Paris Ayaklanması
22.02.1848 01 Ocak 1970
Fransa’da 1830’lu yıllarda sanayi, ticaretin burjuvanın tekelinde gelişmesi ve sömürgeciliğe dönüşmesi ile birlikte işçi sınıfı ezilmeye ve yozlaşmaya başlamıştı. İşçilerin durumunu açıklamak gerekirse işçi sınıfı kalabalıklaşmasına rağmen bu emekçi kesim siyasi, ekonomik ve sosyal hakların çoğundan mahrumdu. Fakat buna rağmen işçiler ülkedeki vergi yükünü taşıyor ve günlük 15 saatlik çalışma yükü altında eziliyordu. Fakat 1830’lu yılların ardından işçiler birleşerek sendikalar ve dernekler oluşturmaya başladılar. Kendi aralarında oluşan bu topluluklara “İnsan Hakları Topluluğu”, “Halkın Dostları”, “Aileler Topluluğu”, “Mevsimler Topluluğu” gibi isimler verdiler. 1845-46’lı yıllardaki Fransa’da ortaya çıkan tarım ürünlerinin düşüklüğüyle birlikte işsizlik hat safhalara ulaştı ve işçi ücretleri %50-60 oranında düştü. İşsizlik ve kıtlık artmasına rağmen, siyasi haklar halen kullanılmamakta ve işçi kesimi sesini duyuramamaktaydı. Ekonominin temelini oluşturan Bankacılar artık toplumun bütün üstünlüklerine sahiptiler. Sanayici burjuvalar ne kadar güçlü olsalar da mecliste sadece bir iki kişi ile temsil ediliyor ve toplumun bütün kesimleri artık bankacılara bağımlı hale geliyordu. Fakat beklenen oldu ve bu kaos ortamında bütün sınıfların katılımıyla bir “Halk Cephesi” oluşturuldu. Bu birleşimin amacı seçim sisteminde köklü ve eşitlikçi bir reform yapabilmekti.
22 Şubat 1848 tarihine gelindiğinde amaçlarına uygun olarak seçim sisteminde yapılacak reformun ayak sesleri olan bir gösteri düzenlemek istediler. Fakat bu gösteri bir gün önce hükümet tarafından yasaklanmıştı. Sadece reform lehine bir gösteri ve basın toplantısı şeklinde konuşmaların yapılacağı bu gösteri girişimine burjuva katılmazken işçi ve öğrenci kesimi büyük ilgi göstermişti ve girişim 23-24 Şubat gecesi hükümet birliklerinin bu gösterici kitlesi üzerine ateş açmasıyla birlikte artık devrimci bir harekete dönüşmüştü. Gösterinin sabahı şehirdeki kışla ve mühimmat depolarının çoğu bu halk grubunun eline geçmişti. Kral Louis-Philippe, altı yaşındaki torunu için tahtan elini çekmiş ve Paris’e kaçmıştı.
Kısa zamanda iktidarı ele geçiren işçi temsilcileri yeni yönetim kademesini kurmakta kararsız kaldılar. Hareket genel hatlarıyla sosyalist bir hareketi temsil ediyorken aslında özel mülkiyet ve burjuvazinin büyük bir hayranı olan Louis Blanc’ın yönetim kademesine getirilmesiyle hareket çoktan kendi kendisini yok etmeye başlamışdı. İşçilerin yanında bulunmasına rağmen halkın içinden olan Lamartine’de burjuvanın taraftarıydı. Kurulan geçici hükümet ilk iş olarak bir bildiri yayınladı. Bildiride, Fransız hükümetinin işçilerin devamlılığını garanti ettiği ve bütün işçilere iş imkanı sunularak çalışma şartlarının düzeltileceği taahhüt edilmekteydi. Bu bildirinin ilk adımı olarak hemen ulusal atölyeler kurulmaya başlandı. Bu arada işçi hareketinin biraz daha durgunlaşması için Louis Blanc’ın başkanlığında işçiler için hükümet komisyonu kuruldu.
General Cavaignac
Kurulan komisyonun Lüksemburg Sarayı’nda çalışmalara başlamasına rağmen sonu gelmez bir tartışma başlamıştı. Bu arada geçici hükümet, muhafız birliği mantığıyla işçi düşmanı 24 taburdan meydana gelen bir geçici muhafız birliği oluşturmuştu. Bu birliğin erleri günlük 1,5 frank alıyordu ve yeni kurulan Ulusal Atölyelere ilk olarak 100.000 den fazla işçi alındı. Geçici işlere gönderilen bu işçilerin çalışması uzun sürmedi ve işçi düşmanı olan iktidar, köylüleri işçilere karşı kışkırttı. 1848 yılında toplanan meclisin çoğunluğu eski kralcı ve burjuvalardan oluşuyordu. Ve en sonunda kurucu meclis istifa ederek yerine beş kişilik bir yürütme kurulu geçti. 22 Haziran 1848’de de ulusal atölyeler kapatıldı. En sonunda işçiler tekrar güçsüz kalmıştı ve köylülerin desteğinden de yoksundular. Askeri birliklerin başına acımasız General Cavaignac getirildi ve işçilere hükümet birliklerinin yanında 24.000 kişilik seyyar muhafız birlikleri de saldırmaya başlamıştı. General Cavaignac tarafından verilen emirle işçi mahalleleri topçu bataryaları tarafından bombalanarak yerle bir edildi. İşçiler tamamen susmuşlardı. Yapılan saldırılar sonucu binlerce işçi hayatını kaybetmişti. İşçilerden teslim olan 25.000 kişi tutuklanarak hapsedilirken oluşumun liderliğini yapan ve kışkırtan 3.500 kişi ise ülkeden kovularak sürgün edildiler.