Asıl misyonerlik İslâmî şemsiye altında yapılıyor!
Arslan BULUT 24 Nisan 2007
Malatya’da, misyonerlik faaliyetinde bulunanlar arasında bir çatışma olduğu izlenimi veren olaydan sonra konu çeşitli boyutlarıyla tartışılıyor.
Yabancıların Türkiye’nin çeşitli merkezlerinde üslenip etnik ve dini gruplara göre misyonerlik faaliyetinde bulunmalarından önce, şeklen Müslüman olup Hristo-Yahudi alemi adına zihin değiştirme operasyonlarına girişenleri incelemek lâzım bence!
Çünkü, The Economist dergisinin 24 Ocak 2004 tarihli sayısında aynen şu ifadeler kullanılıyordu:
“ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Eric Edelman’a göre İslam dünyasında reform ABD’nin en önemli stratejik girişimi ve Türkiye’nin başarısı da bunda büyük rol oynayabilir.”
Buradan herkese soruyorum: ABD’nin İslam’da reform stratejisini kim ve nasıl uyguluyor? ABD, İslam’da reform yapabilir mi? ABD, İslam’da reformu doğrudan kendisi yapamayacağına göre bu iş için bir kısım Müslümanları mı kullanıyor?
* * *
Meseleye buradan baktığımız zaman karşımıza, “İbrahimi dinler” masalı, “Dünya Mesih’i bekliyor” ve “Hz. İbrahim yolu” safsataları çıkıyor!
“İbrahimi dinler” olgusunu, Müslüman tarikat-cemaat önderleri vasıtasıyla oluşturmaya gayret ediyorlar. Onun için İslam inancına hakaret edercesine ve İncil’de gelecek denilen peygamberin Hz. Muhammed olduğunu ve O’nun geldiğini bile bile “İnsanlık Mesih” i bekliyor “ diyorlar. Dinlerarası diyalog, ekümenizm hazırlıkları, hoşgörü ve İbrahimi dinler toplantıları ile, Bahailik ve Moon Tarikatı gibi çalışmalarla ve İslam dünyasına gönderdikleri 100 binden fazla misyonerle yapmak istedikleri, bütün insanlığı tek bir dinde birleştirmektir. Oysa bizim için, son ve mükemmel din İslâmiyet’tir.
Her zaman belirttiğimiz gibi ” İbrahimi dinler “ kavramı, İslâmi bir kavram değildir. Dinlerarası diyalog çalışmalarına zihinsel bir altyapı oluşturmak ve Müslüman gençlerin, İslâm’a hizmet ediyorum zannederek, ” Amerika’nın İslâm’da reform stratejisi “ne hizmet eder hale getirilmesi için Vatikan tarafından üretilmiştir. Kur’an Hz. İbrahim’e hem Hıristiyanların hem de Yahudilerin sahip çıktığını, bu ikisinin de yanlış olduğunu, Hz. İbrahim’in dosdoğru bir Müslüman olduğunu bildirir. Bu durumda, İbrahimi dinler kavramı ile tahrif edilmiş dinler olan Hıristiyanlık ve Yahudilik, Müslümanların gözünde son ve mükemmel din olan İslâm ile eşit konuma yükseltilmek isteniyor. Halbuki, Hıristiyanlar ve Yahudiler, İslâmiyeti bir din olarak kabul etmedikleri gibi Hz. Muhammed’in peygamberliğini de reddetmektedir. İbrahimi dinler kavramını benimseyenler, İslam’ın üstünlüğünü bir kenara bırakmış ve Hıristiyan-Yahudi emellerine alet olmuş oluyor.
Diğer taraftan, Hz. İsa’nın yeniden dünyaya geleceği ve bütün Hıristiyanların Müslüman olacağına dair rivayetler, gazetelerde, dergi kapaklarında ve televizyon programlarında sık sık gündeme getiriliyor.
Kur’an’ı Kerim, son peygamberin Hz. Muhammed olduğunu, başka peygamber gelmeyeceğini bildiriyor. Fakat buna rağmen, ABD ” İslâm’da reform stratejisi “ni çeşitli yollardan uygulamaya çalışıyor.
Bu yöntemlerin ustası İngiltere’dir. Zaten bugünkü Amerikan politikalarının altında mutlaka bir İngiliz düşüncesi vardır.
* * *
Doğrudan yabancı kişiler üzerinden yapılan misyonerlik faaliyetlerine bizce izin verilmemelidir. Ancak asıl tehlikeli olan İslâmi şemsiye altında yapılan Hristo-Yahudi misyonerliğidir! Dikkat ederseniz, milliyetçiliğin yükselmesinden en çok bu gruplar rahatsız olmakta ve medya üzerinden çeşitli provokasyonlara girişmektedirler!