Muhammed Budiyaf
01 Ocak 1970
Cezayir'de 26 Aralık 1991'de gerçekleştirilen genel seçimlerin birinci turunda oyların resmi kaynaklara göre % 55'ini, İslami Selamet Cephesi (FIS) kaynaklarına göre ise % 80'ini İslami Selâmet Cephesi almıştı. Ancak bütün kaynaklara göre söz konusu cephe, seçimlerde ezici bir çoğunluğun desteğini kazanmış ve iktidarı garantilemişti. Ne var ki, İslâmi Selamet Cephesi'nin bu başarısından endişelenen Batı'nın da tahrikleri ile Cezayir ordusu, 16 Ocak 1992 tarihinde yani seçimlerin ikinci turunun yapılacağı tarihe beş gün kala gerçekleştirdiği darbe ile yönetime el koyarak seçimlerin ikinci turunu iptal etti ve genel başkan Prof. Abbasi Medeni başta olmak üzere FIS ileri gelenlerinin çoğunu tutuklattı. Cunta yönetimi daha önce mahalli seçimleri kazanarak işbaşına gelen İslami Kurtuluş Cephesi'ne mensup belediye başkanlarını ve belediye meclisi üyelerini de görevden aldıktan sonra pek çoğunu tutuklattı. İlk tutuklama kampanyasında tutuklanan FIS mensuplarının sayısı altı bini aştı. Bunların pek çoğu 45 derece sıcaklık altındaki toplama kamplarına gönderildi. Sonraki dönemlerde ortaya çıkan bazı olaylar ve birtakım provokasyonlar vesilesiyle de çok sayıda FIS mensubu tutuklandı. Cunta Mart ayında da, FIS'ı tamamen kapattığını açıkladı.
General Halid Nezzar'ın başkanlığındaki askeri cunta Yüksek Devlet Konseyi adıyla bir konsey oluşturdu. Bu konseyin başkanlığına da 29 yıldan beri Fas'ta sürgün hayatı yaşamakta olan Muhammed Budiyaf'ı getirdi.
Cunta yönetimi önce FIS ileri gelenlerinden 13 kişi hakkında idam istedi. Ancak birkaç ertelemeden sonra Temmuz ayı ortalarında gerçekleştirilen duruşmada askeri mahkeme FIS genel başkanı Abbasi Medeni ile yardımcısı Ali Belhac'ı 12'şer yıl, diğer FIS liderlerini de 4 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı.
Öte yandan, yönetime halkın desteğini sağlamak amacıyla Cezayir'de yıllardan beri kanayan bir yara niteliği taşıyan rüşvet ve yolsuzluk olaylarının üzerine gitmeyi kararlaştıran ve bu amaçla çeşitli yolsuzluk dosyalarını gündeme getiren Yüksek Devlet Konseyi başkanı Muhammed Budiyaf 29 Haziran 1992 tarihinde orduda görevli Lembarek Binmaraf adında bir teğmen tarafından öldürüldü. Yolsuzluk davaları yüzünden başbakan Seyyid Ahmed Gazali ile ve bazı generallerle arası açılan Budiyaf'ın öldürülmesi olayı başlangıçta İslâmi Cephe'ye yüklendi. Ancak araştırmalar sonunda cinayeti işleyen subayın İslâmi Cephe ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı ortaya çıktı. İslami Selamet Cephesi (FIS) yetkilileri de Budiyaf cinayetinin bir komplo olduğunu kendilerinin hiç bir şekilde olaya karışmadıklarını bildirdiler. Bazı yetkililer ise Budiyaf cinayetinin arkasında ülkedeki rüşvet mafyasının olabileceğini ileri sürdüler.
Budiyaf'tan sonra Yüksek Devlet Konseyi başkanlığına Ali Hafi getirildi. Cunta yönetiminin kapattığı İslami Selamet Cephesi'nin ileri gelenleri Ali Hafi'nin başkanlığındaki yeni yönetime diyalog çağrısında bulundularsa da yönetim diyaloga yanaşmak istemedi.