« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Şub

2021

Adnan Kahveci

20.02.1949 – 05.02.1993 01 Ocak 1970

Adnan Kahveci 1949 yılında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Yılmazlar köyünde dünyaya geldi. Eğitim hayatı başarılarla dolu olan Kahveci, Milliyet Gazetesinin öncülük ettiği ilkokullar arası bilgi yarışmasının ilk birincisidir. 1966 yılında Kabataş Lisesini dönem birincisi olarak bitiren Kahveci, aynı yıl yapılan üniversite sınavında 180 sorunun tamamına doğru cevap vererek Türkiye birincisi olmuştur. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde başlayan eğitim hayatına, Milli Eğitim Bakanlığının sağladığı bursu almaya hak kazanan Kahveci, daha sonra eğitimini ABD’nin Indiana eyaletindeki Purdue Üniversitesinde elektrik mühendisliği alanında yaparak sürdürdü. ABD'de öğrencilik yıllarında, okul yemekhanesinde çalıştı, bulaşıkçılık hatta aşçılık yaparak geçimini sürdürmeye çalışan Kahveci, 4 yıllık okulu 2,5 yılda bitirerek elektrik mühendisi bölümünü bitirdi. Daha sonra Missouri Üniversitesinde doktora çalışmalarına başladı ve aynı üniversitede asistan profesör olarak eğitim verdi.


Kendisiyle yapılan bir mülakatta öğrencilik yıllarında yaşadığı sıkıntılı günleri ve başarıya giden yolu şöyle anlatmış:


“Hiçbir zaman bırakın İstanbul'u, Ankara'yı veya bırakın yurt dışını, Trabzon'a bile gidebileceğimi hayal edemezdim. Köyde iken ortaokula ve liseye gitmeyi bile hayal edemezdim. Devlet bursu olmasaydı, herhalde üniversiteyi okumam mümkün olmazdı. Üniversite giriş imtihanlarında birinci olmam ve burs alabilmem sayesinde yurt dışında okuma imkânını da elde ettim. Türkiye'de en sevdiğim şey budur. En fakir bir çocuk çalışkan olduğu sürece başarabiliyor ve yükselebiliyor. Türkiye'nin hayran olduğum tarafı budur. Kişinin zengin veya fakir olması önemli değil; kişinin doğudan veya batıdan olması da önemli değil. Türkiye'de çalışan, gayret gösteren engelsiz yükselebiliyor. Ben 11 yaşımdan beri eve para getiriyordum. Seyyar satıcılık yaptım, pazarcılık yaptım. Babamın kazancı yetmiyordu. Elimde buz kalıplı kova, gazoz sattım, kiralık kitap okuttum. Amerika'da üç gün aç kaldığımı hiç unutamam. Öğrenci yurduna bulaşıkçı girdim, bir haftada aşçılığa terfi ettim.”


1976'da askerlik için ve geçici olarak Türkiye'ye dönen Kahveci, Türkiye'de kalmaya karar verince İstanbul’da Kartal'a yerleşiyor ve Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başlıyor. Daha önce Amerika'da bir gezide tanıştığı dönemin TPAO Genel Müdürü Korkut Özal, 1977 yılında İkinci MC Hükümetinde İçişleri Bakanı olunca, Adnan Kahveci'yi, İçişleri Bakanlığı Teknik Danışmanlığında görevlendiriyor. Bakanlığın ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bilgisayara geçiş çalışmalarını başlatan Kahveci'nin hayat yolu bu şekilde Özal'larla birleşti. Turgut Özal, Başbakan Yardımcısı iken, Adnan Kahveci de Başbakan danışmanı idi. Aynı dönemde, Kahveci’nin hazırladığı raporlar, yaptığı analizler, çözüm önerileri Turgut Özal'ın dikkatini fazlasıyla çekmişti. Öyle ki 1983 yılında Anavatan Partisi'nin 37 kurucusundan birisi ve ilk Genel Başkan Yardımcısı Adnan Kahveci olmuştur. Adnan Kahveci'nin 1983 yılındaki milletvekili seçimlerine katılması, Milli Güvenlik Konseyi tarafından veto edildi. Kahveci milletvekili olamadı ama seçimi Özal kazandı. Kahveci'yi Bakan yapmak isteyen Özal'ın karşısına yine asker dikildi. Kenan Evren karşı çıkınca bakan olamayan Adnan Kahveci, Özal tarafından Başbakan Danışmanlığına getirildi. Askerin ısrarla veto ettiği ve Özal'ın desteklediği Kahveci ilerleyen yıllarda milletvekili oldu ve bakanlık yaptı. Siyasi hayatı boyunca hep dürüstlüğü ve ülkesine olan sevgisiyle ön plana çıkan Kahveci, kendi partisi içindeki yolsuzlukları bile ifşa ettiği için hep dışlanmak zorunda kaldı. Milletvekili maaşlarına zam yapılmasını isteyen vekillere, 'aldığımız para fazla bile' diyerek karşı çıktı. 1983 yılında Turgut Özal liderliğinde kurulan Anavatan Partisinin kurucu üyeleri arasında yer alan Kahveci, dönemin seçimlerinde askeri yönetim tarafından aşırı dinci olduğu gerekçesiyle veto edildiği için milletvekili olamamıştı. Daha sonra aktif oluşunun bir karşılığı olarak 1987 yılında İstanbul’dan XVIII. ve XIX. Dönemlerinde milletvekili seçilerek meclise girdi ve Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanı oldu. Ardından, Başbakan Özal tarafından 1988 yılında Maliye ve Gümrük Bakanlığı görevine getirildi. Ayrıca, yurtdışı ilişkilerindeki başarılı çalışmalarından dolayı 1987 yılında kendisine Büyükelçi unvanı verildi.


Kahveci, siyasi yaşantısındaki çizgisini kendisi şu sözlerle anlatmıştır:


“Siyasete girdiğimde bana, “Dümdüz gidersen kelleni keserler” dediler. Ben buna aldırmayıp, taviz vermedim. Halkın dümdüz gidenlere sahip çıktığını memnuniyetle gördüm. Benim bu tecrübem, birçok gencin siyasete girmesine imkân verecektir. Bugün birçok idealist genç, düzenin değiştirilemeyeceğini sanıyor. Fakat düzenin içine girdikten sonra, idealinizi ve kişiliğinizi kaybetmezseniz bu çarktaki aksaklıkların da çoğunu düzeltebilirsiniz.”



Bu şekilde vekil sık sık halkın ayağına gitmek zorunda kalacaktı. Kahveci, seçim sisteminde değişiklik yapılmasını istiyor, bunu şu sözleriyle ifade ediyordu:


Siyasi çizgisinde lider hegemonyasına karşı dik duruşunu hiç kaybetmeyen Kahveci, vekillerin parti üzerinden değil de kişisel tercih sistemi ile oylanması gerektiğini düşünüyordu. “Tercih sistemi Türkiye'de liderokrasiyi yıkacak tek silahtır. Çünkü şimdiye kadar seçmenler sandık başına gittiklerinde, eskiden Moskova'da, Komünist Partisi seçimlerinde olduğu gibi hazır listeyi onaylıyordu. Bir bakıma tabldot yiyordu. Bu nedenle ben tabldot Meclis'e karşıyım. Genel başkanların, genel merkezlerin ve halka inmeyen teşkilatların kararlarına karşıyım. Ayrıca, tercih sistemi sayesinde milletvekilleri her hafta halkın ayağına gelecektir. Böylece sorunları bizzat yaşayarak acil çözümler getirecek kanunlar çıkacaktır.”


Gerek siyasi hayata gerekse ekonomik hayata ilişkin sorunlara bir çok uygulanabilir çözüm önerileri getiren Adnan Kahveci'nin yaşantısı; sorunları konuşan, ancak çözüm için hiçbir çalışma yapmayan siyasilere ders olacak nitelikteydi.


Ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra bir gencin söyledikleri oldukça dikkat çekici: “yerleşik politikacı anlayışının tam tersi yönde bir adam, nitekim ona politikacı demek sanırsam ki yanlış olurdu, o zaman çocuk kafamla öldüğüne üzülmüştüm, hatta ilk defa bir politikacının öldüğüne üzüldüm, hala üzülecek yeni birilerine bakıyorum ama, yok sanki…”


Ne yazık ki, bundan 18 yıl önce 5 Şubat 1993 Cuma günü Türkiye, değerli bir devlet adamını daha “şüpheli” bir şekilde kaybetti. Tıpkı hemşerisi, köylüsü ve kadim dostu Vali Recep Yazıcıoğlu gibi.

Ziyaret -> Toplam : 125,54 M - Bugn : 128279

ulkucudunya@ulkucudunya.com