Türk Şafağı Ağarırken
Muharrem KILIÇ 28 Ağustos 2007
Tanrı tek,
Tanrı tek,
Tanrı tek.
Üç kıtayı at sırtında dolaştık,
Yeryüzünün en ücra,
Köşelerine ulaştık.
Gittiğimiz her yerde,
İnsanoğluna baştık.
“Tanrı tek” diyerek.
Beş kıtada hak ve adalet dağıttık.
İnsanları dinleyerek.
Yetmiş iki millete bir göz ile baktık,
Hakkın emaneti bilerek.
Yaratılmışı hoş gördük,
Yaratandan ötürü,
İnsanlığa baş olduk,
Güzellik dileyerek.
Akar çeşmeler,
Kubbe kubbe mabetler,
Darül acezeler,
İmaretler.
Yollar, köprüler,
Leyli meccani mektepler.
Hanlar, hamamlar,
Kervansaraylar kurduk.
İnsanlar mutlu olsun isteyerek.
İnsan neslinin vampirleri azdıkça,
Kösler, davullar çaldık,
Yer götürmez ordularla yol aldık.
İki yüz kırk bin atlıyla Mısır’a daldık.(1)
Vampirlerin tacını, tahtını
Başlarına çaldık.
Burçlar yıktık,
Kaleler fetheyledik,
Deniz üstüne at sürdük,
Gemilerimizi karadan yürüttük.
Tanrı tek,
Tanrı tek,
Tanrı tek
Diyerek.
Ama gel, gör ki
Devir dolandı, durdu.
Vampirler azdı, kudurdu.
Fitneler yumuşak karnımı buldu.
Türlü çeşit yalan, dolan uydurdu.
“İbrahimi din” dedi!
“İsevi Müslüman” dedi!
Haktan yana göründü,
Kelime-i Tevhidi böldü,
Yüzümüze güldü ve vurdu.
Vurdu!
Vurdu!
Vurdu!
Benim neslim hem darbeleri yedi,
Hem de avundu!
Zavallı neslim,
Kandırılmıştı.
Görmüyordu.
“Ama Bunlar dindar” diyordu.
Vuran ağlıyordu(!)
Vurulan ağlıyordu.
Herkes niçin ağladığını biliyordu.
1-Hiksos Türklerinin Mısır’a girişi.