I. Gıyaseddin Keyhüsrev
1192 – 30.05.1237 01 Ocak 1970
I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ortanca oğlu olan I. Alaeddin Keykubad 1192 yılında doğdu. İyi bir tahsil ve terbiye ile yetiştirilen I. Alaeddin Keykubad Türkçe'nin yanı sıra Farsça, Rumca ve Arapça öğrendi.
Türk-İslam geleneğine göre Emir Seyfeddin, Ay-Aba ve Emir Bedreddin Gevhertaş kendisine atabeg tayin edildi. Ana dili olan Türkçe'nin yanında Farsça, Rumca ve Arapça öğrendi.
Keykubad'ın babası tahtı kardeşi Rükneddin Süleyman'a bırakmak mecburiyetinde kalıp 1196 yılında İstanbul'a gitmiştir. Keyhüsrev 1205 yılında İstanbul'dan dönüp yeniden Selçuklu tahtına geçince Keykubad'ı Tokat'a melik tayin etti.
1211 yılında babasının Alaşehir Savaşı'nda ölmesi üzerine sultanlığa ağabeyi I. İzzeddin Keykavus getirildi. Ağabeyinin hükümdarlığını kabul etmeyen Alaeddin Keykubad ittifakına aldığı Ermeni Kralı Leon ve Erzurum meliki olan amcası Mugisüddin Tuğrul Şah ile birlikte Kayseri'yi muhasara etti. Kuşatmadan sonuç alamayınca Ankara Kalesi'ne çekildi. Erzak stoku tükenince kendisine ve Ankara halkına zarar verilmemesi şartıyla teslim oldu ve Malatya'daki Minşar Kalesi'ne hapsedildi.
I. İzzeddin Keykavus ölümüne yakın tahtın I. Alaeddin Keykubad'a verilmesini vasiyet etti. Hapisten çıkarılan Keykubad, büyük bir törenle Konya'ya getirilip Selçuklu tahtına oturdu.
Hükümdarlığı
Batıda Bizanslıların yanında Doğu'da Moğol tehlikesinin baş göstermesi üzerine Eyyubilerle dost olmanın faydasına inanan I. Alaeddin Keykubad, Eyyubi Hükümdarı el Melikül Adil'in kızı Melike Adile ile evlenerek bozulmuş olan ilişkileri düzeltme yoluna gitti.
Keykubad tahta geçtikten sonra Moğol tehlikesine karşı çeşitli önlemler aldı. Birçok şehirde kale ve surları tamir ettirdi. Moğolların Bağdat'a saldırma ihtimali üzerine halifenin hizmetine 5000 kişilik bir ordu gönderdi. Moğol saldırısı olmayınca bu ordu geri döndü.
1223 yılında Akdeniz'in önemli noktalarından biri olan Kalonoros'u (Alanya) ele geçirdi. Burada büyük bir tersane kurdurarak deniz filosunu güçlendirdi. Ayrıca şehri kendisine teslim eden Kyr Vart'ın kızı ile evlendi.
Keykubad, Trabzon-Rum İmparatorluğu'nun gücünü kırmak için Sinop'ta bir donanma kurdu. Bu dönemde Selçuklu tüccarlarının şikayetleri üzerine Kastamonu emiri Hüsameddin Çoban'ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferi'ne gönderdi. Emir Çoban önemli bir ticaret şehri olan Sugdak'ı fethetti. Daha sonra şehirde bir cami inşa ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar Sugdak'ın Selçuklu hakimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar. Çavlı Bey'de Silifke'ye kadar olan Akdeniz kıyılarını fethetti. Güneyden gelen ticaret yollarını tehdit eden küçük Ermenistan krallığını cezalandırmak üzere Mübarezeddin Çavlı ve Mübarezeddin Ertokuş komutasında bir ordu göndererek İçel'i ele geçirdi.
Moğol istilasına karşı Harezmşah Hükümdarı Alaeedin Muhammed'in oğlu Celaleddin Mengüberti ile ittifak denemesi yapmasına rağmen bu girişim sonuçsuz kaldı.
Öte yandan bu dönemde Mengücekoğulları huzursuzluk çıkarmaya başlamışlardı. İlerde Moğollarla yapacağı savaşlarda Mengücekoğulları tarafından arkadan vurulacağını hesaplayan Keykubad, 1225 yılında Erzincan'ı fethederek tehlikeyi ortadan kaldırdı.
1225-1228 yılları arasında Mengücüklerin başına geçen Davud Şah bin Behramşah'ın Anadolu Selçukluları aleyhine Tuğrul Şah, Harezmşah Celaleddin Menguberdi ve İsmaili reisi Alaeddin'le ittifak kurduğunu duyan Alaeddin Keykubad bunlara karşı harekete geçirerek Erzincan, Kemah ve Şebinkarahisar'ı topraklarına kattı. Bu sırada Celaleddin Mengüberti Ahlat'a saldırdı.
Bunun sonucunda yapılan Yassı Çemen Muharebesi'nde Celaleddin büyük bir yenilgiye uğradı ve Erzurum ele geçirildi. Daha sonra Gergoman Noyan komutasındaki Moğollar Sivas'a kadar gelerek bu bölgeyi tahrip ettiler. Selçuklu kuvvetleri Moğolları Erzurum'a kadar takip ettiyse de yetişemedi. Bu saldırının Gürcü kraliçesi Rosudan'ın tahrikiyle meydana geldiğinin anlaşılması üzerine Gürcistan'a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan savaşlarda Gürcü kuvvetleri büyük bir yenilgiye uğratıldı. Yapılan anlaşmayla Gürcistan'da bazı kaleler Anadolu Selçuklu Devleti'ne bırakıldı.
Daha sonra Kilikya Ermeni Krallığı'nı üzerine gönderdiği ordularla sıkıştırıp küçülten Alaeddin Keykubad, ele geçirdiği bölgelere Türkmenleri yerleştirdi. Buraya yerleşen Türkmenler ileride Karamanlı Beyliği'ni kurmuştur.
Gürcistan'a gönderdiği ordu ile kraliçeyi kendi tabbiyetine aldı. Bunun yanında Van Gölü havzasını fethetti. Ancak bu fetih Eyyubilerle arasının bozulmasına neden oldu. Eyyubilerin gönderdikleri orduyu Torosların güneyinde yenerek Harput ve Urfa'yı ele geçirdi.
I. Alaaddin Keykubad, 30 Mayıs 1237 tarihinde Suriye'yi fethetme hazırlıkları yaparken yabancı elçiler için büyük bir ziyafet verdi. Bu ziyafette yediği kuş etinden zehirlenen Keykubad, 45 yaşında Kayseri'de vefat etti. Cenazesi Konya'ya getirilerek kendisinin yaptırdığı caminin yanındaki türbeye defnedildi.
Dönemi
Alaeddin Keykubad'ın hükümdarlığı sırasında Anadolu Selçuklu Devleti en parlak dönemini yaşamıştır. Cami, kervansaray, medrese, köprü ve hastane gibi birçok eser inşa edilmiştir. Ayrıca orduya ve donanmaya da büyük önem verilmiştir. Bunun yanında şeker, dokuma ve silah imalathaneleri kurulmuştur.
Alaeddin Keykubad siyasi başarılarının yanı sıra ülkesinin iktisadi ve kültür yönünden gelişmesine önem vermiş, yaptığı seferler ile ticaret yolarının güvenliğini sağlamış ve bu amaçla bir çok kervansaray inşa ettirmiştir. İlim ve kültür ile uğraşanları himaye eden Keykubad, Moğollardan kaçan birçok alim, sanatkar ve şaire kucak açmıştır. Devlet işleri, askeri seferleri ve ilmi sohbetlerin dışında eğlenceye de vakit ayırırdı. Mızrak, ok, santraç gibi oyunlardan hoşlanırdı. Müzik, resim, oymacılık, marangozluk sanatlarında ustaydı.
Kendisi de alim bir zat olan Sultan Alaaddin ilime ve alime son derece değer verirdi. Tanınmış alimleri davet eder, onları mükemmel bir biçimde ağırlardı. Konya'ya gelen Bahaeddin Veled ve oğlu Mevlana Celaleddin Rumi'ye büyük hürmet göstermiştir.