« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

11 Nis

2007

ANAYASALARIMIZDA CUMHURİYET DÖNEMİ MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI VE ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ

Mehmet KILIÇ 11 Nisan 2007

ÖZET
Milliyetçilik, aynı millete mensup kişilerin içinde bulundukları toplumu yüceltme isteği, milletin varlığını geliştirme, onun güç ve kuvvetini artırma ve ülkeyi koruma kararlılığıdır. Bu makalede 1924, 1937, 1961, 1982 yılı anayasalarımızda milliyetçilik tanımı ve anlayışı incelenmiştir. Türk milliyetçiliği ile eş anlamlı olan Atatürk milliyetçiliği esas itibarı ile, bütün fertleri, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde; diğer bir deyişle, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde yaşayan, aynı zamanda akılcı, çağdaş, medeni, demokratik ve barışçı bir toplum yaratma özlemidir.
Anahtar Kelimeler: milliyetçilik, milliyetçilik tanımları, anayasalarımızda milliyetçilik anlayışı, anayasal milliyetçilik, modern milliyetçilik, Atatürk milliyetçiliği.
1. GİRİŞ

Milliyetçilik akımı, milliyet gerçeğinden hareket eder ve ona dayanır. Milliyetçilik, aynı millete mensup kişilerin içinde bulundukları toplumu yüceltme isteği şeklinde ortaya çıkar. Yani, milliyetçilik milletin varlığını geliştirme, onun güç ve kuvvetini artırma ve ülkeyi koruma hususunda her türlü fedakarlığa katlanmayı ifade eder (ARSLAN,1981: 16).

Milliyetçilik, aynı millete mensup kişilerin duydukları; bir arada, bağımsız bir hayat sürmek ve bu kişilerin sevgi ve saygı hisleri ile milletine bağlanarak, teşkil ettikleri toplumu yüceltmek isteğidir. Bir toplumun millet olabilmesi için klasik tarifte ırk, dil, din, kültür gibi objektif ölçüler aranırsa da, günümüz toplumlarında, kader, kıvanç, tasa birliği ve birlikte yaşama arzusu gibi unsurlar ön planda gelmektedir. Günümüz toplumlarında milliyetçilik, kişilerin soy bağından daha çok, kişilerin iradesini esas almaktadır. Milliyetçilikte ilk ve en önemli husus, bağımsız bir devlet olma iradesindedir ve daha sonra, egemenlik, eşitlik ve hürriyet kavramlarında birleşir (TÜZÜN,1987: 5).

2. ANAYASALARIMIZDA MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI

1921 Anayasasında milliyetçilik ilkesine yer verilmemiştir. Sadece anayasanın birinci maddesinde, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu belirtilmiştir.

Kurtuluş Savaşı Döneminde, milliyetçilik önemli bir rol oynamış, ulusal bağımsızlığa kavuşmamızda etkili olmuştur. Kurtuluş Savaşı ile birlikte, Türk milliyetçiliği, ırkçı olmayan, ölçülü, barışçıl, insancıl ve Misakımilli sınırları içinde kalan bir milliyetçilik olarak gelişmiştir (GÖZÜBÜYÜK,1995: 135).
Milliyetçilik,1924 Anayasasında, 1937 yılında yapılan değişikliklerle girmiştir. 1924 Anayasasında 3115 Sayılı ve 5.2.1937 günlü kanunla yapılan değişiklikle, anayasanın ikinci maddesinde, CHP’nin altı oku olarak bilinen ilkeler düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve devrimcidir (DEMİR,1986: 162)

1961 Anayasasının başlangıç kısmında aynı zamanda “Türk Milliyetçiliği” kavramına yer verilmiştir. Buna göre Türk milliyetçiliği, bütün fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplayan ve milletimizi, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak milli birlik ruhu içinde daima yüceltmeyi amaç bilen bir milliyetçiliktir.

1961 Anayasasının Kurucu Mecliste görüşülmesi sırasında bu konu uzun tartışmalara neden olmuştur. Milli devlet, kavramı taraftarları, milliyetçiliğin anlamı açık olmayan bir kavram olduğunu, mesela Almanya ve İtalya’da kurulmuş olan nasyonal sosyalist ve faşist rejimlerin de kendilerini milliyetçi olarak adlandırdıklarını ileri sürmüşlerdir. Bu tartışmalar sonucunda, ortalama bir yol kabul edilmiştir. Buna göre, 1961 Anayasasının ikinci maddesinde, milli devlet kavramının kullanılması kabul edilmiş, buna karşılık anayasasının başlangıç bölümünde Türk Milliyetçiliğinin uzun ve ayrıntılı bir tanımının yer alması benimsenmiştir. Bu yolla milliyetçilik ilkesinin, yanlış anlama ve yorumlara yol açması önlenmeye çalışılmıştır (ÖZBUDUN,1998: 52)

1982 Anayasası, herhangi bir yanlış yoruma yer vermemek için, ikinci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında “Atatürk Milliyetçiliği” kavramının kullanılmasını benimsemiştir. Bu madde uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.(Anayasa md.2)

1982 Anayasasının hazırlık çalışmalarından ve ikinci madde gerekçesinden anlaşılacağı gibi, “Atatürk Milliyetçiliği” ile “Türk Milliyetçiliği” eş anlamda kullanılmıştır. Nitekim, 1982 Anayasasının ikinci maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti her şeyden önce Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, yani bütün fertlerinin kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde, diğer bir deyişle, milli dayanışma ve adalet anlayışı içerisinde yaşayan bir toplumdur.

3. ANAYASAL MİLLİYETÇİLİK

Yukarıda belirttiğimiz gibi, 1982 Anayasasında, Atatürk Milliyetçiliği ile Türk Milliyetçiliği eş anlamda kullanılmıştır. Atatürk Milliyetçiliğinden, 1982 Anayasasının giriş kısmında belirtilen Türk Milliyetçiliğini anlamak gerekir. Yine şunu ifade etmek gerekir ki, 1982 Anayasası bu düzenlemeleri ile, Türkiye Cumhuriyeti’ne hakim olan milliyetçilik anlayışının niteliği üzerinde gereksiz tartışmalara gidilmesi ihtimalini ortadan kaldırmıştır (ÖZBUDUN, 1998: 52).

Yine bu düzenlemeler gösteriyor ki, 1961 ve 1982 Anayasalarının benimsedikleri milliyetçilik anlayışı anayasal milliyetçilik anlayışıdır. Çünkü, her iki Anayasada da milliyetçilik anlayışı, ırk, dil ve din gibi objektif benzerliklere göre değil, kader, kıvanç ve tasa ortaklığına ve birlikte yaşama arzusuna dayanan sübjektif milliyetçilik anlayışı olduğu görülmektedir (ÖZBUDUN, 1998: 53).

Bu anlayışın doğal sonucu da, 1961 ve1982 Anayasalarına yansımıştır. Nitekim, 1982 Anayasası, 1961 Anayasası gibi Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür hükmüne yer vermiştir. Dolayısıyla, Türk anayasa sisteminde ve Atatürk milliyetçiliğinde federal bir devlet yapısı ve farklı vatandaşlıklar söz konusu olamaz. Devletin temeli tek ulus ve tek millet gerçeğine dayanır. Yani Türkiye Cumhuriyeti, tek millete, Türk milletine dayanan üniter devlettir. Başka bir ifadeyle, Türkiye Cumhuriyeti geçmişteki çeşitli imparatorluklar gibi bir çok milletleri bir araya getiren çok milletli bir devlet değildir.

Bu düzenlemelerin bir başka sonucu da, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk kabul edilmesi ve bunlar arasında ırk, dil, din, kabile, sınıf ve zümre farkı gözetilmemesidir. Bu düzenlemeler, kader, kıvanç ve tasada ortaklık ile, birlikte yaşama arzu ve iradesini esas kabul eder. Hatta, Atatürk Milliyetçiliğine göre, bir kimsenin ‘Türküm’ demesi, Türk milletine mensup olması için yeterlidir ve ona devletin Türklere millet olarak sağladığı bütün hakları sağlar (KOCAOĞLU, 1998: 352).

Anayasamızın benimsediği Atatürk Milliyetçiliği, aynı zamanda, akılcı, çağdaş, medeni, ileri dönük, demokratik, insani ve barışçıdır. Yine Atatürk milliyetçiliği, sosyalizm ve komünizm gibi milliyetçiliği reddeden akımlara karşı olduğu gibi, faşizm ve nasyonel sosyalizmdeki gibi, ırkçılığa, şovenizme ve saldırganlığa da karşıdır.

Atatürk milliyetçiliği birleştirici ve bütünleştiricidir. Atatürk’ün tanımıyla, bir harçtan yani kültürden olan insanların oluşturduğu topluluğa ya da cemiyete millet denir. Atatürk’e göre, geçmişte beraber ya da birlikte yaşamış, halen beraber yaşayan, tarihsel süreç içinde kazanmış oldukları zengin miras ve ortak değerleri korumak, gelecekte de birlikte yaşamak arzu ve iradesini gösteren toplumlara millet denir.

Türkiye Cumhuriyeti, milliyetçiliğe büyük önem vermiş ve bu kavram Anayasalarda temel ilke olarak yer almıştır. Atatürk Milliyetçiliği, ülke ve ulus bütünlüğünü koruyan temel ilkedir. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk Milliyetçiliğine içtenlikle bağlıdır. Eşitlikçi ve birleştirici içeriğiyle çağdaş anlayışı yansıtan Atatürk milliyetçiliği toplumsal dayanışmanın güvencesidir. Devletin, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü, bu çağdaş milliyetçilik anlayışının belirgin niteliklerinden birini oluşturmaktadır.

Anayasamızda düzenlenen Atatürk milliyetçiliği eşitlikçidir, eşitlik fikrine dayanır. Milleti meydana getiren fertler arasında herhangi bir ayrım gözetmez. Atatürk milliyetçiliğinin hedefi, imtiyazsız ve sınıfsız bir millet oluşturmaya çalışmaktır. Atatürk milliyetçiliğinin eşitlik anlayışı, sadece hiçbir ferde, aileye, sınıf veya zümreye imtiyaz tanınamayacağını kabul etmekle kalmaz, aynı zamanda milleti meydana getiren fertler arasında bir refah eşitliği kurmayı da amaçlar (ARSLAN, 1981: 1.

Anayasamızda düzenlenen bu milliyetçilik anlayışını anayasal milliyetçilik olarak nitelendirebileceğimiz gibi, modern milliyetçilik olarak da nitelendirebiliriz. Atatürk’ün, ‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ prensibi de, bu modern milliyetçiliği benimsediğini göstermektedir. Modern milliyetçilik kişileri otomatlaştıran teorileri reddeder, insanı insan olarak yüceltir (TÜZÜN,1987:5).

Milliyetçilik ilkesinin pratik olarak en önemli sonuçlarından biri de devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüdür. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmezliği ilkesi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir tek devlet olduğunu, tek bir millete dayandığını belirtir. Bu ilke, ülke veya millet unsurlarında bölünme tehlikesi yaratabilecek olan her türlü ayrılıkçı akımın yasaklanmış bulunduğunu ifade etmektedir. Aynı zamanda bu ilke dış bağımsızlığın ve ülke bütünlüğünün korunması unsurlarını da içerir.



4 . SONUÇ

Milliyetçilik, memleket halkının müşterek iradesi olarak kabul edilir. Türk milliyetçiliği, Türkiye’de oturan ve kaderini bu ülkeye bağlamış olan insanları Türk kabul eder. Yine bu anlamdaki milliyetçilik, anayasalarımızda ifadesini bulan anayasal milliyetçiliktir. Çünkü, daha önce belirttiğimiz gibi, 1961 ve 1982 anayasalarında milliyetçilik anlayışı, ırk, dil ve din gibi objektif benzerliklere göre değil; kader, kıvanç ve tasa ortaklığına ve birlikte yaşama arzusuna dayanan sübjektif milliyetçilik anlayışıdır. Bu anlayışın doğal sonucu da, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarına yansımıştır. Nitekim, anayasalarımız, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi Türk kabul etmişlerdir.

1982 Anayasasında ifadesini bulan Atatürk’ün anladığı ve benimsediği Türk milliyetçiliği, bölücü ve dağıtıcı olmayıp, hatta ırk, mezhep ve sınıf farklılıklarını bile milli birlik ve beraberlik duygusu içinde eriten, bütün vatandaşları kaynaştıran ve bütünleştiren bir milliyetçilik anlayışıdır.

Türk milliyetçiliği, modern milliyetçiliktir, akılcı ve gerçekçidir. Aynı zamanda sadece kendisine değil, diğer devletlerin de milli bağımsızlığına saygı gösterir. Atatürk milliyetçiliği, gelişme ve ilerleme yolunda, uluslar arası işlem ve ilişkilerde çağdaş uluslara uygun ve onlarla uyum içinde yürümekle birlikte, Türk toplumunun özel yeteneklerini ve bağımsız kimliğini koruması olarak tanımlanan Türk milliyetçiliğinin Türk olmak mutluluğunu duyan herkesi kapsayan biçimin adıdır. Yine bu milliyetçilik, modern milliyetçiliktir. Çünkü kişilerin aile seceresi, dili, ırkı ve dininden çok, kişinin iradesini esas alır. Yani Türk milliyetçiliğinde, belli bir millete bağlılık hissi milliyetçiliğin esasını oluşturur.

Milliyetçiliği ırkçılıkla, faşizmle, saldırganlık veya şovenizmle, bir tutarak ona karşı olmak ve kötülemek, milliyetçiliğin anlamını saptırmaktır. Günümüzde, milliyet duygusu ve milliyet gerçeği, inkarı mümkün olmayan bir gerçektir. Çünkü, günümüzde milliyetçilik, manevi değerleri güçlendiren, insanları kaynaştıran, çeşitli milli kültürlerle dünyayı zenginleştiren, ilerlemeyi ve çağdaşlaşmayı hızlandıran, hürriyetleri koruyan ve demokrasiyi mümkün kılan değerler arasında yer alır.







KAYNAKLAR

KOCAOĞLU A.Mehmet , “Anayasa Hukuku”, Ankara 1981

ÖZBUDUN Ergun , “Türk Anayasa Hukuku”, Ankara, 1998

TÜZÜN Necat, “Atatürk Milliyetçiliği”, Ankara,1987

ARSLAN Süleyman , “Atatürk Milliyetçiliği”, Ankara,1981

DEMİR F. Karatepe, “Anayasa Hukukuna Giriş”, İzmir, 1986

GÖZÜBÜYÜK Şeref, “Anayasa Hukuku”, Ankara,1995

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 56005

ulkucudunya@ulkucudunya.com