Turgut Reis, Trablusgarp fatihi olarak anılan Türk denizcisi ve korsanı Trablus beyidir.
O dönemde Bodrum Kalesi halen Rodoslu St.John Şövalyeleri'nin elindeydi ve Bodrum yarımadasının kıyıları hıristiyan korsanların yağmasına açıktı. Bu risk nedeniyle Türk yerleşimleri çogunlukla kıyıdan uzak yerlere kuruluyordu. Seroz da bir dağ köyüydü ve ahalisi geçimini denizden sağlamıyordu. Menteşe yöresi gençlerinin çoğu gibi Turgut'un hayyallerini de yiğit bir deniz gazisi olmak süslerdi.
Akdeniz'in hıristiyan yakasında Dragut adıyla tanınan Turgut Reis'in yağma seferleri, kralların da gündemindeydi ve kendisini etkisiz hale getirmek üzere birkaç defa takip filoları oluşturuldu. Kendisine bağlı 8 gemilik şahsi filosuna komuta eden Turgut Reis, bu küçük çatışmalardan zaferle ayrıldı.
Kendisini kurtarmak amacıyla Barbaros Hayrettin Paşa'nın sunduğu rüşvet ve fidye teklifleri geri çevirildi. Ancak Kanuni'nin emriyle Fransa Kralı Fransuva'ya destek vermek üzere 120 parçalık bir donanma ile Marsilya'ya hareket eden Barbaros'un, ani bir şekilde Cenova önlerinde demir atmasıyla; şehir meclisi fidye görüşmelerine yanaşmak zorunda bırakıldı. Şehir, Türk toplarının menzili içindeydi. Bazı kaynaklara göre o sırada açık denizde olan, Turgut Reis'in forsaya vurulduğu gemi derhal limana çağırıldı ve ünlü amiral, Türk donanmasına teslim edildi.
Barbaros'un vefatından sonra, enderun kökenli olmaması nedeniyle ona soğuk bakan saray erkanı, Kaptan-ı Derya'lığa getirilmesine karşı çıktı. Donanmanın Türkmen kökenli tabanı ve sarayda değil sahada yetişen tüm reislerin desteğine rağmen, Donanma-i Hümayun'un komutası hiçbir zaman kendisine teslim edilmemiştir.
Ada'nın üç direnek merkezinden en büyüğü olan St. Elmo kalesi kuşatmasını bizzat yönetti. Gemilerin yelken direklerini söktürerek, kalenin etrafını saran hendek engelini aşmak üzere bir köprü oluşturdu. Kalenin duvarında açılan ve yer seviyesinden yüksekte olan gediğe doğru uzatılan bu köprüyü kullanan leventler, içeri sızmayı denedi.
Turgut Reis son nefesini verirken, St. Elmo kalesi Türk hakimiyetine geçmişti. Ancak; Paşa'nın şuuru kapalı olduğu için bu müjdeli haber kendisine açıklanamadı.
Barbaros Hayreddin Paşa'nın; “Turgut benden yeğdir!” dediği bu deryalar hâkiminin naaşı, Trablusgarp’ta kendisinin yaptırdığı caminin yanındaki türbesine gömüldü. Günümüzde de türbesi, Libyalılar ve onu sevenlerin ziyaretgâhı halindedir.
Cumhuriyet döneminde, Doğduğu Seroz köyünün bağlı olduğu beldeye Turgutreis adı verilmiştir. Bugün, beldenin kıyısında adını taşıyan bir gezi parkı ve bu parkın içinde Turgut Reisi bir kadırganın burnunda, kılıcıyla ufku gösterir vaziyette tasvir eden bir anıt vardır.
Dragut
Dragut, Güney Avrupalı'ların Turgut Reis'e taktığı lakaptır.
Turgut Reis'in, Akdeniz'in hıristiyan yakasına yaptığı yağma seferleriyle yarattığı korku ve dehşet; Dragon(Ejderha) ve Turgut arasındaki ses benzerliğinden yararlanarak "Dragut" kelimesinin doğmasına yol açmıştır.
Batılı kaynaklar, kendisini hala "Dragut Rais" olarak anmaktadır.