Ahmet Fuat Çapanoğlu
Necmeddin Sefercioğlu 01 Ocak 1970
Maiyet memuru, kaymakam, vali olarak uzun süre yöneticilik yaptı. Bu süreçte değerli hizmetlerde bulundu. Emekli olduktan sonra yerleştiği Ankara’da, Türk kültürüne yönelik çalışmalarını değişik gönüllü toplum kuruluşlarında ve özellikle de Türk Ocakları’nda sürdürdü. Zaten Siyasal Bilgiler Okulu öğrencisi olduğu 1952 yılından başlayarak bütün milliyetçi etkinliklerde yer ve görev almıştı.
Ahmet Fuat Çapanoğlu, 22 Mayıs 1932 günü Yozgat’ta doğdu. Babası Bucak Müdürlüğünden emekli İsa Saffet Beğ, annesi Hayriye Hanım’dır. Kürşat adlı y. mühendis bir oğlu, Firuze adlı eczacı bir kızı vardır.
İlk, ortaokul ve liseyi Yozgat’ta tamamladı (1951). Siyasal Bilgiler okulunu bitirdikten sonra, 26. 11. 1958’de atandığı Ankara Maiyet Memurluğu sırasında Polatlı, Altındağ, Sarıkaya, Çekerek ve Çayıralan’da kaymakam vekili olarak görev yaptı. Maiyet Memurluğundaki staj süresini doldurduktan sonra Kaymakamlık Kursu’nu tamamladı. 01.01.1961’de girdiği Yedek Subay Okulu’ndan sonra Yedek subay Kaymakam Vekili olarak Çelikhan’da görevlendirildi. 29. 01. 1963’te yedek teğmen rütbesiyle terhis edildi. Şubat 1963’te Mesudiye, 29. 08. 1963’te Siverek, 30. 11. 1964’te Arapkir, Ocak 1967’de Osmancık, 22. 12. 1967’de Erciş, 17. 07. 1969’da da Emirdağ kaymakamlığına atandı. 31. 08. 1970’de Bingöl vali yardımcısı oldu.[1] 1972-74’te Gümüşhane, 1974-75’de Kocaeli vali yardımcılığı yaptı. 23. 07. 1975–03. 10. 1977 arasında Bitlis Valisi olarak hizmet ettikten sonra 03. 10. 1977–22. 05. 1997 yılları arasında Merkez Valiliğinde bulundu ve 22 Mayıs 1997 günü emekli oldu.
Çapanoğlu on yıl kadar önce bağırsak kanseri illetine yakalanmış, tedaviden sonra sağlığına kavuşmuştu. Mart 2009 başında hastalığı nüksedince yeniden hastaneye yatırıldı. Tedavi olumlu sonuç vermeyince, 16 Mart 2009 Pazartesi günü saat 11.00’de uçmağa vardı. Cenazesi 17 Mart 2009 Salı günü 11. 00’de İçişleri Bakanlığı önünde yapılan tören ve Kocatepe Camisinde kalabalık bir cemaatle kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığında yurt toprağına bırakıldı.
***
Fuat Çapanoğlu’nu 1952 yılında Siyasal Bilgiler Okulu öğrencisi bulunduğu sırada tanıdım. Sıklıkla Osman Yüksel ağabeyin Serdengeçti dergisinin yönetim evine de uğrardı. Elbette o zaman açık bulunan Türk Milliyetçiler Derneğine sıkça gelmeyi, onun etkinliklerine katılmayı da ihmal etmezdi. Oralarda buluşup görüşürdük.
O ihlâslı bir Müslüman, Türklüğe âşık bir milliyetçi idi. Dinî inanışı ile millî inancını kaynaştırabilen bir ülkücü idi. Meslekî çalışma ve hizmetlerinde de yol göstericisi, bu ülkü olmuştu.
Yozgatlı olan Çapanoğlu’nun konuşmaları biraz tutuktu; fakat kendine özgü bir tatlılığı vardı. Çok doğrucu bir arkadaştı. Dobra dobra konuşurdu.
Öğrencilik yıllarında, okul arkadaşı Mehmet Şevket Eygi ile birlikte Komünizme hücum adında, 12x16 cm. boyutunda bir cep dergisi de çıkarmıştı. O dergi, adından da anlaşılabileceği gibi, komünizm ile savaşmayı erekliyordu. Birkaç sayı çıkabildiğini sandığım, çıkarılışında onun da katkıları ve emekleri bulunduğunu bildiğim bu dergi, onun dünya görüşünü de yansıtıyordu.
Türk Milliyetçiler Derneği’nin bir siyasî komploya kurban edilerek kapatılışından sonra Çapanoğlu’nu göremez olduk. Sanırım okulunu bitirip memleketine gitmişti. Onun; sonradan maiyet memuru, kaymakam, vali yardımcısı ve vali olarak değişik yurt köşelerinde başarılı, yararlı hizmetlerde bulunduğunu biliyoruz. Tabiî, onun bir Türk milliyetçisi olarak yaptığı çalışmalardan, görüş ve düşüncelerinden memnun olmayan üst yöneticiler ve siyasetçiler de vardı. O yüzden uzun bir süre “merkez valiliği”nde tutuldu.
Emeklilik yıllarında, eczacı olan kızı için açtığı eczanede ona yardımcı olmağa çalıştı. Hafta sonlarında da Ankara’daki milliyetçi kültür etkinliklerine katılıyordu. Çalışmalarına katıldığı ve bazı kurullarında görev aldığı derneklerin başında Türk Ocağı geliyordu. Ocağın düzenlediği hemen her toplantıya dinleyici olarak katılırdı. Ayrıca Türk Ocakları Genel Merkezinin Danışma Kurulu gibi bazı birim üyeliklerinde de çalışmış, düşünce ve görüşleri ile onların etkinliklerine önemli katkılarda bulunmuştu.
Son yıllarda evinden veya kızının eczanesinden pek ayrılmıyordu, Sık sık bana telefon ederek buluşmamızı isterdi. Ben de bu isteklerine her zaman olumlu karşılık verir ve kendisiyle, belirleyeceğimiz bir günde Türk Yurdu yönetim evinde buluşabileceğimizi söylerdim. Orada buluşup özlem giderirdik. Artık beni arayıp “Şurada kaç kişi kaldık; buluşup eski günlerimizi yâd edelim” diyen vefalı arkadaşım yok; O, çok sevdiği Tanrı’nın rahmetine kavuştu. Bana ve aynı kuşaktan olan dostlarına da o rahmete kavuşmayı dilemek ve beklemek kaldı.
Yüce Tanrı’nın ondan rahmetini esirgemeyeceğine inanıyorum. Ailesine, ülküdeşlerine ve dostlarına tükenmez sabırlar dilerim.