Başta PKK olmak üzere ABD dünyaya hükmetmek için terörü hem kullanıyor, hem üretiyor
17 Nisan 2007
Terörün arkasında ABD var
Terör olaylarındaki artışın ve Barzani’nin çıkışlarının arkasında da, Irak ve Afganistan’daki kitlesel terörün mimarı Amerika var. İçinde Türkiye’nin bulunduğu 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğini açıklayan ABD’nin PKK’yı himaye ettiği kesinleşmişken, hükümetin Irak’taki kukla hükümete “nota” çekmesi, “gülünç” bir tepki olarak yorumlandı.
Terörü ABD besliyor
Son günlerde terör olaylarının artması ve Barzani’nin Türkiye’ye yönelik çıkışının arkasında da ABD bulunuyor. Türkiye’nin işbirlikçi Irak yönetimine verdiği nota ise, yetersiz bir tepki. Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, hükümetin Barzani’nin sözlerinin ardından Irak hükümetine verdiği notayı “çok geç kalmış tepki” şeklinde niteleyerek, “Bunun bugüne kadar çoktan yapılmış olması gerekiyordu. Çünkü Irak’ta olan biten hadiseler ve Irak topraklarından Türkiye’ye yönelik bütün tehditlerin esas muhatabı oradaki işgal kuvveti ABD’dir” dedi.
PKK’yı kontrolünde tutuyor
ABD’den aldığı destekle Barzani’nin Türkiye’ye kafa tutar bir güç haline geldiğini vurgulayan Kuloğlu, “Saldırıların taarruz olarak değil mayınla veya güvenlik güçlerinin arazi taraması sırasında meydana geldiğini kaydederek; “ABD’nin terör örgütüne pasif davranması konusunda talimat verdiği ortaya çıkıyor” diye konuştu. Kuloğlu, ABD’nin Türkiye’nin terör örgütünü ortadan kaldırmak suretiyle Irak’a bir müdahale yapabileceğini düşündüğünü ve bunu önlemek için de PKK’yı kontrol altında tutmak istediğini vurguladı.
Ebubekir Gülüm
Son günlerde terör olaylarının artması ve Barzani’nin Türkiye’ye yönelik çıkışı, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girilirken ülke gündemini değiştirdi. Uzmanlara göre, her iki gelişmenin de arkasında ABD bulunuyor. Türkiye’nin işbirlikçi Irak yönetimine verdiği nota ise, geç kalınmış ve yetersiz bir tepki.
Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, Barzani’nin tehdit içeren açıklamaları ile artan terör olaylarını ve ABD ile Türkiye arasında oluşturulan terörle mücadele özel koordinatörlüğünün işlevsizliğini gazetemize değerlendirdi.
Öncelikle hükümetin Barzani’nin sözlerinin ardından Irak hükümetine verdiğini notayı “çok geç kalmış’ olarak değerlendiren Kuloğlu, “Bunun bugüne kadar çoktan yapılmış olması gerekiyordu. Çünkü Irak’ta olan biten hadiseler ve Irak topraklarından Türkiye’ye müteveccih bütün tehditlerin esas muhatabı oradaki işgal kuvveti ABD’dir” dedi.
İkinci derece muhatabın ise egemen bir ülke olduğunu ifade edebiliyor ve bunun sorumluluğu taşıyabiliyorsa Irak hükümeti olduğunu kaydeden Kuloğlu, “Türkiye bugüne kadar Irak topraklarından ülkemize müteveccih tehditlerle karşı karşıyadır” dedi. Bu konuda notanın da ötesinde bir deklarasyonda bulunulması gerektiğini söyleyen Kuloğlu, “ Hatta bunu daha da ileri noktalara götürerek, kendisinin güvenliğine etki edecek konularda, kendi topraklarında meydana gelen hadiselere o devlet bir tedbir alamazsa o zaman zarar gören devlet yani Türkiye, bu topraklarda kendine müteveccih olan tehdidi bertaraf etmek durumundadır. Bu bir meşru müdafa hakkıdır” dedi.
Türkiye’nin bunu çok açık ve net olarak çok daha önceden ifade etmesi gerektiğini söyleyen Kuloğlu, ancak bunun terörün tırmanması ve Barzani’nin ileri geri sözleri üzerine yapılabildiğini kaydetti. Kuloğlu, “Bu konu doğru bir hareket tarzıdır, ama çok geç kalınmıştır” dedi.
‘Barzani bu cesareti nerden alıyor?’ sorusuna da cevap veren Armağan Kuloğlu, “Bunun destekçisi, güvencesi, kaynağı tabiî ki ABD’dir. ABD, Kürtleri müttefik olarak ilan etmiştir ve görmüştür. Onlara politik, ekonomik ve askeri destek vermiştir. O bölgede kendi otoritesini sağlamlaştırmak istemiştir. Yarın öbür gün Irak’tan çekildiği zaman Kuzey’de kendisine çok daha bağımlı ve muhtaç bir devlet, yönetim bırakmak istemektedir. O bakımdan destek vermektedir” dedi.
Bu destek nedeniyle bölgedeki aşiret lideri Barzani’nin kendisini devlet başkanı yerine koyup ABD’dan aldığı güçle Türkiye’ye kafa tutar bir güç haline geldiğini vurgulayan Kuloğlu, “Tabiî ki bunun yanında ABD eski Genelkurmay Başkanı Mayer’in Türkiye’nin Irak topraklarına bir müdahalesi ile karşı karşıya kalınırsa ABD askerleri ile çatışma çıkabileceğini ifade etmesi; çeşitli vesilerle Türkiye’nin Irak topraklarının içine girmesinin ABD tarafından uygun karşılanmayacağının ifade edilmesi, Dışişleri Bakanının zaman zaman bu bölgeden Kürdistan diye bahsetmesi bunun da ötesinde ABD yi de Irak’ta yönetimlere işgal kuvveti olarak sahip çıkmazsanız biz müdahale ederiz, bunları uyarın dediğimiz zaman dışişleri bakanı çok yumuşak bir ifade ile bu sözler iyi gelişmelere yardımcı olmaz diye geçiştirmesi tabiî ki Barzaniyi güçlendirmektedir, cesaretlendirmektedir. Bu cesaretiyle gücünle mütenasip olmayan sözler sarf etmesi ortaya çıkmaktadır. Bunun arkasında ABD olduğunu açık ve net şekilde ifade edebiliriz” diye konuştu.
Son günlerde terör olaylarındaki artışa dikkat çeken Kuloğlu, terörün bütün insanlara zarar verdiğini kaydetti. Terörün amacının etnik esasa dayalı bölücülük olduğunu vurgulayan Kuloğlu, terör örgütünün siyasetten dolayı dışlandığı hissine kapıldığı için harekete geçtiğini kaydetti. Silahlı örgütün hareketin liderliğinde ‘ben de varım’ düşüncesi ile eylemlerini artırdığını kaydeden Kuloğlu, ancak saldırıların taarruz olarak değil mayınla veya güvenlik güçlerinin arazi taraması ve operasyonları sırasında rast geldikleri teröristlerle çıkan olaylar şeklinde meydana geldiğini vurguladı.
“O bakımdan ABD’nin terör örgütüne pasif davranması konusunda talimat verdiği ortaya çıkıyor. Ama pasif davranırken de, kendini korumak veya sessiz zarar vermek için silahlı çatışma ile buna karşılık veriyor” diyen Kuloğlu, ABD’nin Türkiye’nin tansiyonun yükselmesi halinde terör örgütünü ortadan kaldırmak suretiyle Irak’a bir müdahale yapabileceğini düşündüğünü ve bunu önlemek için de PKK’yı kontrol altında tutmak istediğini vurguladı.
Terörle mücadele özel temsilciliğinin işlevini de değerlendiren Kuloğlu, “Benim inanmadığım bir konu. O zaman Temmuz ayında da terör tırmanmış şehitler artmıştı. Türkiye’de tansiyon yükselmişti. Onun için Türkiye sınır ötesi operasyona girme durumuyla karşı karşıya kalmıştı. ABD bundan endişe ediyordu. Nasıl Türkiye’yi kontrol altına alabilirim diye düşündü. Ve terörle mücadele özel koordinatörlüğünü gündeme getirdi. Bu bir siyasi konuydu. Atamalar yapıldı. Bugüne kadar faaliyetler sürdürüldü. Böyle bir müesseseye aslında ihtiyaç yoktur. Bu konuyu, Dışişleri Bakanlığı, istihbarat örgütleri, silahlı kuvvetler karşılıklı diyalog kurmak suretiyle müşterek koordinasyon kurmak suretiyle hareket edebilirler. Eğer sonuç almak için bir niyet ve kararlık varsa. Yoksa zaten olmaz. Onun için ben terörle mücadele koordinatörlüğünün işe yaramayacağını başından beri söylemiştim. Halende düşünmüyorum. Fonksiyonsuz bir durum” dedi.