Yahya Efendi
1552 - 1644 01 Ocak 1970
İstanbul'da 1552 (hicri 960) yılında doğmuştur. Babası III. Murat devrinde şeyhülislamlık yapmış olan Bayramzade Zekeriya Efendi olup 1592de ölmüştür. Babasının adı dolayısıyla Zekeriyâzâde Yahyâ Efendi olarak da bilinmektedir. Şeyhülislam Yahyâ çok mükemmel ve başarılı bir medrese eğitiminden sonra, devlet görevinde üstün zekası ve derin bilgisi sayesinde hızla yükselmiştir. Hicri 994 yilinda babası ile birlikte hacca gitmiştir. Döndükten sonra Hicri 995'de Atik Ali Paşa Medresesi, Hicri 998de Haseki Sultan medresesinde müderrisliğe atanmıştır. İstanbul'da daha başka medreselerde müderrislikten sonra Hicri 1004de Halep Kadısı tayin olunup İstanbul'dan ayrılmıştır. Sonra sırasıyla Şam, Bursa ve Edirne kadılığı görevlerini ifa etmiştir. Hicri 1012de İstanbul Kadılığına atanmış; ertesi yıl azlolunmuş ise de o yıl Anadolu Kazaskeri görevine atanmış; sonra da Rumeli Kazaskerliğine getirilmiştir. Rumeli Kazaskeri görevini aralıklarla Hicri 1018 ve Hicri 1026da ikinci ve üçüncü defa da ifa etmiştir.
Sultan I. Mustafa'nın ikinci sultanlığının son yılında 1622 (Hicri 1031)de ilk defa şeyhülislamlık makamına getirilmiştir. Bu arada I. Mustafa'nin ikinci defa saltanatı sırasında Sadrıazam olan Mere Hüseyin Paşa'nin azledilip edilmemesi meselesine karışmıştır. Ancak bir yıl sonra yeni Sadrıazam olan Kemankeş Ali Paşa ile geçinmediği için bu makamdan azledilmiştir. İki yıl sonra 1624 (Hicri 14 Saban 1014)de Sultan IV. Murad'in velayet altında olduğu devirde ikinci defa şeyhülislamlık makamına atanmış ve 7 yıl bu makamda hizmet etmiştir. 7 Subat 1632de Sadrıazam Hafız Ahmed Paşa aleyhinde yapılan komplolar sonucu ortaya çıkan kargaşalıkta binlerce kişi Topkapı Sarayı'na yürümüş ve aralarında Sadrazam, Yeniçeri Ağası ve Şeyhülislam Yahya Efendi'nin ismi de bulunan 17 kişilik bir listeyi idam edilmeleri isteği ile padişaha sunmuşlardır. Sadrazaman Hafız Ahmed Paşa'nın hunharca öldürülmesi ile durulan bu ayaklanma dolayısıyla Şeyhülislam Yahya Efendi görevinden çekilmek zorunda kalmıştır. Fitne durulduktan sonra Sultan IV. Murad şaire iltifat ederek "Bunlar seni azlittiler amma ben azl etmedim. Çiftliğine git, bize dua ile meşgul ol. Padişahın padişah olduğu vakit sen de kemakan müfti olursun" dediği bildirilmiştir. Şair önce Sultan Selim civarındaki konağına ve sonra da Topkapı'daki çiftliğine çekilmiştir. 1633 (hicri 1043)de Sultan IV. Murad yeni bir ayaklanmayı şiddetle bastırıp eski ayaklanma elebaşılarını ve onları kişkırtan devlet adamlarını ortadan kaldırıp devlet idaresini kendi eline aldıktan sonra, Yahya Efendi üçüncü defa şeyhülislamlık makamına atanmış ve bu kez ölümüne kadar bu makamda kalmıştır. Ölümü İstanbul'da 1644 (hicri 1053)dedir.
Şeyhülislam Yahya Efendi 92-93 yıl yaşamış ve 20 yıl süre ile üç defa şeyhülislamlık makamında bulunmuştur. Çağdaşları tarafından hoşsobhet, nüktedan, mütevazı, kerim bir zat olarak tanınmıştır. Özellikle Sultan IV. Murad tarafından son derece sevgi ve saygıya layık görülmüş; hatta padişah Şeyhülislam Yahya Efendi'nin elini bile öpmüştür. Bu Sultan döneminde alışılmış geleneklerin aksine Şeyhülislam Yahyâ Efendi, uğur getirir inancı ile, IV. Murad'ın Revan Seferi ve Irak Seferi (ve Bağdat'in Fethine) iştirak ettirilmiştir. Bir şair ve iyi bir insan olarak halk tarafından da sevildiği cenaze namazındaki çok büyük bir kalabalık ile anlaşılmaktadır.
Edebî Kişiliği
Şeyhülislam Yahyâ Efendi çağının gerçek gazel ustalarından biri olarak değerlendirilmektedir. Dili zarif ve temiz, hayali zengin, ifadesi ince ve nükteli bir şairdir. Günlük zevkleri, duyguları, aşkları, samimi bir eda ile işlemiştir. Sanatlara düşkün değildir. Aşıkane, kalenderane, rindane ve bazan şûh bir edası vardır.
Ünlü İngiliz Türkologu Gibb Yahya Efendi'yi "Bir taraftan Baki'ye, bir taraftan Nedim'e" el veren büyük bir şair olarak tarif etmiştir. Zamanının şairleri, (Nef'i, Şerif Sabri ve Naili Kadim) onu övmüşlerdir. Daha sonraki nesillerden Nedim ve Ziya Paşa özel mısralarla Şeyhülislam Yahyâ Efendi'nin şairliğini açıkca belirtmişlerdir.
Ancak kökten dinci softalar, örneğin Fatih Camii vaazı olan Hurşid Çavuşoğlu, Şeyhülislam Yahyâ Efendi'nin şiirlerinden hoşlanmamışlar ve hatta onu kafirlikle suçlamışlardır. Diğer taraftan Nefinin Şeyhülislam Yahyâ Efendi aleyhindeki hicviyeleri de çok ünlüdür.