Türkiye’nin gelecek korkusu!
İbrahim Kahveci 01 Ocak 1970
TÜİK, 2020 Adrese Dayalı Nüfus verilerini açıkladı. Şimdi dikkat çeken bazı noktalara kabaca değinelim:
1-Türkiye’nin toplam nüfus artışı sadece 459.365 kişi; yerleşik nüfus artışı ise 657.135 kişi.
2- Türkiye’de yerleşik ‘yabancı nüfus’ bırakın artmayı 1.531 bin kişiden 1.333 bin kişiye geriledi. Yabancı nüfus gerilemesi -197.770 kişi olması nedeniyle toplam nüfus artışı daha hızlı düşüş gösteriyor.
3- Türkiye’de yerleşiklerin (yani bizlerin) nüfus artışı ise 657.135 kişi ama bu artış 2019 yılında 830.969 kişiydi. Yani yerleşiklerin de nüfus artışında sorun ciddi.
***
Yerleşik nüfus artışı 2019 yılında 70 bin kişi azalırken, bu sayı 2020 yılında 174 bin kişiye yükseldi. Nüfus artıyor ama artışı geriliyor.
Nüfus artışı nasıl yavaşlar? 1- Doğum azalır 2- Ölüm artar. (Göç şıkkını 2020 yılı için görmek bile istemiyorum.)
Muhtemelen 2020 yılında hem doğum hem de ölüm olarak her iki olayı yaşadık. Ekonomik buhrana dayalı doğum sayısındaki düşüş 2020 yılında daha da artmış olabilir.
Doğum sayısında pandemi etkisini 2021 yılında göreceğiz. Ama 2020 yılında pandemi etkili ölümleri zaten yaşadık.
***
Doğum sayısındaki azalmaya bağlı nüfus yavaşlaması 2019 yılında 70 bin kişi seviyesindeydi. Bu sayı 2020 yılında biraz daha artmış olabilir ama 100 bini geçmesini de beklemiyorum.
O zaman 174 bin kişilik azalışın kalan kısmı nedir?
Pandemi nedeniyle 2020 yılında açıklanan resmi vefat sayısı 21 bin kişi. Kalan 50-55 bin kişiye ne oldu acaba?
Ya da doğum sayısındaki felaket düşüş 70 binlerden 150 binlere mi fırladı? Türkiye 2001 krizinde 94 bin doğum azalışı yaşadı. Bu seviyeye 2019 yılında 69 bin kişi ile yaklaştık ama bu rakamın bir anda 150 bine ulaşması zor ihtimal. Hatta doğum hızındaki azalışın 100 bine bile gelmesini beklemiyorum demiştim.
Ama biz buna 100 bin bile desek, kalan 50-55 bin kişiye ne oldu? İşte bu farkı muhtemelen korona ilan edilmeyen ama ölüm sayısında yaşanacak artışta göreceğiz.
2019 yılında 436 bin olan toplam vefat sayısının normal sınırlarda 440 binde kalması gerekir. Bakalım bu sayı ne açıklanacak? Vefat sayısı 500 bine yaklaşırsa bu farkın korona olan ama korona ilan edilmeyen vefatlardan geldiğini göreceğiz. Ya da ekonomik krizin tarihte görülmedik şekilde doğum sayısını düşürdüğüne şahit olacağız.
TÜİK nüfusta sonucu açıkladı ama bakalım bu sonucu doğuran 2 temel olumsuz gelişme neymiş. Bunu da doğum ve ölüm istatistikleri açıklandığında göreceğiz.
***
Nüfus verilerinde en yıkıcı sonuç genç nüfustaki gerilemedir. 0-14 yaş grubu nüfus zaten yerinde sayıyordu. On yıl önce (2009) 18.859 bin olan genç nüfus 2019 yılında 19.212 bine çıkabilmiş. On yılda 353 bin kişi artan 0-14 yaş grubu sadece 2020 yılında 144 bin kişi azaldı.
Kısaca ülkemiz geleceğini kaybediyor.
Şu veriyi tekrar hatırlatacağım: Lise altı eğitimlilerde (anne üzerinden) çocuk sayısı 2015-2019 arasında yüzde 23 düşüş yaşanıyor. 794 bin çocuk sayısı 611 bin doğuma geriliyor. Lise mezunlarında bu sayı yüzde 4,5 azalışla 239 bine geriliyor. Ama üniversite mezunlarında yüzde 17,3 artışla 298 bine yükseliyor.
Ekonomik tabloya baktığımızda da benzer gelişme görülüyor. Lise altı eğitimliler yüksek oranda işini kaybediyor ve işsizlik oranları hızla artıyor. Lise mezunlarında bu sayı ve oranlar daha düşük ama iş kaybı burada da var. Oysa üniversite mezunları aynı dönemde iş bulmaya devam ediyor ve çocuk sayıları da artıyor.
Ekonomik durum ve doğum sayıları alt eğitimlilerde çocuk yapma ortamının kaybolduğunu gösteriyor. İş yok, gelecek yok, evlat sahibi olma imkanı da yok.
Oysa seçim tablosu ise hala “aç kalırız ama yedirmeyiz” şeklinde.
Tablo 2020 yılında sorunun daha da kronikleştiğini gösteriyor. İş kaybı-işsizlik ve gelecek kaybı artarak devam ediyor. Ama bakalım seçim tercihinde hala “aç kalırız yedirmeyiz” ilkesi sürüyor mu? Bunu da ilk seçimde göreceğiz.
Şimdilik geleceğini, yani evlat sahibi olma imkanı ve ortamını kaybetmiş bir ülke olduğumuzu söyleyebiliriz.
***
Aslında ekonomide en temel gösterge geleceğe olumlu bakıştır. Geleceğe yönelik olumlu bakış artınca çocuk sayısı da artıyor. AK Parti bunu 2004-2007 yılları arasında ve 2012-2015 yılları arasında başardı. Kalan yıllar hep korku yılları oldu ve gelecek karamsarlığı çocuk sayısını azalttı.
Koca 18 yılın sadece 6 yılı başarılı geçti, Kalan 12 yıl ise korku ve karamsarlık içinde yaşandı. Ve bugün genç nüfusu bile azalan ülke olduk.