« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

09 Kas

2020

'ABD iç sorunlarıyla meşgul bir küresel güç haline geldi

Ceyda Karan 01 Ocak 1970

Prof. Hasan Ünal'a göre başkanlık seçimi, tek kutupluktan çıkan dünyada ABD'nin iç sorunlarıyla meşgul küresel güce dönüştüğünü gösteriyor, Biden'ın seçilmesi de dertlere deva olmayacak. Biden'ın Türkiye'nin 'kadrolu rakipleriyle iç içe' bir isim olduğunu belirten Ünal, Ankara'nın Trump'la kaçırdığı fırsatları özlemle anabileceğini söyledi.

ABD'de 3 Kasım'daki başkanlık seçimlerinde sonuçlar, beklendiği gibi 4 Kasım'da netleşemedi. Koronavirüs pandemisi koşullarında posta ile kullanılan oylar rekor seviyeye ulaşırken, kritik eyaletlerde sayım tamamlanamadı. Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Başkan Donald Trump ile Demokratik Parti'nin adayı eski başkan yardımcısı Joe Biden arasındaki kıran kırana yarışışın sonucu bekleniyor. Trump ve ekibi, posta oylarına hile karıştığını iddia edip sayımının durmasını isterken, Biden ve ekibi tüm oyların sayılması için bastırıyor. Ancak Trump sayımların durdurulması için eyalet mahkemelerinde umduğunu bulamazken, Biden ipi göğüslemeye yakın duruyor.

Şimdiden ABD'deki yeni dönemde Amerikan dış politikası ve yeni yönetimin Türkiye'ye karşı tutumu da tartışılıyor.

Gelişmeleri Maltepe Üniversitesi'nden Prof. Hasan Ünal ile konuştuk.

‘Amerika’daki iç sorunlar Biden yönetimiyle bir anda ortadan kalkmaz’

Prof. Hasan Ünal, ABD seçimindeki karmaşa hali ve hile iddiaları, tek kutupluluğun sona erdiği dünyada, hegemonyası zayıflayan ABD'nin iç sorunlarıyla meşgul bir küresel güç haline geldiğini gösterdiği görüşünde. Joe Biden'ın seçilmesinin bu sorunları sona erdirmeyeceğini belirten Ünal, meselenin de Trump ile başlamadığını dile getirdi. Yaşanan sorunların uygulanan neoliberal ekonomi politikalarında yattığını belirten Ünal, benzeri bir görünümün Britanya'da Brexit sırasında tanıklık edildiğini anımsattı:

“Dünyada tek kutupluluğun sona erdiğini bir kere daha gösteriyor bu görüntüler. Amerika bu noktadan itibaren kendi iç sorunlarıyla daha fazla meşgul olacak bir ülkeye dönüşüyor. Sadece Trump ile izah edilemeyebilir, birçok ilave faktör vardır. Bunların bir anda bir Biden yönetimiyle ortadan kalkacağını söylemek zor. Hatta bir Biden yönetimi Amerika’nın tek kutuplu dünya düzeninde izlediği ekonomi politikaları ve genel dış politika ve güvenlik politikalarıyla büyük ölçüde ‘uyumlu’ o politikaların devamı şeklinde olacağı için belki de Amerika’da huzursuz kesimin şikayetleri daha da artabilir. Bu kutuplaşma görüntüsü daha da kemikleşmiş ve belirgin hale gelebilir. Amerika kendi içiyle daha meşgul oluyor durumunda kalabilir. Bu da zaten çok kutupluluğa evrilmiş dünya ve uluslararası politika açısından daha bir belirginlik kazanmış olabilir. Amerika’daki bu durum Trump’tan önce de vardı. Neoliberal ekonomi politikaların sonuçları bundan şikayetçi olan halk kitlelerin konusu sadece gelişmekte ülkelere ait olan bir mevzu değil artık. Bunu daha önce Brexit’te de görmüştük. Orada insanlar oy kullanırken tepki göstermişti. Bu tepki ille Avrupa Birliği’ne değil. Bir grup insan çıkıp da İngiltere’deki gidişatın neden iyi olmadığını bir gerekçeyle anlatırsa peşinden sürüklenebilecek bir kalabalık vardı, Brexit’te patladı bu. Occupy Wall Street hareketi vardı. Başında kuvvetli bir lider iyi bir demagog yoktu. Trump ile 2016’da böyle bir şey buldu. Trump döneminin önemli özelliklerinden biri de şu oldu. Aşağı yukarı yüzde 40-50 arasında Trumpçı bir kitle oluştu Amerika’da. Cumhuriyetçi Parti ile alakası var ama birebir onunla özdeşleşmiş görünmeyen doğrudan Trumpçı diyebileceğimiz bir kitle oluştu. Bunun yansımaları ilginç olacak hem bölgesel hem de küresel politikalar açısından."

'Kutuplaşmış Amerika görüntüsü var, sorunlar nasıl aşılacak?'
Ünal'a göre, olası Biden dönemi, Obama dönemi ile aşağı yukarı aynı çizgide olur. Biden'dan ABD'nin hegemonyacı, küreselleşmeci iktisadi ve güvenlikle dış politikayı sürdürmesini bekleyen Ünal, bu seçimlerde salgın koşulları olmasaydı, durumun farklı olabileceği görüşünde. Ünal'a göre, kutuplaşmış Amerika'nın sorunları kolay aşılacak gibi değil:

"Bildiğimiz Obama döneminin politikaları, hatta Bush dönemi politikalarını biraz demokratik partileştirilmiş şekilde yürütme konusunda aşağı yukarı aynı çizgide olacaktır. Tek kutuplu dünya düzeninin başlangıcından itibaren çok belirgin şekilde gördüğümüz Amerikan hegemonyacı, küreselleşmeci hem iktisat hem de güvenlik ve dış politikalar aşağı yukarı Biden yönetimi de genel çizgileriyle devam eder diye düşünüyorum. Amerika’da üretimin artmaması, işsizliğin düşmeyerek artması. 2019 itibariyle Amerika işsizlikte çok iyi bir dönem yakalamıştı. Salgın olmasaydı herhalde Trump çok daha rahatlıkla ipi göğüsleyecekti. Bu çerçevede bakınca Amerika’daki genel gidişatta gelirinin düşmesinden, işsiz kalmasından uygulanan iktisadi politikalardan uygun olmayan kitlelerin şikayetlerinden bakacak olursak bu sorun nasıl halledilecek? Kutuplaşmış bir Amerika görüntüsü var, bu sorun nasıl aşılacak? Uluslararası politikalar açısından belki Biden biraz daha toparlayıcı olabilir ama kendi içini toparlayabilecek mi?”

'Artık Amerika 25 yıl öncesinin Amerikası değil'
Prof. Ünal, dünyanın çok kutupluluğa evrildiği bir ortamda uluslararası planda Biden'ın başkanlığının etkisini de değerlendirdi. ABD'nin artık 25 sene öncesinin ABD'si olmadığını, kronik işsizlik, refah yaratamama ve üretici olmaktan çıkma sorunlarına göçmen ve yabancı düşmanlığının eklendiğini anımsatan Ünal, ABD'yi uluslararası planda bekleyen büyük sıkıntılara atıf yaptı:

“Dünya çok kutupluluğa hızlı şekilde evrildiği için Biden’ın uluslararası politikadaki toparlayıcılığı ne kadar etkili olur? Artık Amerika 25 yıl öncesinin Amerikası değil. Bu çok kutupluluğa evrim büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Zengin ülkelerin zenginliklerini korumakta zorlanması, işsizliğin kronik hale gelmesi, izlenen ekonomik politikaların eskisi kadar refah yaratmaması, göreceli olarak dünyanın diğer bölgelerinin bazılarıyla mukayese edildiğinde katbekat önünde olmalarına rağmen epeyce bir sorun yaratıyor gelişmiş ülkelerde. Bu sorunlar yeni faşizm diye ifade edilebilir. Avrupa’da görüldüğü gibi yabancı düşmanlığı olarak ifade edilebilir. İslamofobi şeklinde adlandırılabilir. Ama bu sorunlar bir şekilde devam edecek gibi görünüyor. Üretim merkezi Asya’ya kaymışken, batı dünyasının üretim kabiliyeti sürekli azalırken bu sorun nasıl olacak? Batı dünyası deyip genel bir çözümleme yapmak da zor. Almanya üretim kabiliyetini sürdürebiliyor ama Avrupa ülkelerinin diğerlerinde çok ciddi sıkıntı olduğu gözleniyor. Amerika için benzeri şeyler söylenebilir. Biden seçildiğinde de bu kolay olmayacak. Meksika ile yapılan bu duvarı, Biden yıktıracak mı yoksa bundan 25 sene öncesinde Amerika’da söylendiği gibi ‘Amerika zengin bir ülke. Ciddi sayıda göçmenin her yıl gelmesi kaydıyla kaldırır’ noktasına geri dönebilir mi, bana bu zor geliyor. Uluslararası politikalarda da aynı şekilde Biden, Irak’ı işgal ettikleri zamanki liderlik ve hegemon liderlik rahatlığıyla hareket edebilir mi, pek kolay gelmiyor."

‘Türkiye Biden'ı tanıyor, Biden Türkiye’yi tanıyor, rakiplerimizle iç içe’
Prof. Ünal'a göre 'Türkiye Biden'ı tanıyor, o da Türkiye'yi tanıyor'. Joe Biden'ın Türkiye'nin 'kadrolu rakipleriyle ve düşmanlarıyla çok iç içe' bir isim olduğunu belirten Ünal, bu açıdan Ankara'nın bir sıkıntısı olmayacağını dile getirdi. Biden'ın seçilmesi kesinleşirse 'gücü azalmakta olan bir ABD'nin başkanı olacağını' belirten Ünal, çok kutupluluğun Türkiye'ye birçok hareket imkanı sağlayacağını dile getirdi:

"Biden’ı tanıyoruz o da Türkiye’yi tanıyor. Biden bugüne kadar Türkiye’nin kadrolu rakipleri, düşmanlarıyla çok iç içe olan birisi. Rum lobisi, Ermeni lobisiyle, Türkiye karşıtlığına soyunmuş olan İsrail lobisiyle yakın ilişkileri olan Türkiye açısından önemli sorunlarda hep karşımızda gördüğümüz tarafın içinde yer alan bazen de ön planda bulunan birisi. Biden ile ilgili bir sıkıntımız yok. Kim olduğunu anlamaya, ne yapacağını ön görmeye yönelik çok büyük sorunlar yaşayacağımızı zannetmiyorum. Tabii ki Dışişleri Bakanı kim seçilirse onunla Türkiye olarak çalışırız diyecek. Amerika değiliz ki Venezüella’ya devlet başkanı atayalım ya da Suriye’de kimin devlet başkanı olamayacağını belirleyelim. Kendi devlet başkanını seçmekte çok zorlanıyor ama. Türkiye de çalışıyor, o da bir garip. Biden ile işlerin kolay olacağı kanaatinde değilim. Ama Biden gücü azalmakta olan bir Amerika’nın devlet başkanı olacak. Bu çok kutupluluk Türkiye’ye birçok hareket imkanı sağlayacak. Hala dünyanın en büyük devleti olma özelliğini en azından 10-20 yıl daha sürdürmesi muhtemel olan Amerika, ki yapar aptalca politikalarda ısrarcı olursa, Biden yönetiminde böyle bir şey yapabilir, o zaman Türkiye’ye zarar da verebilir Biden. Ama Amerikan çıkarları da bundan zarar görür.”

‘Trump gibi pazarlığa müsait bir lider karşısında fırsatlar kaçırıldı, önümüzdeki günlerde bu fırsatlar özlemle anılabilir…’
Ünal'a göre, Biden'ın liderlik edeceği bir ABD ile yaşanabileceklere bakılırken asıl Türkiye'nin dış politikasını değerlendirmek gerekiyor. Ankara'nın bölgesinde herkesle kavgalı dış politikasının sürdürülmesi halinde zaten yapacak bir şey olmayacağı görüşündeki Ünal, bu tutumların Türkiye'yi Amerikan devletinin istismarına açık hale getirdiğini söyledi. Ankara'nın doğrular da barındırırken çerçevesi yanlış olan dış politikasını inatla sürdürmesinin Trump gibi pazarlığa müsait bir lider karşısında Türkiye'ye fırsatlar kaçırttığını söyleyen Ünal, önümüzdeki günlerde bu fırsatların özlemle anılabileceğine dikkat çekti:

“Biden yönetiminde ne olabiliri anlayabilmek için ayrıca şunu da değerlendirmek lazım. Türkiye’nin kendi dış politikası nasıl devam edecek? Örneğin Türkiye aynı anda Suriye, İsrail, Mısır, Körfez ülkeleri herkesle kavgalı politikasını sürdürecek mi? Bunu sürdürecekse, zaten yapacak fazla bir şey yok. Şöyle bir fantezi mümkün değil. İsrail ile kavgalı devam edeceğim. İsrail’i her platformda ideolojik manada eleştireceğim ve Amerika ile de iyi olacağım. Mesela bir devlet diyor ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sürekli zarar vereceğim her konuda ama Türkiye ile de çok iyi olacağım. Bu belki biraz mümkündür, o devletin hangisi olduğuna bağlı olarak. Ama birincisi hemen hemen hiç mümkün olmayan bir şey. Dolayısıyla İsrail ile yürütülen bu kavga tek başına bu sorun Amerika Birleşik Devletleri’nin iç politikası haline getiriyor Türkiye konusunu. Diğer devletlerle kan davası haline gelen sorunlarımız, mesela Mısır ile olan Suriye’de ne amaçladığını anlamakta epeyce zorlandığım politikamız, aynı zamanda Amerikan yönetimlerinin hele Amerikan devlet kurumlarının istismarına açık hale getiriyor Türkiye’yi. Suriye hükümetiyle ilişkilerinizi normalleştirmeme konusunda bu kadar ısrarcı davranırsanız onlar da PYD ile işbirliğini arttırarak sizin bu tavrınızı istismar etmiş olurlar. Aynı şey Mısır için denir. Dolayısıyla Amerikan yönetimi için fevkalade tarihi başarı olarak addedilebilecek Körfez ülkelerinin İsrail’i tanıması ve diplomatik ilişkiler başlatmasını Ortadoğu’da eleştiren iki ülkeden, İran ve Türkiye, birisi haline gelirseniz, bu konudaki politikanızda da ısrarcı davranırsanız, bu eleştirilerinizde de karşı tarafı çok küçümseyecek, acıtacak cümleler kullanmaya devam ederseniz, onlar da sizinle ilgili istismar edebilecekleri şeylere bakarlar. Mesela Pompeo’nun Mısır-Yunanistan deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasına açıkça destek vermesi gibi, yapılması konusunda tavır koyması gibi. Türkiye’nin çerçevesi yanlış. İçerisinde birtakım doğrular olan ama çerçevesi yanlış olarak devam eden dış politikasının bu şekilde inatla sürdürülmesi Trump gibi birçok pazarlığın yapılmasına müsait bir lider zamanında Türkiye’ye fırsatlar kaçırttı gibi düşünüyorum. Bu fırsatları özlemle anabiliriz önümüzdeki günlerde. Çünkü Biden yönetiminde bunları elde edebileceğimizi düşünmüyorum. Biden’ın Türkiye karşıtı bir tavır içinde olması muhtemel. Ama bazıları şunu diyor, demokrasi, insan hakları gibi konularda Türkiye’nin üzerinde gelir. Burada komik olmayalım derim. Çünkü bunların alıcısı kalmadı dünya piyasasında. Bu konuda herkes Amerika’ya der ki kendine ayna tut. Bu konuda Türkiye içinde verilen mücadele çok kutsal ve önemli. Ama Amerika ve batı dünyasının bu konularda destek verir şeklindeki her açıklaması da Türkiye’deki bu mücadeleyi kirletiyor.”

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 27812

ulkucudunya@ulkucudunya.com