« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 Oca

2022

Siyasette ve ekonomide ‘oligarşileşme’nin sonuçları

Erol Manisalı 01 Ocak 1970

AKP iktidarından sonra siyasette ve ekonomide “oligarşik yapılanma” esas alınmıştır. Bütün kurumlar ve rejim bu yönde bir yapılanmaya sürüklendi:

- Tüm ulusal ekonomik kaynakların (ve faktörlerin) oligarşik yapıya dahil edilmesi sağlandı.

- Kamu iktisadi kuruluşları, medya, hukuki yapı bu sepete sokuldu. Eğitimden günlük yaşam tarzına oligarşik yapı hedeflendi.

- Din, siyasetin bir parçası haline getirildi; laiklik ortadan fiilen kaldırıldı. Bilimsel, teknik ekonomik öğeler bile dini ve dinci öğeler üzerine oturtulmaya başlandı, bilim reddedildi.

- Siyasal ve ekonomik oligarşi ve dincilik iç içe sokuldu: yüzde 20 dolayındaki “kemikleşmiş” yandaş desteğinin dağılmaması için, “oligarşinin tüm iktisadi ve siyasi gücü ile”, bu kesimi yaşatma hedefi esas alındı. Kısacası, “iktidarda kalma hedefi, oligarşik ekonomik ve siyasal güç üzerine oturtuldu”. Kaynakların denetimsiz ve kontrolsüz “aktarılma olanakları” ile, kader birliğine mecbur edilmiş bir kesim, “yapay olarak yaratıldı ve beslenmeye başladı”.

- İhaleler ve diğer özel imtiyazlar yolu ile, bir “kaptan köşkü inşa edildi”: iş, “ya ben ya hiçbir şey” noktasına getirildi.

- Gelir bölüşümü daha da bozularak bir muhtaçlar ordusu yaratıldı. Vergilerden dolar ve faiz operasyonlarına kadar, iş yaygınlaştırıldı. Dış ekonomik operasyonlarda bile bile, “inanılmaz bilimdışı uygulamalar yapılarak” muhtaç bir kesim yaygınlaştırıldı. Rezerv olarak da beş milyon Suriyeli ve Afgan, “ihtiyat akçesi” durumuna sokuldu.

Oynanan dolar kumarına gelince: kazananları da kaybedenleri de zaten en başta belli olan bir oyundu, şikeydi.

MECLİSİ ATATÜRKÇÜLER BOMBALAMADI Kİ!
Evet, TBMM’yi 15 Temmuz 2016’da kimler bombaladı? Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen FETÖ’cü güçlerdi bunlar, arkalarında da Atatürkçülere, Cumhuriyet’e, demokrasiye karşı olan dinciler ve emperyalistler vardı, “Keşke Yunan kazansaydı” diyen grup vardı: demokrasi yerine şeriat düzeni isteyen dinciler vardı.


Bunun böyle olduğunu, Ankara’daki parti genel merkezine can havliyle asılan, dev Atatürk bayrağı ispatlamıyor mu? Evet, TBMM’yi bombalayan hainler Cumhuriyet, Atatürk ve demokrasi düşmanı odaklardı. Zaten kaçıp (ve kaçırılıp) Yunanistan’a, Almanya’ya, İngiltere’ye, ABD’ye, Kanada’ya gitmediler mi? O zaman kim kimdir meselesini eğri oturup doğru konuşalım, ne aptalı oynayalım ne de herkesi aptal yerine koyalım.

DOLARİZASYON MU, ‘KANALİZASYON’ MU?
Dolar meselesi mi: Kirli kokular geliyor: dolarizasyonun kanalizasyona dönüp dönmediğini, TBMM’nin araştırması gerekiyor, her şey açıklanmalı.

Batan Titanik’te olduğu gibi, alt kamaradakilere tahlisiye sandallarında yer yoktu. Üst kamarada oturanlar ise özel tahlisiye sandallarıyla gideceklerdir. Man ya da Malta Adası’na hem de “kumarda” kazandıkları dolarlarla birlikte…

Hep yazdım ve söyleye geldim: “sürdürülebilir üstünlükler kuramı” hiç şaşmadan yürür: iktidar, “negatifleri artırarak” ayakta kalma yolundan çıkamaz: çünkü işin faturası olağanüstü yüksektir: o halde top artık tamamen “muhalefetin elinde ve sorumluluğundadır”.

Ya gerçekten birleşip tek ses haline gelecekler ya da her şey normal gidiyormuş gibi, hatalar zincirinin bir parçası olup günah savacaklar.

Ziyaret -> Toplam : 123,14 M - Bugn : 46163

ulkucudunya@ulkucudunya.com