« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Kas

2020

Hasan Basri Çantay

1887 – 03.12.1964 01 Ocak 1970

İslam bilgini, şair, gazeteci, siyaset adamı ( D. 1887, Balıkesir – Ö. 3 Aralık 1964, İstanbul). Daha çok “Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm” adlı meal kitabıyla tanınır. Babası Balıkesir tüccarlarından Çantayoğlu Halil Cenabî Efendi, annesi Sincanoğullarından Kepsutlu Hatice Hanım’dır. Aile­nin tek erkek çocuğu olan Hasan Basri, ilköğrenimini İbtida-i Kebir Mektebi’nde gördükten sonra Balıkesir Lisesi’ne gir­di. Lisenin dördüncü sınıfındayken ba­basının ölümü üzerine (1903) ailenin geçi­mini sağlayabilmek için okulu bırakmak zorunda kaldı. Kendisine 11 Ağustos 1907’de Bayındırlık Dairesi Tahrirat Kaleminde kâtip olarak görev verildi, böylece devlet hizmetine girmiş oldu. Bu arada müftü Osman Nuri Efendi ile Müstecabizade Adil Efendi’den Farsça, Balıkesir Mevlevihanesi’nde Ragıbzade Ahmet Naci Dede’den Arapça dersleri aldı. Bir yandan da edebiyat, hukuk ve felsefe (Kur’an-ı Kerim yorumu) ile meş­gul oldu. Mutasar­rıf Mümtaz Bey’den hukuk, iktisat ve maliye okudu.

Hasan Basri Bey, bir süre memleketinde edebiyat öğretmenliği yaptı. İkinci Meşrutiyetten (1908) itibaren Balıkesir’de çıkan “Nasihat” ve “Balıkesir” gibi gazetelerde makaleler yazdı. 1913’te Balıkesir Daimi Encümeni Başkâtipliği görevi yaptı. 12 Eylül 1913’te Liva Encümen Başkâtibi iken İdare-i Hususiyye’nin (İl Özel İda­resi) ilk kuruluşunda Balıkesir Daimî Encümeni’nin başkâtipliğini yap­tı. Daha sonra mutasarrıf Reşit Bey’in emriyle bütün sorumluluğunu yüklendi­ği “Karesi” adlı bir gazete yayımladı. Samih Rifat Bey’in muta­sarrıflığı zamanında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Balıkesir’deki yayın organı “Yıldırım” gazetesini yayımladı ve yönetti. Ba­lıkesir’de basın yaşamının gelişme­sinde önemli hizmetler yaptı.

Hasan Basri Bey, 1917’de lise dengi olan Dârülhilâfe Medresesi’nde Türkçe, ede­biyat, yazı ve Arapça öğretmenliği yaptı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru “Ses” ga­zetesini (1918) çıkardı. Mütareke yılları boyun­ca Türk milletinin haklarını savunan en özgür ve yürekli yazıların yayın organı olan “Ses”in kapatılarak sahibinin İstanbul’a götürülmesiyle ilgili emir geldiği zaman Haşan Basri, Balıkesir’i temsilen I. İzmir Kongresi’ne katılmak üzere şehirden ay­rılmıştı, ama tutuklanma emrini öğre­nince çareyi gizlenmekte buldu. Burhani­ye, Kepsut, Dursunbey kasabalarında ve köylerde dokuz aydan fazla dolaştı. O yörede Millî Mücadele’nin başlaması ve halkın silâhlanması konusunda önemli çalışmalar yaptı. Yazılarıyla ve fiilen Millî Mücadele’yi destekledi. Kimi yazılarından dolayı bir ara tutuklandı. 17-19 Mart 1919’da yapılan İzmir Müdâfaa-i Hukuk Osmaniye Cemiyeti’nin düzenlediği Büyük İzmir Kongresi’nde bulundu.

Birinci Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne Balıkesir Mebusu olarak girdi, hiç­bir gruba eğilim göstermeden sonuna kadar bağımsız kaldı. TBMM’de Millî Eğitim, İçişleri, Kitaplık komisyonları ile Memurin Muhakematı Tetkik Kurulu’nda çalıştı. Matbuat Umum Müdürlüğü’nün hesaplarını inceleme komisyonunda görev aldı. TBMM II. ve III. toplantı yıllarında Millî Eğitim Komisyonu’nun yazmanlığını yaptı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubunun kurulmasından sonra muhalefetteki ikinci grupta yer aldı.

Mecliste aynı dönemde milletvekili olan şair Mehmet Akif’le yakın arkadaş oldu, ondan Arap ede­biyatı bilgileri aldı. Mehmet Akif, Bursa ve Balıkesir yörelerinden gelen Yunan zulmü haberlerinin etkisiyle yazdığı “Bül­bül” başlıklı ünlü şiirini Hasan Basri’ye ithaf etmişti. TBMM’nin birinci döneminden so­nra Balıkesir’e edebiyat öğretmeni ola­rak dönen Hasan Basri, 132 şehit çocuğunun eğitimi için kurulan yetiştirme yurdunun müdürlüğünü de üstlendi. O günlerde “Zafer-i Millî” gazetesine yazılar yazdı. 1928 yılında, aşırı zihin yorgunluğundan dolayı hastalandı ve bu yüzden emekliye ayrıldı. Tek parti dönemlerindeki yöneticile­rin keyfî icraat ve baskılarından korunabilmek amacıyla birkaç yıl entelektüel kesimin içinden ayrılıp ziraat ve tica­retle uğraştı.

Daha sonra tekrar dinî, ilmî ve edebî çalışmalarına dönerek telif ve çeviri eserler ortaya koydu. 1950 yılından itibaren demokratik yönetimin sağladığı kısmî din ve vicdan özgürlüğü ortamıyla birlikte başlayan İslâm di­ninin öğrenilmesi, öğretilmesi, yaşan­ması, yayınlar ve diğer araçlarla des­teklenmesine dönük çalışmalara Hasan Basri Çantay da katıldı. Onun çalış­maları bir yandan eser yazmak, öte taraftan yol göstermek ve uyarılar­da bulunmak biçiminde olmuştur. Din ve vicdan özgürlüğünün sağladığı haklar ba­kımından uzun süren bir karışıklık döne­minden sonra Türkiye’de başlayıp hızla gelişen faaliyetler, bir bakıma doğal ola­rak karşılanabilecek farklı görüşler, grup­lar, usuller de ortaya koymuştur. Bu farklılık ve çeşitlilik içinde Hasan Basri Çantay geniş ilmî, fikrî birikimi, siyasî deneyimi ve güvenilir kişiliğiyle grup­lar arasında hakemlik yapmış, görüş ve metotların isabetli ve uygulanabilir olan­larını belirlemeye çalışmış, böylece din bilginlerinin, aydınların, iyiliksever zenginlerin yol göstericisi oldu. Kendisi de hamiyetperver bir zat idi. “Özellikle yazılarından dolayı hiçbir zaman telif ücreti alma­mış, gönderilenleri ise iade etmişti. Üç ciltlik Kur'an meali­nin gelirini ise, çok sevdiği Balıkesir'de kendi adına yaptırı­lan camiye harcamıştı.” (Vehbi Vakkasoğlu)

Şiir ve yazılarında “Siretî” ve “Nasuhî Dede” gibi imzalar da kullanmış olan Hasan Basri, daha çok Kur’ân-ı Kerim mealiyle tanınmıştır. Çantay, 3 Aralık 1964 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Mezarının, çok sev­diği dostu Mehmet Âkif e yakın olması konusundaki vasiyeti üzerine Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verildi. Şifa Tercümesi (siyer), Kalendernâme (felsefe) Divân-ü Lugati’t-Türk Tercümesi, İslâmda Cihad adlı eserleri basılmadı.

ESERLERİ:

Mektepli Yavrularıma (1922), Müslümanlıkta Himaye-i Etfal (1922), Ülkü Edebiyatı (1939), Zekâ Demetleri (1939), Kur’ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerim (3 cilt, 1953), Kırk Hadis ve Mealleri (3 cilt, 1956-62), Fıkh-ı Ekber (Ebu Hanife’den, 1954), Babamın Şiirleri (Haz: Müfit Çantay, 1964), Karagünler ve İbret Levhaları (anı, 1964), Akifnâme (1966).

Ziyaret -> Toplam : 125,21 M - Bugn : 90071

ulkucudunya@ulkucudunya.com