Nusret Hızır ve Felsefe Üzerine / Hilmi Yavuz
01 Ocak 1970
Türkiye, felsefi düşünce üretiminde öne çıkmış bir ülke değil. Batı’nın entelektüel tarihi ölçüt olarak alındığında, bir felsefe geleneğinden de söz edilemiyor.
Buna karşılık, gelenekselleşmiş olmasa da (ki, bunun aksini savunanlar da vardır: Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay gibi) Osmanlı düşüncesinde felsefe yapıldığına ilişkin kanıtlar da önesürülebilir. Prof. Süleyman Hayri Bolay’ın ‘Osmanlılarda Düşünce Hayatı ve Felsefe’ adlı o çok değerli çalışması (daha önce, Bolay’ın bu kitabından söz ettiğimi okurlarım herhalde hatırlayacaklardır), bu alanda yol gösterici bir çalışmadır.
Prof. Nusret Hızır, ülkemizin önemli felsefecilerinden biri. Eski asistanı Doç. Dr. Füsun Akatlı, Hızır’ın daha önce yayımlanmış kitaplarını yeniden gözden geçirip yayımlamakla, onun bir defa daha Türkiye’nin entelektüel gündemine taşınmasına yol açacak mıdır;- öyle olmasını umut edelim.
Prof. Nusret Hızır’ın, biri sağlığında yayınlanmış (Felsefe Yazıları, Çağdaş Yayınları, 1976), öteki ikisi (’Bilimin Işığında Felsefe, Adam Yayıncılık, 1985 ve ‘Geride Kalanlar, Adam Yayıncılık, 1987) ölümünden sonra Füsun Akatlı tarafından derlenerek yayımlanan yazılarından oluşan üç kitabı var. Bu defa, yine Füsun Akatlı’nın yayıma hazırladığı iki kitaptan ilki, ‘Felsefe Yazıları’, 1976'da ilk basımı yapılan kitabın, herhangi bir değişiklik yapılmadan yayımlanmış yeni basımıdır. İkincisi ise, ‘Bilimin Işığında Felsefe’ adını taşımakla birlikte, biri yukarıda sözünü ettiğim gibi 1985'te, öteki 1987'de yayımlanmış iki kitabı (’Bilimin Işığında Felsefe’ ve ‘Geride Kalanlar’) bir tek kitapta topluyor.
Prof. Hızır’ın, bir felsefeci olmakla birlikte, düşünsel ilgileri müzikten uygarlık tarihine, fizik ve matematikten laikliğe uzanan, derinlemesine ve kuşatıcı bir entelektüel dağara sahip olduğu bilinir. Hızır’ın, felsefeyi bir üst-dil olarak tanımladığı; bilim de bir dilse eğer, felsefeyi, bilim de dahil olmak üzere ‘diller üzerine söz söyleyen, çözümlemelerde denetlemelerde bulunan bir üst-dil olarak gör[düğü]’ de!
Prof. Hızır’ın, felsefeciler hakkında ‘nevi şahsına mahsus’ görüşleri var: Bunları Füsun Akatlı ile yaptığı söyleşide (-ki bu söyleşi, ‘Bilimin Işığında Felsefe’nin II. Kitap’ı olan ‘Geride Kalanlar’da yer almaktadır) şöyle dile getiriyor: ‘Platon’a uzağım. Aristoteles’in büyüklüğüne hayranım; ama bugüne taşınmasından yana değilim. Hatta Ortaçağa taşınmasını bile hatalı buluyorum. Düşüncenin donmasına yol açmıştır: ‘Hızır’a göre, Kant, ‘bazı sorunları karıştırmış, felsefeyi geciktirmiştir’; Locke ‘felsefede temizlik yapmıştır, ama pek tatsızdır’; Bergson ‘tutarsızlığın ölçüsünü kaçırmış bir adamdır’; Hegel’de ‘hayran olduğu, ama gülünç bulduğu şeyler vardır’; dahası ‘Hegel, pasaklı kadının dolabı gibidir. İşlemeleri ipekli elbiseyle kirli çoraplar yan yanadır onda’. Hızır, Nietzsche’nin ‘Almancasını okumaktan büyük zevk duy[duğunu], bunun ‘şiirsel bir zevk’ olduğunu bildirir ve ilave eder: {ama hepsi] ‘o kadar!’ Hartmann ise, ‘buzdolabına konmuş, dondurulmuş bir Hegel’dir’… Bu konuşmadan, Hızır Hoca’nın bir tek Leibniz’i beğendiğini anlıyoruz: ‘Ben asıl Leibniz’i çok büyük bulurum. Metafizikçi yanıyla değil tabii. Dilbilim, mantık bakımından büyüktür o. Zamanının ikibuçuk yüzyıl ilerisindedir.’
Felsefeyle ilgilenmeye başlayanların, genellikle sordukları soru, ‘felsefe okumaya hangi kitap ya da kitaplardan başlamalıyım?’ sorusudur. Bence, Hızır’ın kitapları, birkaç son derece teknik makalenin dışında, tam da bu konuda önerilecek kitaplardır. Hızır, gerçekten, Akatlı’nın, ‘Bilimin Işığında Felsefe’ye yazdığı ‘Sunu’da da belirttiği gibi, ‘felsefenin canalıcı sorunlarından kimilerine küçük oylumlar içerisinde böylesine yetkeyle ışık tu[…]tabilmiş’ az sayıda felsefecilerden biri.
Küçük bir uyarı: Hızır’ın ‘Machiavelli’nin Kişiliği Üzerine’ adlı makalesi, hem ‘Felsefe Yazıları’nda hem de ‘Bilimin Işığında Felsefe’de mükerrer olarak yayınlanmış. Bir de Akatlı’nın 1977'de Hızır’la yaptığı ve Türk Dili’nde yayımlandığını belirttiği söyleşinin künye notu yok;- bendeki notlara göre, bu ’söyleşi’ Türk Dili Dergisi’nin 1 Ocak 1978 tarihli 316. sayısında yer alıyor. Bir de düzeltme: ‘Bilimin Işığında Felsefe’ deki ‘Bilimler Karşısında Felsefe’ yazısının Türk Dili Dergisi’ndeki yayımlanış tarihi (yine bendeki notlara göre) Nisan 1982 değil, Nisan 1981 olacaktır.