Mucib’ur Rahman
1920 – 1975 01 Ocak 1970
Bengalli siyaset ve devlet adamı. Bağımsızlık mücadelesinin önderi, Bangladeş’in ilk devlet başkanı ve başbakanıdır.
17 Mart 1920’de Doğu Bengal Eyaleti’nde (bugün Bangladeş) Tungipara köyünde doğdu, 15 Ağustos 1975’te Dakka’da öldü. Babası orta halli bir toprak ağasıydı. Daha küçük yaşta bir İngiliz polis karakolunu taşladığı için hapise girdi. 1939’da ortaöğrenim gördüğü Gopalganj’da Müslüman Birliği şubesinin kuruluşunda rol oynadı. 1942’de Kalküta’daki İslam Yüksek Okulu’na girdi. 1947’de hukuk öğrenimi görmek için Dakka’ya gitti. Ertesi yıl siyasi çalışmalarından dolayı üniversiteden çıkarıldı.
Öğrencilik yıllarında Müslüman Birliği içinde yer alan Mucibu’r-Rahman, Pakistan’ın kurulmasından sonra Muhammed Ali Cinnah’ın Urdu dilini tek resmi dil yapma girişimine karşı çıkarak 1947’de bu örgütten ayrıldı. 1949’de ılımlı sol eğilimli Avami Birliği’nin kurucularından biri olarak muhalefete geçti. Aynı yıl üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1953’te Avami Birliği’nin genel sekreteri oldu. Ertesi yıl muhalefet partilerinin oluşturduğu Birleşik Cephe’ nin adayı olarak Doğu Pakistan Yasama Meclisi’ne girdi ve Fazlu’l-Hak’ın kısa ömürlü hükümetinde tarım ve kooperatifler bakanlığı yaptı. Bir buçuk yıllık bir tutukluluk döneminden sonra 1955’te Pakistan Ulusal Meclisi’ne seçildi.
1958 Ekim’inde askeri bir darbeyle başa geçen Eyüp Han’ın siyasi etkinliklere altı yıl ara verilmesi çağrısına uymadığı için iki kez tutuklandı. Direnişini sürdürerek halkın sempatisini kazandı. 1965 Pakistan-Hindistan Savaşı sırasında doğu sınırında karşılaşılan güçlüklere dayanarak Doğu Pakistan’a özerklik verilmesini öngören altı maddelik bir program hazırladı. Bunun üzerine ülkeyi bölmeye çalışmakla suçlanıp tutuklandı, i 968 yazından başlayarak Eyüp Han rejimine karşı halkın hoşnutsuzluğu giderek artınca 1969 Şubat’ında serbest bırakıldı. Dakka’ ya dönüşünde bir milyonu aşkın Bengalli tarafından bir kahraman gibi karşılandı. Bir ay sonra iyice yıpranmış olan Eyüp Han’ın yerini alan general Yahya Han’ın en kısa zamanda sivil rejime dönme sözü üzerine halkı şiddetten kaçınmaya çağırdı. Ancak seçimin ertelenmesi ve büyük bir kasırgada hükümetin ihmali yüzünden bir milyonu aşkın Bengalli’nin ölmesi üzerine seçimin yapılmaması halinde iç savaş çıkacağı uyarısında bulundu. Sonunda 7 Aralık 1970’te yapılan seçimde Avami Birliği, Doğu Pakistan’a ayrılan sandalyelerin tümüne yakın bir bölümünü kazanarak Ulusal Meclis’te çoğunluğu elde etti. Zülfikar Ali Butto başkanlığındaki Pakistan Halk Partisi de ikinci sırayı aldı. Ancak Yahya Han, altı maddelik özerklik programına karşı uzlaşmaz bir tutum takınarak meclisin toplanmasını erteledi.
Bunun üzerine genel grev ilan eden Mucibu’r-Rahman, askeri birliklerle çatışmaların yoğunlaşmasından sonra doğrudan hükümet işlerini üstlenerek fiili bir bağımsızlık durumu yarattı. Üst düzeyde görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından 25 Mart 1971’de Pakistan birlikleri Dakka’ya girerek büyük bir kıyıma başladı. Mucibu’r-Rahman tutuklanarak Pakistan’a gönderildi. Yasadışı ilan edilen Avami Birliği’nin bazı yöneticileri Hindistan’a kaçarak orada geçici bir hükümet kurdular. Bu arada Bengalliler’in kitle halinde Hindistan’a sığınmaya başlaması iki ülke arasında bir sınır savaşma yol açtı. Doğu Pakistan’a giren Hint ordusu ülke topraklarının büyük kesiminde denetimi ele geçiren Mukti Bahini gerilla kuvvetlerinin desteğiyle Pakistan ordusunu yenilgiye uğrattı.
Yahya Han’dan devlet başkanlığını devralan Butto’nun serbest bıraktığı Mucibu’r-Rahman, Londra ve Yeni Delhi’ye uğradıktan sonra ülkesine döndü ve geçici bir anayasayla İngiliz modeline uygun bir parlamenter sistem kurarak 12 Ocak 1972’de başbakanlığı üstlendi. Bengalli olmayan topluluklara karşı bir kitle kıyımını önlemeye çalışarak gerillaları silahsızlandırdı. Başlıca sanayi dallarını devletleştirdi ve yaygın açlığa karşı bir iktisadi yardım programı uygulamaya girişti. Ancak genç Bangladeş’in içinde bulunduğu büyük güçlükleri yenmede yetersiz kaldığından giderek muhalefetle karşılaştı. 1973 seçimlerinde çoğunluğu kazanmakla birlikte istikrar sağlayamadı. 1975 başında devlet başkanlığını da üstlenerek sıkı bir yönetim kurmaya çalıştı. Çok geçmeden sağ eğilimli bir askeri darbeyle devrildi ve ailesiyle birlikte öldürüldü.