Karabağ'da kim kazandı kim kaybetti?
Prof. Dr. Nadir Devlet 01 Ocak 1970
Dağlık Karabağ 8 Mayıs 1992'de Ermenistan tarafından işgal edildi. 1992-1994 yıllarında arasında Azerbaycan ve Ermenistan arasında süren savaş sonucunda Ermenistan kesin bir askeri zafer kazandı.
Dağlık Karabağ ile birlikte Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini oluşturan yedi bölgeyi (rayon) işgal etti.
Bu sefer ise, Dağlık Karabağ için 6 hafta süren savaşta mutlak kaybedenin Ermenistan ve kazananın Azerbaycan olduğu, büyük çoğunluk tarafından kabul ediliyor.
Neticede savaşlarda bir görünen galipler, bir de perde arkasındaki galipler oluyor. Karabağ savaşında da bu kural değişmedi.
23 Eylül itibarı ile Dağlık Karabağ'dan 90 bin kişi gitti. Uluslararası Tahliye Komitesi'nin verdiği bilgiye göre bölge halkının yarısı yerinden oldu.
Göçmenler Ermenistan'a giden Kelbecer şosesinde yol alıyorlar. Şimdi bu yol Rus askerinin kontrolü altında.
Ermenistan'ın başkenti Erivan'a yakın Eçmiazin'de yönetim, savaşta ölen Ermeni askerlerin adlarının ve yaşlarının yazılı olduğu pankartlar asmış.
Azerbaycan ordusunun Türk ve İsrail yapımı silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) etkinlikle kullanılması, sahada askerî üstünlük sağladı.
En son jeostratejik açıdan, başkent Hankendi (Stepanekert)'nin ele geçirilmesi için kilit öneme sahip Şuşa şehrinin alınmasından sonra Ermenistan, zaten idame etmekte zorlandığı askerî harekâtı kaybetti.
Savaş sona erince Aliyev çatışmalarda 1.500 şehit ailesine birer konut vaat etti. Dağlık Karabağ Ermeni yönetimi 2 bin 317 askerin öldüğünü bildirdi. Bunun dışında bölgede 5 bin 800 mülk, 520 araç da tahrip edilmiş.
Azerbaycan, Ermenistan'ın değeri 2 milyar dolar olan 250 tankını, 150 askeri aracını ve diğer silahlarını tahrip etmiş. Ermeniler ise Azerbaycan'ın 15 İHA, 36 tank, 60 kadar askeri araç ve silahını tahrip etmişler.
Bu rakamlardan da görüleceği üzere savaşın kimin lehine sonuçlandığı anlaşılıyor.
Bu savaşta şüphesiz esas rolü Rusya oynadı. İsteseydi bu kadar can ve mal kaybı olmadan da savaşı durduracak güce sahipti.
Zaten 1992'den beri OSCE (Avrupa Güvenlik ve İş birliği Konferansı) Minsk Grubu Ermenistan'ı, işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çıkarmak ve Dağlık Karabağ sorununu çözmek için arada bir toplanıyordu. 28 yılda bir sonuç alınamamıştı.
Sonunda Azerbaycan silahlandı ve savaşa girdi. Rusya başta seyirci olmayı tercih etti. İki tarafa da silah satmayı sürdürdü.
Moskova, sivil darbe ile gelen Paşinyan'ı tercih etmiyordu. Çünkü Gürcistan gibi o da kötü örnek olmaya başlamıştı. Malum Putin neo-emperyalizm çerçevesinde eski Sovyet Cumhuriyetlerini kendine tekrar bağımlı kılmak istiyordu.
Azerbaycan ise petrol geliri sayesinde kendi başına buyruk olmuştu. Moskova bundan da hoşnut olamazdı.
Savaş Azeriler lehine gelişince bu sefer Moskova müdahale etti ve tarafları anlaşmaya mecbur etti.
Neticede Ermeniler işgal ettikleri topraklardan çekilecekler; Azerbaycan'ın bir parçası olan ancak anakara ile sınırı bulunmayan Nahcivan ile Azerbaycan arasındaki yolda FSB (Federal Güvenlik Servisi) sınır kuvvetleri devriye gezecek ve Azerilerin gidiş-gelişini denetleyecek; en önemlisi de Dağlık Karabağ'da 2 bin kadar Rus Barış Güçleri konuşlanacak ve Kelbecer üzerinden Ermenistan'a giden yolu kontrol edecek.
Böylece Rusya Ermenistan'dan sonra Azerbaycan'da da fiilen üs sahibi olacak.
Öte yandan Rus-Türk gözlem merkezi insansız hava araçları (İHA) yardımıyla uzaktan görev yapacak ve Türk gözlemciler Dağlık Karabağ'a girmeyecek.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakü ile Erivan arasındaki ateşkesi izleyecek gözlem merkezinin Dağlık Karabağ dışında kurulması konusunda anlaştığını söyledi.
Böylece ne şiş yandı ne kebap. Türkler de küstürülmedi, ancak bölgenin kontrolü Rusya lehine sağlamlamış oldu.
Rusya'nın post modern imparatorluk hülyalarını, Sovyetlerin dağılması ile değişik cumhuriyetlerde kalan Rusları tekrar ele geçirme arzusunu aşağıdaki silahlı faaliyetlerinden daha iyi anlıyoruz.
Cidden de Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldıktan sonra Suriye'ye askeri müdahalede bulunun Kremlin, daha sonra Ukrayna'daki Rusları kışkırtarak Kırım'ı ilhak etti ve ülkede iç savaş çıkmasına neden oldu.
Belarusya'da Cumhurbaşkanı Lukaşenko'ya muhalefet fazlasıyla artınca muhalifleri tehdit ederek destek verdi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 9 Kasım'da "Rusya Federasyonu ile Türkmenistan arasında güvenlik alanında işbirliği anlaşmasının onaylanmasına ilişkin" yasayı imzaladı.
Diğerleri ile zaten böyle antlaşmalar mevcut. Bunun dışında bütün Orta Asya ülkelerinin milyonlarca işçisi Rusya'ya çalışmaya geliyordu. Ancak Kovid-19 salgını dolayısıyla göçmen işçilerin sayısı hayli azaldı. Bu da geçicidir.
Kısacası Rusya, Avrasya'da söz sahibi. Dolayısıyla uzun vadede Rusya kârlı çıkıyor. Tek rakibi olan Çin'le ise dostane ilişkiler tesis ederek kendi menfaatini kollamayı biliyor.
Türkiye'yi de Ankara'nın Moskova'ya birtakım konularda karşı çıkmasına rağmen, ikna edebiliyor. Karabağ savaşında çok kan döküldü, büyük maddi kayıplar oldu. Ruslar ise bir tek kurşun atmadan kontrolü ellerine aldı.
Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya "hukuken bağlayıcı" bir belge imzalamış değiller.
Bu, online video konferansında verilen ortak bir demeç idi. Her biri kendi önündeki belgeyi imzaladı. Yani ortada ortak imza atılmış hukuki bir belge yok.
Bu aslında bir ateşkes antlaşması veya barış akdinden ziyade iyi niyet bildirgesi idi.
Dolayısıyla savaşın tekrar patlamayacağına dair herhangi bir garanti de bulunmuyor.