Maksim Gorki
28.03.1868 – 14.06.1936 01 Ocak 1970
Maksim Gorki 28 Mart 1868 yılında dünyaya geldi. Çocukluk yılları Astrahan’da geçen yazar 5 yaşındayken babasını kaybetti. Daha sonra annesi tekrar evlendi. Gorki’yi büyükannesi ve büyükbabasının yanına gönderdi.
Ünlü yazar 11 yaşındayken annesini Verem’den dolayı kaybetti. Çok kısa bir süre okula gidebildi ve daha sekiz yaşındayken çalışmaya başladı. Küçük yaşlarda çalışmaya başlayınca Rus işçi sınıfının yaşamına yakından tanıklık etti. 1 Mayıs marşının sözleri Maksim Gorki’ye aittir.
Gorki on yaşına geldiğinde bir ayakkabı mağazasında çalışmaya başladı ve burada kaynar çorbadan elleri yanınca büyükannesinin evine döndü. İyileştikten sonra bir mimarın yayına çırak olarak verildi. Mimarın evinde hizmetçilik yaptı ancak ağır şartlardan dolayı 1 yıl sonra kaçtı. Volga’daki gemilerden birine girdi aşçı yamaklığı yaparak bulaşık yıkadı. Okuma merakı başlayan yazar, Rusçada yoksulluk ve acı anlamlarına gelen Gorki takma ismini aldı. İntihara kalkıştı ve bundan sonra 5 yıl serseri gibi Rusya’yı dolaştı.
Maksim Gorki çocukluğunu ve gençlik yıllarını yoksulluk ve acı içinde geçirdi. Dünya edebiyatında klasik olan "Çocukluğum" ve "Ekmeğimi Kazanırken" isimli eserlerinde bu dönemlerini detaylı olarak anlatıyor. Çocukluk döneminde yaşadığı acıların tek avuntusu büyükannesiydi. İyi yürekli bir kadın olan büyükanne Maksim Gorki’nin her zaman arkasında oldu. "Ekmeğimi Kazanırken" ve "Benim Üniversitelerim" adlı eserlerinde ninesine olan sevgisini anlattı.
Öykülerinde ülkesinin toplumsal zorluklarını işledi. Sistemi eleştiren yazar daha sonra ideolojik edebiyatı savundu. 1898 yılında yayınlandığı ilk kitabı "Hikaye Denemeleri" çok beğenildi. "Ayak Takımı Arasında" ve "Küçük Burjuvalar" oyunları sahnelendi. Bu yıllarda ünü gün geçtikçe hızla artmaya başladı. Rus devrimine adadığı en başarılı romanı "Ana" günümüzün en iyi eserleri arasında yer alır.
Çar rejimine karşı olan tutumundan dolayı defalarca tutuklandı. Gorki, Lenin ile tanışarak samimi bir arkadaşlık kurdu.
Yakalandığı verem hastalığından dolayı devlet onu İtalya’ya gönderdi. 1928 yılında geri döndü ve 14 Haziran 1936 yılında Moskova’da zatürreden yaşamını yitirdi.