ÇORLULU ALİ PAŞA
1670 – 1710 01 Ocak 1970
Çorlu'da bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. II. Ahmed dönemi bürokratlarından Kapıcıbaşı Türkmen Kara Bayram Ağa'nın evlatlığı olarak saraya alınıp Enderûn’daki eğitiminin ardından Hâne-i Hâssa'ya yerleştirildi. Çeşitli görevlerden sonra Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa'nın himayesi ile 1700 yılında silâhdarlık görevine getirildi. Silâhdarlık görevindeyken, padişah ile sadrazam arasındaki haberleşmenin ve Enderûn-ı Hümâyun'a ait bütün işlerin silâhdarlık makamı yoluyla yapılmasını sağladı. Görevinde elde ettiği başarılar nedeniyle tehlikeli kıskançlıklarla karşılaştı; onunla nüfuz yarışında olan Sadrazam Rami Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Feyzullah Efendi'nin aleyhindeki çalışmalarla bir bahane bulunarak saraydan uzaklaştırıldı. III. Ahmed'in tahta çıkmasından sonra üçüncü vezir rütbesiyle Edirne'de kaldı. Bu arada Edirne kaymakamı sıfatıyla Şeyhülislâm Feyzullah Efendi ile çocuklarının ve Edirne'deki saray mensuplarının mallarını tesbit ve ağırlıklarını toplayıp İstanbul'a nakletmekle görevlendirildi. 22 Ekim 1703 tarihinde Halep valiliğine atanmak üzere İstanbul'a çağrılan Ali Paşa, karar değişikliğiyle Halep valiliği yerine vazgeçilerek beşinci vezirlik görevi yanı sıra Enişte Hasan Paşa'nın yerine rikâb-ı hümâyun kaymakamlığı görevine getirildi. Sadrazam Kalaylıkoz Ahmed Paşa'nın göreve başlamasıyla 1704'te Trablusşam valiliğine atanarak İstanbul'dan uzaklaştırıldı ise de sadrazamın azli üzerine dördüncü vezirlikle yeniden Kubbealtı'na çağrıldı ve kendisine Teke (Antalya) sancağı has (yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan dirlik) olarak verildi. İzleyen dönemlerde çeşitli görevler üstlenen Çorlulu Ali Paşa nihayet 3 Mayıs 1706’da Baltacı Mehmed Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirildi. İki yıl sonra Sultan II. Mustafa'nın kızı Emine Sultan’la evlendi.
Sadrazam Çorlulu Ali Paşa, deneyimli ve dirayetli bir devlet adamı olarak öncelikle imparatorluğun ekonomisini düzene sokmak için, tasarrufa önem vererek özellikle sarayın harcamalarını kontrol altına almaya çalıştı. Öbür yandan, gemi yapımına önem vererek donanmayı güçlendirmek istedi. Daha önceleri İngiltere'den satın alınmakta olan gemilere mahsus büyük çapa demirlerini ve bazı topları İstanbul'da döktürme başarısını gösterdi. Ordu bünyesindeki hırsızlıkları önlemeye çalıştı. Sadrazamlığı döneminde ortaya çıkan dış sorunların çözümünde yetkinliğini ortaya koydu. 1700 tarihinde imzalanış olan İstanbul Antlaşmasıyla yetinmek istenmeyen Rusya'nın kışkırtmalarıyla Avusturya İmparatorluğumun baskısına uğrayan Macar soylularının Türkiye'den yardım istemesi üzerine radikal bir karar alarak onlara yardım etmesi başına iş açtı. Bu sorunun bir parçası olarak Avrupa'nın kuzeyinde yaşanan İsveç-Rusya savaşında Rusya’ya karşı İsveç Kralı XII. Şarl'ı destekledi. Ancak Sultan III. Ahmed bu politikayı desteklemedi ve Rusya'ya karşı uygulanan siyasetin aradaki anlaşmaya aykırı olduğunu savundu. Bir müddet sonra XII. Şarl'ın Poltava'da yenilmesi ve bunun sonucunda Osmanlı Devleti'ne yaptığı baskı, rakiplerinin ve bilhassa İznikli Silâhdar Ali Ağa ile Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi'nin aleyhinde bulunmalarına ve diğer taraftan İsveç temsilcisi Poniatovski'nin Ruslardan rüşvet aldığı yolunda kendisini suçlamasına yol açtı.
Bu gelişmeler üzerine Haziran 1710’da III. Ahmed, Ali Paşayı sadrazamlık görevinden alarak Kefe eyaletine gönderdi. Tuna üzerindeki Tolcı'dan İsmail kasabasına geçeceği sırada tutuklanarak yoldan geri çevrilip Midilli'ye sürgün edildi. Önceki yıllarda meşihat makamından azlettirip Sinop'a sürdürdüğü baş düşmanı Şeyhülislâm Paşmakçızâde Seyyid Ali Efendi'nin fetvası ve padişahın Aralık 1711 tarihli fermanı ile (26 Aralık 1711’de idam edildi. Kesik başı İstanbul'a getirilerek önce halka teşhir edildi ve Divanyolu'nda yaptırdığı caminin bahçesinde toprağa verildi.
Adına 1707-1709 yılları arasında yaptırdığı ve cami, tekke, medrese (dârülhadis), kütüphane, hazîre ve meşrutalardan oluşan Çorlulu Ali Paşa Külliyesi, İstanbul’un eskiden Irgatpazarı / Esirpazarı / Makasçılar, günümüzde ise Çarşıkapı olarak anılan mevkiinde ve eski Simkeşhâne binasının yerindedir. İlk önce aynı zamanda tekkenin tevhidhânesi olarak kullanıldığı anlaşılan cami, bir yıl sonra da diğer bölümler inşa edilmiştir. Külliyeyi meydana getiren binaların zaman içinde birtakım onarımlar geçirmiş olmalarına rağmen büyük ölçüde orijinal şekilleriyle günümüze kadar ulaşmıştır. Çorlulu Ali Paşa, ayrıca Halep’te Peygamber Zekeriya’nın türbesini yaptırmış, Eskialipaşa’da Peygamberin hırkasını muhafaza için kârgir odalar, imaret, çeşme ve Tersane sahilinde yine bir cami, hamam, şadırvan, çeşme gibi birçok hayrat yaptırmıştır. Ali Paşa’nın Arnavutköy’deki yalısı dönemin en güzel yalılarındandı.
Tarihçiler, Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın hayrat sahibi, zeki, vakur, açık sözlü bir vezir olduğunu; bu özellikleri yanında, manevî babası Kara Bayram Ağa'nın katili Firârî Hasan Paşa'yı öldürtüp intikam alacak kadar da kindar bir insan olduğunu kaydetmişlerdir.