Amerikan, İngiliz ve Fransız belgelerinde Alparslan Türkeş
Cazim GÜRBÜZ 03 Nisan 2007
Yarın (4 Nisan), Başbuğ’un, Hakk’a yürümesinin 10. yıldönümü. Saygıyla, rahmetle ve özlemle anacağız. Ben, 1998’den bu yana her yıl mutlaka bir anma yazısı yazıyorum. Bu yıl da öyle olacak. Önemli ve değerli bir kitapla anacağım Başbuğ’u. Kitabın adı: “Amerikan, İngiliz ve Fransız Belgelerinde Alparslan Türkeş” , yazarı, gazeteci Rasim Ekşi. Kitap, Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlandı.
Attila İlhan’ın bile düştüğü vahim bir hata vardır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Türkçü-Turancıların Almanya ile işbirliği yapıp onlardan maddi katkılar aldıkları söylenir. Rasim Ekşi, bunun kuyruklu bir yalan olduğunu belgelerle kanıtlıyor.
Atsız’ın; Almancılık, faşistlik ve ırkçılık suçlamalarına, 1944 Irkçılık-Turancılık davasında verdiği savunma ve cevaplar, döne döne okunacak nitelik, içerik ve tutarlılıkta. Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Papen’in, Türkçü-Turancılar hakkında Alman Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı raporların tam metinleri de kitaba alınmış. Bu bağlamda en çok suçlanan Nuri Paşa’nın (Enver Paşa’nın kardeşi) durumu da tam anlamıyla açıklığa kavuşturuluyor. Paşa tertemiz.
Peki, pis olanlar, Almanlardan rüşvet alıp onlarla işbirliği yapanlar kimler? Rasim Ekşi, bu konumda olan gazetecilerin tam listesini de vermiş. Belli başlılarını sayalım: Yunus Nadi (Cumhuriyet gazetesinin o yıllarda, Nazilere açıkça destek verdiğini hatırlatalım), Necmettin Sadak, Falih Rıfkı Atay, Hüseyin Cahit Yalçın...
Ekşi “Yabancı hayranlığından vazgeçmeyen bazı solcular, sağcılar, ABD’ciler, Avrupacılar... Merhum Alparslan Türkeş’e saldırırken seçtikleri yol, oldukça çirkindir. Hayatı sömürgecilikle mücadele ile geçmiş bir insanı yabancı güçlerle işbirliği yapmakla suçlamak bir yana, imâ etmek bile abesle iştigal etmektir” diyor ve dediklerine ilişkin bolca örnekler veriyor. Biz de bu örneklerden özetler aktaralım.
27 Mayıs’ın ünlü devrimci (!) isimlerinden Cemal Madanoğlu, ABD’nin muteber adamlarından biri. Madanoğlu’nun babası da zaten Kurtuluş Savaşı’nın 150’liklerindendi, Yunan’la işbirliği ve yolsuzluklar yapmıştı. İşte bu Madanoğlu diyor ki “Amerika Türkeş’e güvenmedi, 13 Kasım 1960 tasfiyesinin sebebi bu”. Le Monde Gazetesi yazarı Eric Roluca da doğruluyor Madanoğlu’nu: “Albay Türkeş’le karşılaştığımda ondan ilk işittiğim, Amerika’nın Türkiye’nin işlerine fazla karışmasından şikâyet olmuştu.”
Yalnızca bu kadar mı? Değil. 21 Mart 1963 tarihinde Washington’da kaleme alınan Ordu İstihbarat Raporunda 14’lerin lideri Alparslan Türkeş’in, NATO’ya karşı olduğu ve bu düşüncesini açıkça ortaya koyduğu ifade ediliyor. CIA operasyonlarının üstadlarından olan ABD’li Albay Dickson’un EM kodlu kişiye verdiği raporda, Türkiye’de nötralize edilmesi gerekli 50 kişi olduğunu belirtip sayıyor bunların adlarını. Bu adların içinde; Alparslan Türkeş ve Bülent Ecevit de var.
Mevlana, “Can, haberdardan olmaktan ibarettir. Kim daha fazla haberdarsa, o daha fazla canlıdır” diyor. Yaşayan leşlerden olmak istenmiyorsa, okumak, özellikle de kitap okumak gerek. Neden “gerek” biliyor musunuz? Şimdiki ülkücü gençlerin çoğu, kitap yerine, ucuz siyaset dedikodusu yapılan köşe yazılarına rağbet ediyorlar; bu yazılardan aldıkları hız ve ilhamla (!), internetteki yazışma gruplarında sanal mehdiliğe kalkışıyorlar, sonra da ömrünü ülkücü harekete vakfetmiş kalem erbabına, Türkçe ve imlâ özürlü e-postalar atarak ukalâlık ediyorlar.