Ahmet Kayhan Dede / N. Kemal Zeybek
01 Ocak 1970
ANKARA'DA Kayaş'ın Kızılcaköy'ünde küçük bir mescid var...Yanında da küçük bir türbe... Burada büyük bir insan yatar: Ahmet Kayhan Dede...
Malatyalı'dır ve Pötürgeli'dir. Yarım yüzyıldan bu yana da Ankaralı... Mamak'ta Demirlibahçe'de bir çatı katında oturur ve yanına gelenlere maneviyat, milliyet, tarih bilinci ve siyaset dersi verirdi...
Yanına kimler gelmezdi... Herkes gelirdi...
Yani, her düzeyden insan... Rahmetli Başbuğ'u ve eşini de, Başbuğ'un kızını ve damadını da orada görebilirdiniz... Bakanları, generalleri, müsteşarları da, üst düzeyden kamu görevlilerini de...
Gençleri, çiftçiden, esnaftan, memurdan, işçiden insanları da, işadamlarını da aynı yerlerde otururken ve aynı itibarı görürken görebilirdiniz Dedemiz'in makam odasında...
Makam odası dediğim, evinin oturma odası... Kendisi sedirde otururdu, konukları karşısındaki koltuklarda...
1977 yılının güz aylarından birinde o zaman Hergün gazetesinde yazar olan iki arkadaşımla ziyaretine gitmiştik... Beni sağ yanındaki yere oturttu. Karşısında iki arkadaşımla söyleşiye başladı. Daha çok siyaset konuşuyorlardı. Ben, tasavvuftan ve Vahdet-i Vücut'tan konuşmak istiyordum. Bu arkadaşlar olmasaydı da Vahdet-i Vücut'tan konuşsaydık diye düşünürken, cebinden bir kağıt çıkardı ve bana uzattı. Aldım okudum... Vahdet-i Vücut ile ilgili ayetler ve hadislerdi... Tamam mı diye sordu... Anladım Efendim dedim. Karşısındakilerle söyleşiyi sürdürdü.
O günden sonra ne zaman canım sıkılsa, düşünce düğümlerine, tartışma açmazlarına girsem yanına giderdim... Konuyu açmama gerek kalmazdı... O anlatırdı, dinlerdim, kalkar giderdim.
Keramete inanmayanlardan değilim, gereğinden çok değer verenlerden de...
Allah'ın Elçisi'ni çok sev
PEYGAMBERİMİZ'İN hayatını çok çok okumamızı ve O'nu çok sevmemizi söylerdi.
- Hazreti Muhammed'i çok sevin. O'na çok şey borçluyuz... O gelmeseydi biz şimdi kim bilir nelere tapıyor olacaktık... Biz Allah'ı ve O'nun birliğini bilmemizi O'na borçluyuz....
Kendilerini çok akıllı ve çok gelişmiş sanan Batılılar'ın, Allah'ın kullarından ikisine ilahlık yakıştırdıklarını gördükçe, bu sözlerdeki derin düşünceyi daha iyi anlamıyor muyuz?
Üç Allah var diyenlere bir bakınız... Göklerdeki Baba, Oğul ve Kutsal Ruh inancını yaymak için çabalayanlara bir bakınız...
Bakalım ve dersimizi alalım. Biz sonsuz soyutlarda, sonsuzluk olan tek Allah'a inanmak erdemine, imkanına ve bahtına Adı Görklü Muhammed'in gölgesinde eriştik... Bilelim... Sevelim ve sevinelim...
Ata'yı tanıyın
KAYHAN Dedemiz'in çok çok okumamızı istediği kitaplardan biri de Nutuk idi... Ata'nın Nutuk'u...
Atatürk'ü iyi tanıyın ve Nutuk'u okuyun derdi... Nutuk'taki sözlerin birçoğu ayet ve hadislerdir...
Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk tarihinin doğrultusunun bir eseri olduğunun bilinciyle yanına gelenleri, Türkiye'ye ve Türk tarihinin yönüne önem vermek ve bu yolda çalışmak konusunda uyarırdı....
Kayhan Dedemiz'in sözlerinden alıntıları okumanızı isterim:
- Vatanını ve milletini dinin kadar seveceksin...
- Güneş gibi olacaksın, insanlara hizmet edecek, karşılığında hiçbir beklenti içinde olmayacaksın.
Kayhan Dede'nin sözleri çok da, yerim az... Geçen pazar günü Kızılcaköy'deki mescidde onu andık... Allah sırrını kutlu kılsın, ruhaniyeti bizimle olsun...