« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Eki

2021

Kanije Savunması

01 Ocak 1970

Kanije Savuması, 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı döneminde, 1601'de 73 gün boyunca Kanije Kalesini kuşatan Habsburg ordusuna karşı Osmanlıların yaptığı savunma ve karşı saldırıdır.
1600 yılında Avusturya'ya karşı ilerleyen Osmanlı ordusu Kanije kalesini ele geçirdi.[4] Kalenin komutanlığına Tiryaki Hasan Paşa getirildi. Kalede 9,000 civarında bir askeri kuvvete ek olarak cephane ve erzak bırakan Osmanlı ordusu geri çekildi. Bunu fırsat bilen Avusturyalılar, 9 Eylül 1601'de Kanije Kalesi önlerine geldiler. Avusturyalılar gelir gelmez, kalenin dış çevreyle olan bağlantılarını kestiler.

Avusturya ordusu 35.000 ile 100,000 arası asker ve 47 büyük topa sahip idi. Orduda Avusturyalıların yanı sıra İtalya, İspanya, Malta ve Papalık askerleri de vardı. Osmanlı Ordusunda ise 9,000 yeniçeri ve küçük çaplı 100 civarında top vardı. Bunun da yanında, az miktarda cephane ve erzağı vardı. Ayrıca, Haçlı Ordusu kalenin tüm dış bağlantılarını kesmiş bulunuyordu. Hasan Paşa ilk başlarda sadece tüfek atışı yaptırdı.

Haçlı Ordusunun komutanı Arşidük II. Ferdinand Osmanlı ordusunun topu olmadığını düşünüp saldırıya geçti. Bu tuzağa düşen Haçlı Ordusu, Osmanlı ordusunun aniden bütün toplarının ateşlemesi sonucu ağır kayıp verdi.

Verdiği ağır kayıptan sonra Haçlı Ordusu, daha sert bir şekilde saldırmaya başladı. Bir süre sert saldırılara direnen Tiryaki Hasan Paşa, artık kalenin sadece silahlarla savunulamayacağını anladı. Bunun sonucunda, aklına düşmanın psikolojisini bozarak onları geri çekilmeye zorlamak fikri geldi. İlk iş olarak kalenin dışında ölen askerlerin ceplerine kurmaca mektuplar koydu. Bu mektuplarda yazdığına göre, kalenin uzunca bir süre daha direnebilecek erzağı ve cephanesi bulunuyor; ayrıca Belgrad yakınlarında bulunan padişahın ordusunun her an orada olabileceği yazıyordu.

Bu yalanları duyan Arşidük Ferdinand, zaten kale hala düşmediği için sinirliydi, telaşlandı ve küplere bindi. Bunun sonucunda, saldırıları daha sıklaştırdı ve sertleştirdi. Ayrıca, Hasan Paşa'nın kellesini getirecek askere, 40 köy bağışlayacağını söyledi. Saldırıların sertleştiğini ve sıklaştığını gören Tiryaki Hasan Paşa, yalan mektupların kendilerine zararlı olduğunu anladı. Ama aklına başka bir fikir geldi. Bu fikir sürekli mehter marşı çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş gibi görünmekti. Fikrini uygulamaya koyunca, Arşidük Ferdinand sinirinden delirdi. Her yerde avaz avaz bağırmaya başladı. Bütün askerlerini daha saldırgan yapmak için, onlara bağrıp durdu. Kanije Kalesi'nin illaki düşmesini istiyordu.

Kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken, kaledeki cephane çok ciddi bir şekilde azalmış durumdaydı. Bu durum Tiryaki Hasan Paşa'yı kara kara düşündürüyordu. Aklına yapacak bir şey gelmemişti. Tam bu sırada, Yüzbaşı Ahmed Ağa imdadına yetişti. Gerekli maddeler temin edildiği takdirde, barut yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine, tüm gerekli maddeler temin edildi ve imalata başlandı.

Üretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. Ama bu barut da bitmek üzereydi. Erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu. Bir de sert kış geliyordu. Bu şekilde kalenin müdafaası imkânsızdı. Bu Tiryaki Hasan Paşa'yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti. Ama aklına son bir çare geldi. O da olmazsa, bu kale düşecekti. Gece baskını (huruç) yapılacaktı. Orduya haber salındı ve düşmana fark ettirmeden gece baskını için hazırlıklara başlandı.

Kuşatmanın 73. gecesi yani 18 Kasım 1601'de, Hasan Paşa ve kurmayları dahil Osmanlı kuvvetleri Haçlılara gece baskını düzenledi. Beklenen yardımın geldiğini sanan Arşidük Ferdinand çok sayıdaki adamı ve muhâfızları ile kaçtı. Haçlı ordusu geride 47 büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, binlerce erzak ve Ferdinand'ın altın tahtı ve otağı bıraktı.

Tiryaki Hasan Paşa'ya bu zaferi kazanınca, kendisine beylerbeyi unvanı verildi.

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 127,65 M - Bugn : 58811

ulkucudunya@ulkucudunya.com