İMAM ŞÂFİÎ
767 – 19.01.820 01 Ocak 1970
Asıl adı Muhammed bin İdris bin Abbas'tır. Dedesinin dedesi Şafii, Kureyş kabilesinden ve sahabeden olduğu için bu isim ile tanınmıştır. Şafii, 767 yılında Gazze'de doğmuştur.
Doğumundan kısa bir süre sonra babası vefat etmiştir. Annesi Şafii'yi iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke'ye götürmüş ve burada büyütmüştür.
Şafii, 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. Küçük yaşlardan itibaren tanınmış alimlerin derslerine ve sohbetlerine girdi.
Kendisi bu günleri için:
''Kur'an ezberledikten sonra devamlı Mescid-i Harama gidip, fıkıh ve hadis alimlerinden pek çok istifade ettim. Fakat çok fakir idik, bir yaprak kâğıt almaya bile gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim meseleleri yazmakta çok sıkıntı çekerdim.'' demiştir.
Şafii daha sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını öğrenmek için, Hüzeyl kabilesine gitti. Bu konuda şunları söylemiştir:
''Ben Mekke'den çıktım. Çölde Hüzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke'ye döndüğüm zaman, birçok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum.''
Hayatını ilim öğrenmeye adayan Şafii, Süfyan bin Uyeyne ve Müslim bin Halid ez-Zenci gibi ünlü İslam bilginlerinden dersler aldı. İmam-ı Malik'in yanına geldiği zaman, 20 yaşlarında bulunuyordu. Malik, onu himayesine alıp, 9 yıl boyunca hadis öğretti.
Mekke'ye dönünce, buraya gelen Yemen valisi tarafından Yemen'e götürüldü ve kadılıkla vazifelendirildi. 5 yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdat'a giderek Ebu Hanife'nin öğrencisi olan İmam Muhammed'den ders almaya başladı. Aynı zamanda üvey babası olan İmam-ı Muhammed yazmış olduğu kitaplarını okutmak suretiyle, fıkıh ilmini ve rivayetleri Şafii'ye öğretti.
İmam Şafii Mekke'ye dönerek burada bir süre araştırmalar yapıp, talebelerine dersler verdi. Özellikle hac mevsiminde çeşitli İslam beldelerinden gelen ilim adamları kendisinden ders alırlardı.
Mekke'deki bu ikameti 9 yıl kadar sürdü. Daha sonra tekrar Bağdat'a döndü. Bu dönemde Bağdat İslam aleminin önemli bir ilim merkeziydi. Burada bulunan alimler, İmam-ı Şafii'den ders almışlardır.
Ders ve fetva vermekte uyguladığı yöntem, istinbat (kaynaklardan hüküm çıkarma) usulü olan, usul-i fıkıh ilmiydi.
İmam-ı Şafii Bağdat'ta bulunduğu sırada "el-Kitab-ül Bağdadiyye" adını verdiği eserini yazdı. Daha sonra Bağdat'taki siyasi ve fikri kargaşalar sebebiyle Mısır'a giderek ömrünün sonuna kadar burada yaşadı.
Şafii, Müslümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol göstermiştir. Onun kendi usulüne göre şer'i delillerden çıkardığı hükümlere, yani gösterdiği bu yola Şafii Mezhebi denildi. Ehl-i sünnet itikadında olan Müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara Şafii denir.
İmam-ı Şafii, 19 Ocak 820 tarihinde 54 yaşında Kahire'de vefat etti. Cenazesi el-Mukattam dağının eteğinde Benû Abdülhakem türbesine defnedildi. Eyyubi sultanlarından El-Melik El-Kâmil, kabri üzerine, 1211 yılında kubbeli bir türbe inşa ettirmiştir. Selahaddin-i Eyyubi tarafından da, türbenin yanına büyük bir medrese yaptırılmıştır.