« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

08 Şub

2021

Aleksey Navalnıy Putin’e alternatif olabilir mi?

Oğul Tuna 01 Ocak 1970

2014’ten bu yana Kırım ve Suriye başta olmak üzere dış müdahaleleriyle uluslararası gündemden düşmeyen Rusya, bu kez içerdeki gelişmeleriyle merak konusu. Paris’ten Vaşington’a Batı başkentlerinde Rus muhalefetinin simgesi ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en büyük rakibi olarak sunulan Aleksey Navalnıy ise bu gelişmelerin merkezinde. Ağustos 2020’deki zehirlenme vakasından bu yana Kremlin’i en çok zorlayan kişi olduğu gerçek. Özellikle 23 Ocak 2021’de ülkedeki 100’den fazla şehirde on binlerce kişiyi sokaklara döken1 tutuklanma olayıyla birlikte Navalnıy’ın siyasî varlığı bir mücadele konusu hâline geldi. ABD, Avrupa ve Rusya içinden yükselen Kremlin’e “yaptırım” çağrıları bu mücadelenin küresel boyutlarını ortaya koyuyor.2 Yurtdışında Navalnıy’ın dönüşü kendi başına tarihî bir olay gibi lanse edilirken, yurtiçinde de bu dönüş kâh Lenin’in 1917’de tarihin akışını değiştiren dönüşüyle kıyaslanıyor3 kâh Lenin örneği ve kendi ağları üzerinden “Batı ajanı” olarak gösteriliyor.

Rusya, 31 Ocak 2021 günü eylemlerin ikinci haftasına girerken Kremlin’in içine saplandığı yolsuzluk iddiaları insanları sokağa çıkaran en önemli etmenlerden biri. 30 Ocak akşamına dek toplamda 103 milyon kez tıklanan ve Navalnıy ekibinin hazırladığı “Putin’in Sarayı” adlı video bardağı taşıran damlalardan biri olarak kabul edilmekte.4 Bugün Navalnıy, 18 Ocak’ta tutuklansa bile 2011’de kurduğu “Yolsuzlukla Mücadele Fonu” (FBK) üzerinden kitlelerin öfkesini yönlendirebilme gücüne sahip. Fakat burada asıl soru, Putin iktidardaki 21. yılını geçirirken ve 2024’teki seçimlere şimdilik emin adımlarla yürürken, Navalnıy Putin için bir tehlike ya da alternatif arz edip etmediği.

Liberalizmden Irkçılığa ve Tekrar Aktivizme
Navalnıy, 1976’da Moskova’da doğdu. Her ne kadar toplumun büyük kısmı gibi5 Rusya’nın Kırım’a ilhakına olumlu yaklaşsa da Navalnıy “yarı Rus, yarı Ukraynalı” oluşuna dikkat çekmekte.6 Moskova’da hukuk ve ekonomi eğitimi alan Navalnıy, 2010 yılında da “Yale World Fellows” programıyla Yale Üniversitesi’nde okudu.7 Uzun yıllar özel şirketlerin avukatlığını yaptı ve nihayet 2000 yılında liberal Yabloko Partisi’ne katıldı.8 Ancak Navalnıy’ın siyasî kariyerindeki önemli bir dönüm noktası aşırı milliyetçi ve ırkçı Narod (Halk) Hareketi’nin eş kuruculuğunu yaptığı 2007 yılıdır.



Navalnıy’ın “demokratik milliyetçi” olarak tanımladığı bu hareket, Rusya’daki Orta Asya ve Kafkasya’dan gelen göçmenlere karşı, kendini anti-Siyonist olarak adlandıran ve antisemit ögeler barındıran bir siyasi birliktelikti. Zaten hareketi kurduktan kısa süre sonra Navalnıy, liberal Yabloko’dan atıldı. O dönem Kafkaslı ve Orta Asyalıların Rusya’dan sınır dışı edilmesini savunan genç lider, yıllar sonra “Ben asimilasyon taraftarıyım, sınır dışı etmeye karşıyım” diyor, örneğin Tacik çocuğunun Rusya’da yaşıyorsa Ruslaşmasını, başka ad kullanmamasını öneriyordu.9 Navalnıy, 2008 yılındaki Rus-Gürcü Savaşı’nda Gürcülere Rusça bir kelime oyunuyla “kemirgen” demiş ve Gürcüleri füzelerle vurmak istediğini söylemiş10 fakat Moskova Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2013’te bundan pişmanlık duyduğunu belirtmiştir.11 Irkçı çıkışları ve görüşleri zaman içinde evrilen Navalnıy, Rusya’da daha büyük makamlara hazırlandıkça bir tür pragmatizm benimsemiş gibidir. Nitekim kendisi Rusya’da “Black Lives Matter” hareketini açıkça destekleyen nadir figürlerden biridir.12 Bununla beraber Navalnıy’ın dış politikada ne tür bir politika benimsediği belli değil: İzolasyonizm mi, yayılmacılık mı? Kendisi “Kafkasları Beslemeyi Bırakın” adlı hareketi başlatmışsa da Kırım, Moldova ve Gürcistan’da Rusya’nın desteklediği ayrılıkçı hareketleri desteklemektedir.13


Navalnıy, 2011’de bugün adının hemen yanında anılan “Yolsuzluğa Karşı Mücadele”yi (veya “Yolsuzlukla Mücadele Vakfı”, FBK) kurdu. Bu oluşumun içine 2010 itibariyle temelini attığı bir dizi başka projeyi kattı: kamu ihalelerinde suiistimale karşı RosPil (2010), yol sorunlarını çözmek için RosYama (2011), seçim gözlemi için RosVıborı (2012), seçim kampanyası “İyi Doğruluk Makinesi” ve komünal kontrol mekanizması RosJKH. Bu projeler ve FBK, 2010’lu yıllarda Kremlin’in ve Putin’in halkasında bulunan oligarkların başını çok ağrıttı. Eski cumhurbaşkanı ve başbakan Dmitriy Medvedev’den oligark Alişer Usmanov’a pek çok ismi karşısına aldı ve bugüne dek uzayan bir dizi önemli davanın öznesi haline geldi. Navalnıy, zehirlendikten sonra Avrupa Birliği’ne Putin’e yakın Rus oligarklara yaptırım uygulama çağrısında bulunuyordu ki bu çağrı önceki gün ABD Başkanı Biden’a seslenen ekibi bu çağrıyı yinelemiş oldu. FBK’nin ilk sponsorları arasında ekonomist Sergey Guriyev, oligarklar Aleksandr Lebedev ve Boris Zimin gibi isimler olması, Navalnıy’ın Kremlin’e karşı mücadelesinin arka planında aslında oligarklar arası çekişme olup olmadığı sorusunu da akla getiriyor. Keza 19 Ocak’ta yayınlanan “Putin’in Sarayı” videosunun şimdilik Putin’in gençlik arkadaşı milyarder Arkadiy Rotenberg tarafından sahiplenilmesi, bu mücadelede bir başka seviyeye geçildiğini gösterir gibi.

Muhalefetin Çıkmazı
Navalnıy, 2013’teki Moskova belediye seçiminden bu yanan Batı medyasında “Putin’in en çok korktuğu adam” olarak sunuluyor. Rusya’da muhalefet denince akla gelen ilk ve belki tek isim. Aralarında Cenk Başlamış’ın da bulunduğu pek çok uzman, bunun bir sebebinin de Rusya’da muhalefetin “yokluk” durumu olduğunu belirtiyor.15 Gerçekten de Sovyetler yıkıldığından bu yana ana akım haline gelmiş ve on yıllar içinde Duma’da “dinozorlaşmış” muhalefet partilerinin sadece sıfatı muhalif. Dış politikada neredeyse tamamen Putin’le aynı çizgide olan bu partiler Rusya Liberal Demokratik Partisi’nden (LDPR) Rusya Federasyonu Komünist Partisi’ne (KPRF) çeşitlik gösterse de son sözü söyleyen Putin ve de facto lideri olduğu Birleşik Rusya oluyor.16 Batı ülkeleriyle daha yakın ilişkiler içinde bulunan liberal muhalefetin yanı sıra dışarda destek bulamayan ve içerde Komünist Partisi’nin hegemonyasıyla mücadele eden sol muhalefeti ise göz ardı etmemek gerek. Hakan Güneş, sol cenahtan Navalnıy’a “sempati duyan tek bir insan dahi” bulunamayacağını belirtirken17 üçüncü bir cephe olarak Putin’e ve Navalnıy’a muhalefet eden “Sol Cephe”ye (Levıy Front) de dikkat çekiyor.18


Muhalefetin işbirlikçi pozisyonunun gerisinde sol muhalefetin susturulması kadar Rusya’nın son 20 yılına damgasını vurmuş bir dizi cinayet de rol oynuyor. 2003’te liberal siyasetçi Sergey Yuşenkov ve gazeteci Yuriy Şekoçihin, 2004’te Forbes editörü Paul Klebnikov, 2006’da gazeteci Anna Politkovskaya ve eski casus Aleksandr Litvinenko, 2013’te oligark Boris Berezovskiy ve 2015’te muhalif lider Boris Nemtsov gizemli cinayetlere kurban gittiler. Eski çifte ajan Sergey Skripal 2018’de, Navalnıy’ın zehirlenme vakasında kullanıldığı Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) tarafından kabul edilen Noviçok gazıyla zehirlendi.19 Bunların içinde en simgesel cinayet Nemtsov’unkiydi: Navalnıy’a 2013’te desteğini de sunmuş olan Nemtsov, Kremlin’in birkaç yüz metre ötesinde öldürülmüştü. Bütün bu sürecin farkında olan Navalnıy da belki de bu yüzden ve aynı zamanda durumuna dikkat çekmek için tutuklandıktan hemen sonra “intihar etmeye meyilli olmadığının” altını çizdi.20


Navalnıy’a gelirsek, kendisi her ne kadar “Rusya’nın Geleceği” isimli 2018’de kurulan bir başka liberal partinin lideri olsa da asıl insan kaynağını FBK üzerinden topluyor. Diğer oluşumlarla eşgüdümlü çalışa “Navalnıy Ekibi” ise 2017’de 80’den fazla şehirde büro kurduğundan beri önemli bir yapı. Öyle ki 23 Ocak eylemlerinde 110’dan fazla şehirde 10 binlerce insanı eş zamanlı olarak örgütleyebildiler. Liberal, Batı sempatizanı ve genç nüfus üzerinde göz ardı edilemeyecek bir etkiye sahip olan Navalnıy hareketi bir şekilde sağ kesim üzerinde birleştiriciliğe aday ve tahakküm sağlamaya çalışıyor. Navalnıy’ın adı anılmayan siyasî partisinin yerine bu sivil girişimin ön plana çıkması bir yandan da “tek adamlık” arzusunun ifadesi gibi. Ancak unutmamak gerekir ki 2011 ve 2017’deki sokak hareketlerini geride bıraktığı söylenen 23 Ocak eylemlerinde sokağa çıkan profilin tek derdi Navalnıy’ın özgürlüğü ya da Putin’in istifası değildi.

Rusların Navalnıy’a Bakışı
23 Ocak’ta sokaklara dökülen Rusya’daki muhalefetin yapısını en mütekamil bir biçimde analiz eden Hazal Yalın, “Rusya’da liberal muhalefetin sosyal zeminini teşkil eden orta burjuvazi, Türkiye’de iktidarın kayıtsız şartsız arkasında duruyor; oysa Türkiye’de sosyal muhalefetin sınıf zeminini teşkil eden küçük burjuvazi ve işçi sınıfı, Rusya’da iktidara kerhen de olsa destek veriyor. Bu sessiz destek, iktidarın siyasi meşruiyetini kazandığı rıza mekanizmalarının enerji kaynağı” diyor.21Navalnıy ekibinin yayınladığı “Putin’in Sarayı” videosu, koronavirüsü krizine bağlı olarak ağırlaşan ekonomik kriz, özellikle taşrada -ki milyonlarca kilometrelik Sibirya ve Uzakdoğu Rusyası’ndan söz ediyor- kamu hizmetlerindeki köhnelik ve yozlaşmışlık insanların sokağa çıkma motivasyonunda önemli birer nokta. Yine de Navalnıy’ın bunca insanın öfkesini ve derdini tek bir noktaya kanalize edebilmesi henüz mümkün görünmüyor.

Bağımsız araştırma merkezi Levada’nın Aralık 2020’de yayımladığı araştırmaya göre Rusların ancak %2’si Navalnıy’ı cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istiyor. Putin’e gelirsek bu oran %55’e çıkıyor.22 Aynı araştırmaya göre Putin’e duyulan güven %32 seviyesindeyken, bu oran Navalnıy için %4. Yine Levada’nın Navalnıy’ın zehirlenmesine verilen tepkiyi ölçmek adına Kasım 2020’de yayımladığı bir başka anket de önemli. Buna göre araştırmaya katılanların % 20’si Navalnıy’ın eylemlerini desteklerken, % 50’si bunlara karşı çıkıyor.23 % 6’lık kesim ona “Batı ajanı” derken, % 18’lik kesim, Navalnıy’a saygı veya sempati duymaktadır. Tüm bu oranların yanında, % 30’luk genel kısım ise zehirleme olayının Kremlin’in işi olduğunu düşünüyor. Ayrıca not düşmek gerekir ki Navalnıy 25 yaş altı gençler arasında Putin’e göre daha popüler. Yine bu kesim içinde Navalnıy’ın Kremlin tarafından zehirlendiğini düşünenlerin oranı, orta yaşlılardan daha fazla.24 Rusların büyük kısmı hala devlet kanallarına ve medya aygıtlarına bağlı olsalar bile ömürlerinin tamamı Putin’in 21 yıllık iktidarında geçmiş TikTok neslinin “değişim” istediği ortada.

1990’lı yılların kaosundan ülkeyi çıkarıp bir uzun süreli “istikrar” dönemi yaşatan; uluslararası gelişmelere bağlı olarak Rusya’da ekonomik büyümenin öncülüğünü yapan; Gürcistan, Kırım ve Suriye’de “Rus gücünün döndüğünü” tescil ettiren Putin’in yolsuzluk ve içerde ve dışarda insan hakları ihlalleri iddialarına karşın gücünü kaybettiğini söylemek için henüz erken. Halkın Putin’e bakışında bir yıldır olumsuz yönde önemli bir değişim gerçekleşse de 2036 yılına dek devletin başında kalması hem Anayasal olarak hem anket sonuçlarına bakarak mümkün. Navalnıy ve taraftarları, belli ki Ağustos 2020’den bu yana Belarus’ta devam eden haftalık eylemlerle bir direniş hattı oluşturmaya çalışacak. Yine Belarus’ta eşinin tutuklanması üzerine muhalefetin lideri olarak yükselen Svetlana Tihanovskaya örneği, Navalnıy’ın eşi Yuliya için de dillendirilmekte. Putin’in ve Rusya’nın geleceği adına en kilit faktörlerden biri eylemlerde polis şiddetinin dozu olacaktır. Lukaşenko örneğinden ders alan Putin’in ülkesinde Belarus örneğinin tutması demografik ve coğrafi olarak kolay değilse de önümüzdeki günler Rus siyaseti için yeni olaylara gebe olabilir. Kremlin’in ve Kremlin’i izleyen uzmanların çoğunun düşüncelerinin aksine olur da Rubicon geçilirse, Rus liberallerinin “Putin’i devirmek” amacıyla Navalnıy ile kirli geçmişine ve söylemlerine rağmen iş birliği içinde hareket edebileceğini unutmamak gerek.

Ziyaret -> Toplam : 125,61 M - Bugn : 44057

ulkucudunya@ulkucudunya.com