Suharto 08.06. 1921 - 27.01.2008
01 Ocak 1970
Endonezyalı asker ve siyasetçi. 1967-1998 yılları arasında Endonezya devlet başkanı olarak görev yaptı.
Suharto, ülke siyasi yaşamına, 30 Eylül 1965 tarihinde 6 generalin suikasta kurban gitmesiyle yaşanan kaos ortamında yaptığı darbe ile girdi. Suharto, Batılılaşma projesinin Güneydoğu Asya’daki modeli Endonezya’da, modern ulus devlet projesini yerleştirmek için devlet mekanizmasını -halka rağmen- sonuna kadar kullandı. Bu hedefe ulaşmak için ülke insanlarını aktif katılımcı ve aktör bireyler kılmak yerine, “ben bilirim”ci, faşizan ve diktatoryal bir korku ağı ile “Endonezyalı kullar” yarattı. Baskıcı rejimin en şiddetli savunucusu ve uygulayıcısı olarak devleti tek başına yönetti.
Suharto, gücünü iki kurumdan alıyordu. Birincisi kendi kurduğu devlet partisi Golkar Partisi. İkincisi, ise içinden çıktığı ordu. Golkar’ın manipülasyonuyla gerçekleşen demokratik seçimlerle ulusal ve uluslararası arenada meşruiyetini sağladı. Ordu ise, bir zamanlar ordu mensubu olan Suharto’yu desteklemekten geri kalmadı. Suharto, Golkar’la siyasi arenada meşruiyetini sağlarken, orduya biçtiği yeni rol ile asker desteğini 32 yıl boyunca arkasına almayı başardı. Aslında karşılıklı çıkar ilişkilerinin bir ürünü olan bu siyasi oyun, ülkede genel anlamda sivil toplumun önünü açmaya yönelik her türlü talebi reddeden, eleştiriye kapalı “modern Cavalı bir kral” edasıyla hareket eden Suharto’nun yarattığı rejimi meşrulaştırdı.
Suharto 1965’deki askeri darbe ile selefi Sukarno ve onun oluşturduğu “eski düzen” dönemine son verdi. Generalleri katledenlerin Komünist Parti mensupları olduğu şaiasının yayılmasıyla ülkede askerler öncülüğünde komünistlere karşı olan hemen her kesimin katılımıyla bir şiddet ortamı başlatıldı. Suharto, “komünist karşıtlığı” etrafında bir araya gelen çeşitli siyasi ve sivil kurumlar nezdinde bir anda ülkede birlik ve beraberliğin sembolü oldu ve böylece meşruiyetini pekiştirdi. Komünistlere karşı ülkenin dört bir yanında destek bulan Suharto, 1968 yılında resmen devlet başkanı oldu. Ancak kıyımlar bununla bitmedi. Zamanla diğer muhalifler de Suharto’nun dahice planlanmış diktatörlük hesabında yerini aldı. Suharto ve kurduğu “yeni düzen”e muhalif hangi etnik ve dini yapı varsa, şu veya bu şekilde komünistlerin akıbetine maruz kaldı.
Suharto, içinden çıktığı orduyu sürekli kontrolü altında tutmayı başardı. “Yeni düzen” adıyla anılan tek adam yönetimini benimseyen Suharto, ekonomik kalkınmayı da, bir anlamda şansı yaver giderek, ülkenin çeşitli yerlerinde keşfedilen doğal kaynakların Batılı şirketlerce işletilmesi sonucu sağlamış oldu. Altyapı çalışmalarına -özellikle de Cava Adası’nda- hız verilirken, hedeflenen ekonomik ve sosyal kalkınmanın sadece askerler eliyle yapılması kararlaştırıldı. Böylece “yeni düzen” içerisinde Suharto’dan sonra önemli rol oynayan ordu, “dual fungsi” yani ikili işlevi ile savunma ve güvenlik gibi bir ordudan beklenecek öncü görevinin yanı sıra, bu dönemde daha çok ülkedeki ekonomik varlıkların işletmesini üstlendi.