Mustafa Şekip Tunç
1886 – 17.01.1958 01 Ocak 1970
Henry Bergson üzerine eserleriyle tanınan psikolog ve felsefeci Mustafa Şekip Tunç İstanbul’da dünyaya geldi. Mülkiye Mektebi’nde öğrenimi sürerken Fransızca eğitimde almaya başlayan Şekip Tunç bu sayede psikolojiyle ve felsefeyle de ilgilenmeye başladı. II. Meşrutiyetin ardından eğitimcilik mesleğine yöneldi. Geri kalan hayatı boyunca pedagoji, psikoloji ve felsefe alanlarında çalışmalar yaptı. Eğitimciliğe yönelişi siyasi görüşleri üzerinde de etki bıraktı. Toplumsal değişimin indirgemeci bir tavırla değil de pedagojik yöntemlerle halkın seviyesinin yavaş yavaş yükseltilmesine dayanan bir politikayla gerçekleştirilmesi gerektiği düşüncesini benimsedi. Henry Bergson, William James ve Sigmund Freud’un onun düşünceleri üzerinde önemli bir yeri vardı. I. Dünya Savaşı yıllarında Cenevre Üniversitesi’nde psikoloji öğrenimi gördü. Bu dönemde rasyonalizme karşı eleştirel felsefeleri yakından tanıma fırsatı buldu. Jean Jacques Rousseau Pedagoji Enstitüsü’nden aldığı diplomayı Cenevre Üniversitesi’nden aldığı psikoloji sertifikası ile tamamlayarak eğitimini bitirdi ve yurda döndü. Terbiye Mecmuası’ndaki yazıları ile özellikle Ziya Gökalp’in dikkatini çekmeyi başardı. İsmail Hakkı ve Mehmed Emin beylerin teklifleri üzerine Edebiyat Fakültesi müderris muavinliği görevine tayin edildi. Üniversitedeki görevi sırasında birçok dergide yazılar kaleme aldı. Osmanlıcılık, İslâmcılık ve Turancılığı gözden düşmüş akımlar olarak görüp Anadolucu bir milliyetçiliği benimsedi. Dârülfunun’daki görevindeyken ordinaryüs profesörlüğe kadar yükseldi. Üniversitede uzun bir süre çalıştıktan sonra emekliye ayrıldı. İstanbul’da vefat etti.
Entelektüel hayatını pozitivizme yöneltilen eleştiriler ile şekillendirmeye başlayan Tunç’un felsefi düşüncesi toplumsal değişimin yenilikçi bir anlayışa dayanması üzerine kuruluydu. Şekip Tunç eski metafizik sistemlerin yerine yeni bir metafizik anlayışının sahiplenilmesini ileri sürdü. Düşünceleri rasyonalist akımlara karşı olan Tunç pragmatist bir bakış açısına sahipti. Bergson ve James’ten etkilenen Tunç içinde yaşanılan âlemin bir âlem-i zarûret değil âlem-i imkân olduğunu söyledi. Üretken bir yazar olan Mustafa Şekip birçok önemli isimden kırka yakın tercümeler yaptı. Makaleleri çeşitli dergilerde yayımlanan Tunç radikal Batıcılık’la radikal Doğuculuğu, maneviyat ile maddi düşünceyi kıyasa tabi tutmanın hatalı bir bakış açısı olduğuna inandı. Sahip olunan farklı değerlerin bir orta yolda buluşturulmasına dayanan, iki farklı kutbu da içeren bir metodun izlenmesi gerektiğini savundu. Gelenek ve modernleşmenin entegre edilmesi gerekliliğini vurgulayan Tunç’un yaklaşımları, Türkiye’de pozitivist modernleşmeye karşı alternatif bir modernleşme anlayışını ortaya koymaya yönelikti.