« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Haz

2021

Nasreddin Hoca

1208 - 1284 01 Ocak 1970

Türk-İslam Kültürü filozoflarından, büyük bilge ve gülmece ustası Nasreddin Hoca, 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar İlçesine bağlı Hortu Köyünde, şimdiki adı Nasreddin Hoca Mahallesinde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini, din görevlisi olan babasından alan Nasreddin Hoca daha sonraları Sivrihisar ve Konya Medreselerinde öğrenimine devan etmiştir. Kendi köyünde ve Sivrihisar’da imamlık ve vaizlik görevlerinde bulunmasının ardından ilim tahsilini tamamlamak üzere Akşehir’e gitmiştir. Burada Seyyid Mahmut Hayrani, Seyyid Hacı İbrahim Veli gibi devrinin tanınmış bilgin ve arif kişilerinden dersler almıştır.

Öğrenimin tamamlamasının ardından bir süre Akşehir’de ikamet etmiş daha sonra Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hocalık, katiplik, müderrislik, kadılık ve mahkemelerde bilirkişilik yapmıştır.

Nasreddin Hoca milli kültürümüze mal olmuş bir halk filozofudur. Türk Dünyasında, İslam aleminde bilinir ve sevilir. Azerbaycan’da Molla Nasreddin, Kazakistan’da Koja Nasreddin ve Özbekistan’da Nasreddin Efendi olarak anılır.

Fıkralarının tamamında sağlam bir dünya görüşü olan Nasreddin Hoca, efsaneleşmiş bir halk insanıdır. Yıkıcı değil yapıcıdır. İnsanı önce güldürür, sonra düşündürür. Her sözünde bir hikmet vardır. Günlük hayatın her safhası onun fıkralarında yer alır. Nasreddin Hoca, Türk milletinin mizah anlayışının ve zekasının sembolüdür.

Fatih’in hocası ve İstanbul’un ilk kadısı Sivrihisarlı Hızır Bey, Nasreddin Hoca’nın torunudur. Nasreddin Hoca’nın günümüzdeki fıkralarında Ömer isimli bir oğlundan da bahsedilmektedir. Ancak Sivrihisar Ulu Cami avlusunda yapılan kazı çalışmalarında bulunan taş mezar sandukanın önceleri Nasreddin Hoca’nın oğlu Ömer’e ait olduğu düşünülmüş akabinde Taş Sandukanın bilimsel Doç. Dr. Mehmet Mahur Tulum’un bilimsel incelemeleri ve fiolojik çalışmalar sonucunda üzerindeki yazılardan sandukanın Nasreddin Hoca’ya ait olduğu anlaşılmıştır.

2003 yılında Ankara Salnamesinden yola çıkılarak Nasreddin Hoca’nın kızının mezarının Sivrihisar’ın eski giriş yolu olan Kumlu Yol üzerinde bulunan Tarihi Seydiler Hamamı’nın yanında olduğu tespit edilerek, Prof. Dr. Erol Altınsapan başkanlığında ki heyet tarafından 3 aylık kazı neticesinde kemiklerine rastlanmıştır. Uzmanların incelemeleri sonucunda kemiklerin o tarihlerde olduğu belirlenerek, belgelenmiştir. Doç. Dr. Mehmet Mahur tarafından mezar taşı tekrar okunan Nasreddin Hoca’nın kızının adı Hatun olarak tespit edilmiştir. Ayrıca Nasreddin Hoca’nın tam adının da Nasrüddin Hoca Nusrat olduğu incelemelerde ortay çıkmıştır. Bir kısmı kırık olan mezar taşı, kızı Hatun ‘un mezar taşının tam olarak okunmasıyla tespit edilmiştir. Hoca’nın adına dahil olan Nusrat kızının taşında da yer alıyor. Hoca’nın babasının adı da Şemsüddin Baba olarak okunmuştur.

Yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikayesi 1480 tarihli Sauk’un hayatını anlatan Ebu’l Hayr Rumi’nin Saltuknamesinde bulunur. ‘Saltukname’, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebu’l Hayr Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda Türk Sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Nasreddin Hoca hakkında yazılan ilk kitapta (Hikayat-i Kitab-ı Nasreddin) 43 fıkra varken, 1676 da yazılan kitapta 112, 1822 de 160, 1958 de ise 445 Nasreddin Hoca fıkrası tespit edilmiştir.

Unesco, 1996 yılını Nasreddin Hoca Yılı olarak ilan etti. Çeşitli etkinlikler, özel yayım ya da dergilerin özel sayılarıyla kutlanan yıl kapsamında, ülkemizde sempozyumlar düzenlendi. Sivrihisar, Nasreddin Hoca’nın hem doğumuna hem de ölümüne tanıklık eden topraklar olması bakımından önemlidir. Sivrihisar’da Hoca’mızın Eskişehir’le bağını gösteren evinin dışında, son yapılan kazılarda mezarı da bulunmuştur.

Her yıl 3-10 Haziran arası Nasreddin Hoca Şenlikleri düzenlenmektedir.

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 127,65 M - Bugn : 55127

ulkucudunya@ulkucudunya.com