Biden - Putin görüşmesi ve ABD’nin hedefi
Barış Doster 01 Ocak 1970
ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere’de başlayan, Belçika’da süren, İsviçre’de sona eren zirve serisini tamamladı. Bunlar arasında en önemlisi Rusya lideri Putin’le Cenevre’de yaptığı görüşmeydi. O nedenle zaten G7, NATO ve ABD - Avrupa Birliği zirvelerinin hemen ardından yapıldı zirve. Peki, ABD; zirve sonuç bildirilerine “hasım devletler”, “ABD hegemonyasına meydan okuyan güçler” olarak adlarını yazdırdığı Rusya ve Çin’e karşı umduğu desteği alabildi mi? Tartışalım...
Görünen şu: Belli ki ABD ve onun emperyalist işgal ve saldırı aygıtı olan NATO;, dünyayı karıştırmaya devam edecek. Öncelikli hedefleri de Rusya ve Çin. Rusya, Avrupa’ya olan coğrafi yakınlığı ve askeri yönüyle öne çıkıyor. Çin, büyüklüğü ve ekonomik gücüyle dikkat çekiyor. Rusya yakın ve öncelikli, Çin ise asıl ve büyük tehdit olarak görülüyor.
ABD’nin bu konuda atmak istediği adımlar da belli. Karadeniz’e yığınak yaparak Rusya’yı kuşatmak, Gürcistan ve Ukrayna’yı NATO’ya almak, Doğu Avrupa’da, Balkanlar’da, Baltık Denizi’nde, Akdeniz’de etkinliğini daha da artırmak, Rusya’yı çevrelemek istiyor. Dahası, Orta Asya’da da yeni adımlar atmaya, yeni karışıklıklar çıkarmaya hazırlanıyor.
ABD’nin ajandasında Afganistan da önemli. Çünkü Rusya, Çin, İran ve Orta Asya açısından kritik konumda. Bu nedenle ABD; eğer teknik ayrıntılar üzerinde anlaşma sağlanırsa, Türkiye’nin Afganistan’a ilişkin önerisine itiraz etmiyor. Bu yolla Orta Asya’da etkisini artırmak, Rusya ve Çin arasına girmek, bir yandan bu iki ülkeyi, bir yandan da İran’ı çevrelemek istiyor. Ayrıca Çin’in öncülük ettiği Kuşak ve Yol Projesi’ni baltalamayı amaçlıyor.
ABD’NİN KARADENİZ HESAPLARI
ABD’nin uzunca zamandır Karadeniz’de kalıcı varlık göstermek istediği biliniyor. Şunu unutmayalım: ABD’nin Karadeniz’deki varlığını artırması, bu bölgede gerilimi fazlasıyla tırmandırır. Karadeniz, bir NATO denizi olur. Bu da Türkiye’yi de fazlasıyla rahatsız eder. Buna rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Brüksel’deki zirvede NATO’yu, Akdeniz’den Karadeniz’e, Avrupa’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada göreve çağırması, dikkat çekicidir.
Dahası, NATO 2030 belgesinin (138 madde) ve NATO zirvesi sonuç bildirisinin (79 madde) özeti ve hedefi, Rusya ve Çin düşmanlığıdır. NATO’ya yeni bir düşman aranmaktadır. Savunma ve güvenlik boyutu yanında, NATO’nun politik, ideolojik yönü güçlü şekilde vurgulanmaktadır. Tüm bunlar Türkiye’nin aleyhinedir. O yüzden bir an önce Türkiye’nin NATO üyeliğini sorgulaması, tartışması gerekir.
NATO’nun son zirvesinden Türkiye’nin çıkarması gereken en önemli ders ise şudur:
Ülkesi içinde sorunları çözemeyen bir devletin, ülkesi dışında büyük işler başardığı, büyük zorlukları aştığı, hedeflerine ulaştığı görülmemiştir.