ölümle cezalandırılarak halktan 80.000 kadar tüfek toplandı. Bu teftişte askerlerden birçok kim­se cezalandırıldığı gibi müderris ve kadı gibi ilmiye sınıfından da çok kişi aynı cezaya uğ­ramış oldu.

Anadolu’da güvenlik ve sessizliğin sağlanması üze­rine, Köprülü Mehmed Paşa padişahla bir­likte Bursa gezisine çıktı (Temmuz 1659). Rakoczy’nin yeniden Erdel Beyliği’ne tayini için Bursa’ya gelen Avus­turya elçisinin istekleri kabul edilmedi. Ardından Kaptan-ı Derya Köse Ali Paşa, Avusturya fethinde bulunmak üzerine serdar (başkomutan) olarak atandı. Osmanlı Devleti’nin Erdel ve Eflak işleriyle uğraşmasını fırsat bilen Venedik, kimi Avrupa devlet­lerinden topladığı 120 gemilik bir donan­ma ile Hanya önlerinde asker çıkardıysa da, Venedikliler bir süre sonra adayı terk etmek zorunda kaldılar. Bu sırada, Köprülü yaşının bir hayli ilerlemiş ol­masından dolayı hasta ve yorgundu. Bu nedenle padişaha, kendisine halef olarak Halep Beylerbeyiliğine tayin edilen oğlu Fâzıl Ahmed Paşa’yı önerdi ve IV. Mehmed bu öneriyi kabul etti. Ancak bu sırada Köprülü Mehmed Paşa, padişahla birlikte bulunduğu Edirne’de iken, 1 Ekim 1661’de vefat etti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Çemberlitaş’ta yaptırdığı külliyede toprağa verildi.

Köprülü Mehmed Paşa, beş yılı aşan sa­daretinde siyasî ve askerî disiplinin kurulmasında büyük bir dirayet gösterdi. Sadareti bazı şartlarla kabul etmesin­deki amacı devleti içine düştüğü sıkıntılı durum­dan kurtarmaktı. Köprülü’nün sadâreti­ne kadar geçen sekiz yıllık zaman içinde on üç sadrazam değişmiş olmasına karşın, güçlü bir sadrazam bulunama­mıştı. Köprülü ken­disine rakip olabilecek devlet erkânını sin­dirdi, hatta rakiplerini ortadan kaldırmakta te­reddüt etmedi. Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa, onu “hunhar” diye nitelendirirken, özellikle tarihçi Naîma onu, devleti içinde bulunduğu zor durum­dan çıkaran, refah ve huzuru sağlayan büyük bir devlet adamı olarak görür. Veziriâzamlığı sırasında Yeniçeri Ocağı’nı disiplin altına alan Köprülü Mehmed Paşa, ulufe (Kapıkulu ve Acemi Ocağı mensuplarına üç ayda bir verilen maaş) dağıtımındaki yolsuzluklara el koymuş ve iktidarını sağlamlaştırmak için daha sadâretinin başlarında kendisine bağlı bir istihbarat teşkilâtı kurmuştu. Gemi­lerdeki kürekçilerin mağduriyetini önle­mek üzere “kürekçi akçesi” adı altında bir ödenek kurmuş, her cuma divan top­lantısından sonra mevali (yüksek dereceli bilim insanları) ve müderrisle­rin sadrazamı Arz Odası’nda ziyaretlerini gereksiz bularak kaldırmış, kubbe vezir­lerinin sayısını da azaltmıştı.

Köprülü Mehmed Paşa, ay­rıca Turhan Valide Sultan’a çok büyük bir saygı göstererek padişah üzerinde et­kili olmuştu. Onu anlatanlar, onun devlet yönetiminde deneyimli, kurnaz ve şiddetli bir mizaca sahip olduğunu belirtirken icra­atlarını daima ön plana çıkarırlar. Köprü­lü, kendisinden sonra sa­daret makamına geçecek olan oğulları, akrabaları ve damatlarıyla XVII. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren devlet yönetiminde ön sırada yer almış Köprülüler ailesinin de kurucusu olmuştur.

Köprülü, zamanda yapılan hayır eserleri­nin çokluğu ile de dikkati çekmektedir. Değişik yerlerde yaptırdığı bayındırlık işleri; köprü, cami, hamam, dükkân, mescit, okul, yel değirmenleri, hanlar, çeşmeler, değirmen, suyolu gibi hizmete yönelik toplumsal işler olarak sıralanabilir. Ayrıca vakıfları da bulunmaktadır. Bunlara gelir sağla­mak üzere Limni, Köprü, Osman­cık, Merzifon, Akhisar, Bilecik ve başka yerlerde mülkü olan köylerini bütün gelirleriyle vakfetmiştir. İstanbul’da yapımını başlattığı külliyenin kimi bölümleri daha sonra oğlu Fazıl Ahmed Paşa tara­fından tamamlanmıştır. Birçok eserle birlikte Tokat’ta açılan üniversiteye onun adı verilmiştir.

Ziyaret -> Toplam : 125,16 M - Bugn : 46179

ulkucudunya@ulkucudunya.com