Yangında neden felaketi yaşadık?
Fatma çelik 01 Ocak 1970
Türkiye'nin güneyi, 28 Temmuz'dan beri yanıyor. Geç ve zayıf müdahalenin ceremesini başta bölge halkı olmak üzere tüm doğa çekiyor. Yangınların büyük kısmı sona erdi ancak çoğu, söndürüldüğü için değil, yanacak bir şey kalmadığı için bitti…
Dileğimiz devam eden yangınların bir an önce sonlandırılması ve tekrardan böyle bir felaketin yaşanmaması. Ancak bunun için yaşananlardan çıkarılacak bazı dersler var. Zira, bu felakette yapılan yanlışlar tekrarlanır, eksiklikler giderilmezse, kötü günlerin tekrarlaması kaçınılmaz.
En kısa haliyle yapılacak açıklamalarla, eksiklere ve hatalara gelin başlık başlık bakalım…
1. Acil durum planı eksikliği
12 gündür devam eden yangınları söndürme çalışmaları sonucu şunları net olarak söylemek mümkün. Türkiye'nin acil durumlara yönelik; acil durum iletişim planı yok, organizasyon ve sorumlulara dair planı yok, koruyucu önlemleri yok. Kriz yönetimi hiç yok.
Görevli kimselerin eğitiminden sayısına, kullanılacak ekipmandan kıyafetlere, uçağından kara aracına kadar her bir kalemin düşünülüp buna göre önlem alınması ve plan yapılması gerekiyor.
Kıyılarımıza yakın mesafede gereken sayıda yangın söndürme uçağını hazır bekletecek bir plana sahip olsaydık, yangın felaketini bu boyutta yaşamazdık. Hatta seri ve etkili bir müdahale örneği göstererek, dünya devletleri arasında gerçek anlamda itibar edinirdik. Ağaçlarımız, canlılarımız, canlarımız da yanmış olurdu.
Orman yangınlarının bilinçli veya bilinçsiz olarak insan eliyle başlatılmış olması da bu noktada önemli değil. Zira her hâlükârda yangına müdahalede yapılması gerekenler aynılaşıyor.
2. İklim krizine karşı politikaların yetersiz kalması
Son yıllarda giderek sıklaşan doğa olaylarına ve afetlere tanık oluyoruz. Küresel ısınmanın sebep olduğu iklim değişiklikleri hem günlük yaşantıları üzerinden bireyleri hem de uzun süreli sonuçlarıyla ülke ekonomisini derinden etkileyecek yıkımlara neden oluyor.
Yalnız Türkiye değil, Sardunya, Sicilya, Arnavutluk, Fas, Makedonya, Yunanistan dahil, bütün Akdeniz yanıyor. Komşumuz Yunanistan'da bir haftada 150 yangın yaşandı.
Akdeniz havzası, küresel ısınmanın en çok etkileyeceği alanların başında geliyor. Özellikle yangın, sel gibi afet riski altındaki ülkelerde bu risklere karşı daha yoğun önlemler alınması, orman koruma sistemine ve yangınla mücadele için entegre bir kuruma yatırım yapılması gerekiyor.
3. Kamu hizmetinin ticarileştirilmesi
Yangın söndürme gibi devlet tarafından yapılması gereken bir kamu hizmetinin kiralama şirketlerine verilmesi ve şirketin temin edeceği uçaklara bağlanması, hizmeti ticari bir faaliyete dönüştürüyor. Oysa, yangın söndürme para kazanılacak bir alan olabilir mi? Böyle bir durum, para kazanma gayesi için bilinçli çıkarılan yangınlara sebebiyet vermez mi? Devlet böyle bir ihtimali nasıl göze alabilir?
Ayrıca ihaleyle yangın söndürme faaliyetini üstlenen firmalar, bir sonraki sene ihaleyi tekrar kazanma garantileri olmadığı için "kar amacıyla girdikleri bu işe", yatırım yapmaktan da kaçınıyor.
Olması gereken ise oldukça açık: Devletin ilgili kurumlarından biri veya birkaçında yangın söndürme filosunun bulundurulması, buna göre gereken miktarda uçak temin edilmesi ve yangın anında da söndürme faaliyetinin bu kurumlar eliyle devlet tarafından kamu hizmeti olarak yerine getirilmesi gerekiyor.
4. Kurumların işlevsizleşmesi/ Kurum aklı diye bir şeyin olmaması
Tabii yukarıdaki başlıkta yazdıklarımın gerçekleşmesi için, öncelikle, kurumların işlevsellik kazanması lazım geliyor. Oysa, Türkiye'de kurumlarla verilen mücadele, iş bilmez, başında olduğu kurumu sahiplenmez kişilerin önemli kurumların başına getirilmesine ve bu şekilde ilgili kurumların işlevsiz kalmasına neden olmuş vaziyette.
Kurumlara nefret öyle boyutlara gelmiş ki, çürümeye terk edilmiş mevcut uçakları kullanılabilir kılmamak için öne sürülen bahanelerin aynılarının geçerli olduğu ve hatta daha fazla olumsuzlukları haiz uçaklar çeşitli ülkelerden yardım olarak alınıyor veya kiralanıyor.
*
Devamını Salı günü yayınlanacak yazımda ele alacağım…
***
BuseNaz'lar tarih yazdı!
Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu, Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunlarında finale kalan güçlü ve başarılı iki kadın, biri altın biri de gümüş iki madalyayı ülkemize kazandırdı. Tebrikler ve teşekkürler, yangınla mücadelede yorulmuş bizlere umut ve gurur verdiğiniz için!