« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Ara

2020

İSA YUSUF ALPTEKİN

Asiye uğur 01 Ocak 1970

İsa Yusuf Alptekin, 1901 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetine bağlı Yenihisar kazasında, Yusuf Bey adındaki bir Türkün Mütevazı evinde dünyaya gelmiştir. Yusuf Bey ailesinin en küçük ferdi olan İsa Yusuf Alptekin, Yakup han Molla mektebinde dini tahsil gördükten sonra, Babası Yusuf efendinin yurdun Bey’i olmak hasebiyle, Şötang adı verilen Çin okuluna gitmek zorunda kalmıştır. Çince öğrendikten sonra vergi memuru olarak çalışmıştır. 1926 yılının nisan ayında Yenihisar Kaymakamı Çin de li’nin Özbekistan’ın Andican Şehrine konsolos tayin edilmesi üzerine Çince tercüman olarak Andican konsolosluğuna gönderilmiştir. Batı Türkistan’daki memuriyeti sırasında Taşkent, Semerkant, Buhara, Almatı, kazan, Moskova ve Petersburg gibi Şehirleri ziyaret ederken birçok Türkistan aydınları ile Tanışarak Fikir alış verişinde bulunmuştur. Türkistan’da geçirdiği 6 yıllık süre içinde gizlice Doğu Türkistan’dan gelen, Milliyetçiler ve mukaddesatçılar ile görüşmüştür.

Kendi ifadesiyle İsa Yusuf Alptekin, kimsesiz, mazlum Doğu Türkistan halkına hizmet için yaratılmış ve bu inançla yaşamıştır. Batı Türkistan’daki memuriyet hayatı onun dünyaya olan bakış açısını değiştirmiş olup, bu değişimin tesiriyle yaşadı coğrafyada olup bitenlere yakinen takipte bulunmuştur. Stalin çetesinin Rusya’daki kanlı bastırmalarına, Batı Türkistan’daki kardeşlerinin Rus komünist emperyalizmi tarafından nasıl ezildiği ve sömürüldüğüne bizzat şahit olmuştur. Onun komünizme olan güçlü nefret ve kin duygusu burada teşekkül etmiştir. ( Kaşgarlı, 1996,349 )

Batı Türkistan’da kaldığı dönemde İsa Yusuf Alptekin Bolşevik baskı ve zulümlerin en şiddetli günlerine tanıklık etmiştir. Bu durum genç Alptekin’i derinden etkilemiş olup, onun Milli kurtuluş hareketi içinde aktif olarak yer almasına ve Sonraki hayatında tuttuğu Milli mücadele yolunun çizilmesine neden olmuştur. Alptekin’in ifadesiyle onun çizgisi artık: ‘Bir yandan Doğu Türkistan’a Sovyet sızmasını önlemek, öbür taraftan Çin zulmü altında inleyen ülkesinin istiklali için çaba sarf etmektir’.

Bu amacını gerçekleştirmek için 2 Haziran 1932’de Pekin’e gider. Çin’e gelir gelmez burada bulunan Doğu Türkistanlılarla Görüşmeye başlar ve onlara komünizmin bir tehlike olduğunu, ayrıca Doğu Türkistan’ın istiklali için de Çin idaresine karşı mücadele edilmesi gerektiğini anlatır. 1933'te ‘Doğu Türkistanlı vatandaşlar cemiyetini kurar. Sesini duyabilmek amacıyla da ‘Çin Türkistan’ının avazı ’ dergisini çıkarmıştır. 18 Eylül 1936 da Doğu Türkistan’ı temsilen Çin Millet Meclisi üyeliğine seçilir. Fakat bir süre sonra milletvekilliğinden istifa ederek Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için merkezi Çin hükümeti nezdinde teşebbüslere geçerek mücadeleye devam etmiştir. Mücadelesini daha çok siyası alanda yoğunlaştırır. Sebebi ise Doğu Türkistan halkının tedrici olarak ve katliama uğramadan bağımsızlığına kavuşması arzusunda olmasıdır. 1760dan bu yana birçok ayaklanmalar olsa da, hepsi hüsranla sonuçlanması Dolayısıyla, en önemli mücadele yolu olarak askerlikten, diplomasiden, siyasetten iktisattan ve idareden anlayan insanların öncelikle yetiştirilmesini hedeflemiştir ve bunları yapmadan başlatılan her hareketin yine hüsranlara yol açacağını düşünmüştür. 1938'de Japon Çin anlaşmazlığı konusunda İslam Dünyasını Bilgilendirmek üzere görevlendirilmiştir. O sırada Lübnan, İran, Afganistan ve Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Bu ülkelerde pek çok devlet liderleri, siyasetçi, yazar ve akademisyenler, ayrıca Doğu Türkistan’dan göç etmiş kişilerle görüşmüştür.

Afganistan da Mehmet Emin Buğra beyi ziyaret eder, dertleşirler. Mehmet Emin Buğra Bey Kasım 1933'de ayaklanarak Doğu Türkistan’da bağımsızlık ilan eden ve daha sonra Ekim 1934 de Çin tarafından yenilgiye uğratılan liderlerden biridir. Bu olayın sonucunda da Mehmet Emin Buğra Bey ve arkadaşları Afganistan’a iltica etmek zorunda kalmıştır. Mart 1940 da İsa Yusuf Alptekin Çin’e dönerek mücadeleye yine devam etmiştir. Nisan 1943 te uygun bir ortamın oluşmasıyla Mehmet Emin Buğra Bey Ailesi ile Çin’e geri dönmüştür ve bundan sonra ‘ Üç Efendiler’ olarak bilinen İsa Yusuf Alptekin, Mehmet Emin Buğra ve Mesut Sabri Baykozi hep birlikte Milli mücadeleye devam ederler. Çinliler’in baskıları yüzünden 21 Eylül 1944’te Ali Han Töre liderliğinde İli’de (Gulca/Yining) ayaklanma ile 12 Kasım’da Şarkî Türkistan Cumhuriyeti kurulmuştur. Çin Devlet Başkanı zhang kai şi ayaklanmayı bastırmak için uzlaşma yollarını arayarak; İli’den gelen bir heyetle görüşmeleri için Mesut Sabri Baykozı, Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Bey’in Urumçi’ye gitmelerine izin vermiştir. Görüşmeler sonucunda 2 Ocak 1946’da, General Chang zhi zhong başkanlığında Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Bey’in de aralarında bulunduğu bir karma hükümet kurulmuştur. İsa Yusuf Alptekin, aynı yıl Urumçi’de Üç Prensip Gençler Teşkilatı’nın Doğu Türkistan şubesini açmakla birlikte, Altay Neşriyat Evi’ni kurarak Erk adıyla bir gazete çıkarmıştır. Ayrıca halkın da katıldığı haftalık toplantılar düzenlemiştir. 1947’de kurulan Mesut Sabri Baykozı hükümetinde genel sekreterlik görevini üstelemiştir. Bir yıldan fazla kaldığı bu görevi esnasında milliyetçi, antiemperyalist ve antikomünist politikaları sebebiyle Rusya ve Çin’in tepkisini çekmiştir. 17 Temmuz 1948’de Rus aleyhtarı politikalar izlediği gerekçesiyle hükümet azledildiği bu süreçte Kızıl Çin tehlikesi de had safhaya ulaşmıştır.

İsa Yusuf Alptekin ve arkadaşları, uzun müzakereler sonucunda güçlerinin Kızıl Çin kuvvetlerine karşı koymaya yeterli olmadığı kanaatine vararak göç etme kararı alarak 21 Ekim 1949 tarihinde kalabalık bir grupla Doğu Türkistan’dan ayrılmıştır. 20 Aralık’ta Ladak’a ve oradan Keşmir’in başşehri Şrinagar’a hareket ederek Mehmet Emin Buğra ile birlikte Tibet üzerinden Hindistan’a gitmek isteyen Kazak Türkeri’ne yardım etmeye çalışmıştır. Kafilelerine sığınma izni alabilmek için Hindistan, Suudi Arabistan ve Mısır’a kadar giden Alptekin, ne yazık ki bir neticeye varamayınca 6 Ocak 1952’de Türkiye’ye gelmiştir. Aynı tarihlerde Mehmet Emin Buğra da Türkiye’ye geldi. Türkiye’de bir taraftan yaptıkları ziyaretler, diğer taraftan basın yoluyla davalarını anlatma gayretleri sonunda Bakanlar Kurulu, 13 Mart 1952 tarihinde 1850 Doğu Türkistanlının iskânlı göçmen olarak Türkiye’ye yerleşmesine izin vermiştir. 1952 yılı sonundan itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye’ye yerleşmeye başlamıştır. İsa Yusuf Bey ise ailesiyle birlikte Haziran 1954’te Türkiye’ye gelmiş ve 4 Aralık 1957’de Türk vatandaşlığına kabul edilmiştir. İsa Yusuf Alptekin davasını anlatmak üzere 1970 yılına kadar üç defa dünya seyahatine çıkıp birçok ülkeyi ziyaret etmiştir. Başta Asya-Afrika Konferansı, Dünya İslâm Birliği ve Dünya İslâm Kongresi olmak üzere pek çok uluslararası konferansa katılmış ve devlet büyükleriyle görüşmüştür.

1960’ta kurulan Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti’ne Mehmet Emin Buğra’nın 14 Haziran 1965’te vefatından sonra İsa Yusuf başkan olmuştur. 1978’de geçirdiği bir trafik kazası neticesinde uzun süre hastanede tedavi altına alınan Alptekin, daha sonra cemiyetin faal başkanlığından ayrılmıştır. 1984’te Doğu Türkistan’ın Sesi adıyla Türkçe, Arapça ve İngilizce bir dergi yayımlamıştır. 17 Aralık 1995’te vefat eden İsa Yusuf Alptekin, diğer Türkistanlı liderlerden farklı olarak diplomat yönü ağır basan bir şahsiyettir. Meselelerin şiddetten ziyade akılla ve uzun vadeli çalışmalarla halledileceğine inanmıştı. Gençlik yıllarında başlayan mücadele hayatı hicretler, eziyetler, türlü sıkıntılarla sürmüş, hürriyet aşkı bir asra yaklaşan ömrünün son günlerinde dahi canlılığını korumuştur. Mücadeleleri sırasında, “Bir Doğu Türkistanlı olarak Doğu Türkistan davası, bir Türk olarak Türklük davası, bir Müslüman olarak İslâm davası ve bir insan olarak insanlık davası için hizmet edin” tavsiyesinde bulunduğu belirtilir. İsa Yusuf Alptekin, Erkin Alptekin'in babasıdır. Alptekin, Türkiye’deki Milliyetçi kesim tarafından büyük destek almıştır. Alptekin, Bu durumdan rahatsız olan kızıl Çin hükümeti tarafından "sin can bağımsızlık faaliyetlerini" sürdürdüğü ve "sosyalist sistemi" devirmeye çalıştığı gerekçesiyle kınanmıştır. Cenaze törenine milyonlarca kişi katılmıştır. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için bir ömrünü adayan bu büyük lider, Topkapı Mezarlığında bulunan Türkiye Cumhuriyetinin eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adnan Menderes ve Turgut Özal'ın mezarlarının yanına defnedilmiştir. 1995 yılında, İstanbul'un Sultanahmet semtinde Alptekin parkı ve Doğu Türkistan Bağımsızlık Hareketi'nin şehitleri için anıt yapılmıştır. Bu durumdan rahatsız olan kızıl Çin hükumeti Türkiye cumhuriyetini kınadığını belirterek, park ve anıtın yok edilmesini istemiştir. Fakat Yüce ve Asil Türk milleti buna asla izin vermemiştir.

Doğu Türkistan mücahidi, diplomat, fikir adamı ve mütercim İsa Yusuf Alptekin vatanın bağımsızlığı için tüm hayatını adayan büyük şahsiyettir. Türklerin ata yurdu Doğu Türkistan faşist ve emperyalist güçler tarafından işgal edildikten sonra, yurdundan ayrılmak zorunda kalan Alptekin Kaleme aldı eserlerinde ve yayınladığı gazetelerde, vatanının bağımsızlığa kavuşması için haykırmıştır. Yurtdışında, gittiği her yerde yaptığı konuşmalarında davasını güçlü delillerle sarsılmaz Milli iradesi ile savunmuştur. Eserleriyle, mahkûmiyete karşı istiklal mücadelesi verenlerin, müstaz’afların, zulme başkaldıranların vekili olarak tüm insanlığa yaşanan insanlık trajedisi karşısında sessiz kalmamaları için çağırıda bulunmuştur. Ayrıca, işbirlikçi Çin ve Rusya’nın Uygur Türklerini yok etmek için uyguladıkları rejime karşı, Uygur halkının direnişi, mücadeleleri, olayların birçoğuna bizzat şahit olan Alptekin tarafından sıcak ve akıcı bir üslupta anlatmıştır.

Ziyaret -> Toplam : 125,20 M - Bugn : 78947

ulkucudunya@ulkucudunya.com