« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

07 Haz

2021

İbrahim Balaban

1921 – 09.06.2019 01 Ocak 1970

1921'de Bursa - Seçköy, Osmangazi'de dünyaya geldi. Doğduğu köyün 3 yıllık okulunda eğitim gördü. 1937 yılının son günlerinde, henüz 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Cezaevinde kendini avutmak için resim çizmeye başladı. Resimlerini zeytinyağına batırdığı renkli kalemlerle yapıyordu. Altı ay hapis ve 16,000 lira da para cezasına çarptırılmıştı; ancak para cezasını ödeyemeyince, para cezası üç yıl mahkûmiyete çevrildi. Cezasının bitmesine çok az bir zaman kala dört mahkûmun saldırısına uğrayan Balaban, cezaevinden çıktıktan sonra evlendiği gün düğün evini basan hasmını öldürmesiyle yeniden cezaevine girdi. 1942 ile 1944 ve 1947 ile 1950 yılları arasını Bursa Cezaevi'nde geçirdi.

Cezaevindeyken önce babası Hasan Çavuş'un cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı.


Ateşin Başında
Balaban, Bursa Cezaevi'nde kendisinden 20 yaş büyük olan Nâzım Hikmet'la tanıştı. Onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. Nâzım Hikmet, Orhan Kemal’i hikâyeci, Balaban’ı ise ressam olarak yetiştirmek istiyordu. İbrahim Balaban cezaevinde resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Ressam, yedi yıl süren Nâzım Hikmet'li günlerini ileriki yıllarda yazdığı Şair Baba ve Damdakiler kitabında anlatmıştır. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye konan "Aslolan Hayattır" adlı tiyatro oyununda ve "Mavi Gözlü Dev : Nâzım Hikmet" adlı sinema filminde (Yönetmen: Biket İlhan) bu kitaptan alıntılar vardır. Ayrıca kitabı yazar Haldun Çubukçu tarafından oyunlaştırılmış ve yönetmen Ayşe Emel Mesci tarafından sahneye konularak 2011 yılında Ankara Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiştir.

Balaban, “Sanat yaşantının izdüşümüdür. Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar. (Yani sanatsal biçimini oluşturur.) “ kuramını ortaya koymuş ve sanatını bu kuram üzerine oturmuştur. İlk sergisini 1953'te İstanbul’da, Fransız Kültür Merkezi'nde açtı. Sonraki yıllarda hem Türkiye'de, hem de yurt dışında pek çok sergi açtı. 1961'de Yeni Dal Grubu sergisindeki bir tablosundan dolayı yargılandı, ancak aklandı. Yine 1968'de Gazi Dergisi'nde basılan bir tablosundan dolayı yargılandı; ondan da aklandı. 1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğradı.

Resim eleştirmenleri kendisini "Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam" olarak tanımlarlar. Balaban, sanat hayatını Dağınık, Nakışsı, Ağır Aksak, Oyuncaksı, Tutsak, Özgürlük gibi dönemlere ayırır. Önceleri köy yaşamının yoksulluğunu, köylü üretim araçlarını resmeden sanatçı, giderek destanlara, halk inançlarına, kahramanlarına, söylencelere, mitolojiye uzanır. Giderek kente göçü, kentteki yaşam ve demokrasi mücadelesini ele alır. Son dönemde Anadolu Erenleri ve Bereket Anaları'nı resimler.

Bugüne kadar iki binden fazla tablo ve bunun birkaç katı desen üretti; kendisi aynı zamanda yazar olup, yayınlanmış 11 adet kitabı bulunmaktadır.

Ressam, son olarak desen çalışmalarını 2005'te İstanbul'da sergilemiştir. Bu desenler Balaban-Yaşamın Çizgileri / Desenler (Remzi Oğuz Yılmaz) kitabında toplanmıştır.

1990 yılında yayınlanan İbrahim Balaban-yaşamı sanatı anılar yankılar (Ahmet Köksal) kitabından sonra; resimlerini içeren Balaban-Yaşantının İzdüşümü (Zafer E. Bilgin) 2008 yılında yayınlanmıştır. Oğlu Hasan Nazım Balaban ve Zafer E. Bilgin tarafından hazırlanıp 2009 yılında yayınlanan Balaban-Bir Ressam Yunus Emre kitabı kendisi hakkında yayınlanmış şiir, yazı, makele, kitap ve ansiklopedilerden derlenmiş yazıların toplandığı bir başvuru kitabıdır.

Hapiste birlikte yattığı Nâzım Hikmet de, onun "Bahar" adlı tablosundan etkilenerek "İbrahim Balaban'ın Bahar Tablosu Üstüne" adlı şiri yazacaktır: "İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban'ın /.......... /İşte sürülen toprak / İşte insan: / dağın, taşın, kurdun kuşun efendisi. / İşte çarıkları, işte poturunda yamalar / İşte karasaban. / İşte sağrılarında kederli, korkunç oyuklarıyla öküzleri. / On yıl mapusta yattı ama, kaybetmedi umudunu Balaban. / İşte Seç köyünden Ali'nin kızı geliyor al taylarıyla tarlaya. " Ayrıca Nâzım Hikmet, İbrahim Balaban'ın "Mapushane Kapısı" ve "Harman" tabloları için de birer şiir yazmıştır.

Mart 2008'de vizyona giren Reis Çelik'in yönetmenliğini yaptığı "Mülteci" filminde "Bülbül Hoca" rolüyle yer almıştır. İkinci evliliğinden iki erkek, bir kız çocuğu ve beş torunu vardır. 1955 doğumlu oğlu Hasan Nazım Balaban da kendisi gibi ressamdır. Sanatçı 9 Haziran 2019'da Güngören, İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede 98 yaşında ölmüştür. Cenazesi İstanbul'da Şişli Camii'nden kaldırılarak memleketi Bursa'ya gönderilerek memleketi Osmangazi ilçesine bağlı Seçköy'de defnedilmiştir.

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 127,47 M - Bugn : 107311

ulkucudunya@ulkucudunya.com