ENVER PAŞA’NIN SİYASİ VASİYETİ / Hakan Albayrak
01 Ocak 1970
-Cumartesi günü, “Enver Paşa'ya isyanın sakın kadere isyan olmasın?” dedin. Ne demek istedin?
- Gayret insandan, tevfik Allah'tandır. Cenâb-ı Hakk tevfik nasip etmedi diye Enver Paşa'nın gayretlerini aşağılayamazsın.
- Ama gayretlerinin beyhude olacağı daha en başından belliydi. Türkistan macerası mesela…
- Enver Paşa, Türkistan ve başka İslam topraklarındaki şartların o günlerde pek uygun olmadığını görmüyor değildi; fakat, daha önce de söylediğim gibi, geleceğe -sana, bana- soylu bir dava bırakmak için “macera”dan “macera”ya atılmaktan kendini alamadı. Türkistan'daki durumu incelemek üzere gönderdiği Hacı Sami Kuşçubaşı 'Dağınıklık ve iç düşmanlıklar yüzünden buraları toparlayıp milli mücadeleye sevketmek imkânsızdır' diye mektup yazınca, ona şu cevabı verdi: “Yazdıklarınız doğrudur. Ancak, Türkistan ile Osmanlı Türklüğü arasındaki bağ uzun yıllardır kopmuştur. Eğer ben, Osmanlı ordularının başkomutanı ve Dâmâd-ı Hazret-i Şehriyari olarak gelir ve Türkistan'ın istiklâl dâvası uğruna orada ölürsem, bu köprüyü kurmuş oluruz.” İşgalci İtalyanlara karşı direnişi örgütlemek için Trablusgarp'a giderken de şöyle demişti: “Trablus artık kaybolmuş sayılır. Buna rağmen neden gidiyorum? Bütün Müslüman dünyasının bizden beklediği bir vazifeyi yerine getirmek için gidiyorum.” Osmanlı'nın yıkıldığı yerde İslam İhtilal Cemiyetleri Birliği'ni kurarak Filistin'den Hindistan'a kadar her yerde İngilizlere karşı ihtilal kıvılcımları çaktırma gayretine de bunun için girdi. Türkçe, Arapça, Farsça ve Urduca yayın yapan Liva-yı İslam dergisini de bunun için neşretti. Ümmet-i Muhammed'in siyasi istinatgâhı kaybolmasın, birlik fikri hiç değilse prensipte yaşamaya devam etsin diye. 'Gün olur devran döner, bizim ortaya koyduğumuz bu dava kuvveden fiile çıkar' diye. Mustafa Kemal ve arkadaşları, o dönemin şartlarında, tarihi misyonundan feragat ederek Batı'ya itimat telkin eden bir Osmanlı bakiyesiyle yetinmek zorunda kalmış olabilirler; ama bu 'konjonktürel' manevrayı dogmalaştırıp zamanı dondurmak olacak şey değil. Şartlar değiştiğinde -ki değişmiştir- 'Enver Paşa Projeksiyonu'nun mutlaka devreye girmesi lazım. Şöyle diyordu Enver Paşa: “Esir İslam âlemi içün biricik kurtuluş yolu bu âlemi teşkil eden her milletin kendi gücü ile üzerine çökmüş olan ecnebi tahakkümünü atmaya yürümesidir. Eğer küçüğünden büyüğüne kadar bu yolda kurtuluş mücadelesine girmeye azmetmez ve vakit kaybetmeksizin buna hazırlanmazsak, kıyamete kadar esaret zinciri altında inleriz. Böyle umumi bir hareket teşebbüsünün zalimlerin nazar-ı dikkatlerini daha ziyade celbedeceğini, dolayısıyla bunların zulümlerini arttıracağını ve belki de yarı müstakil kalmış olan Türkiye, İran ve Afganistan'ı da mahva yürüyeceklerini söyleyenlerimiz bulunur. Fakat maziye ve hale şöyle bir bakacak olursak, bu yoldaki düşüncelerin boş olduğunu pek ala anlarız. İslam âleminin ekseriyetinin esarette kalması akvam-ı İslamiyeden henüz müstakil olanlarından, hangisine temin-i hürriyet ve istiklal etti?... Şu halde bize kalan yegâne yol, esir kardeşlerimizi de kurtarmaya savaşarak hep birlikte hakkımızı, hürriyetimizi istirdad ve muhafaza etmek içün ölümü göze alarak, el birliğiyle çalışmaktır… Zaten mukadder olan ölümden korkarak köpek gibi yaşarsak hem geçmişlerimizin, hem de geleceklerimizin la'netlerine müstehak oluruz. Halbuki kurtuluş içün ölmeyi göze alırsak hem biz, hem de bizden sonrakilerin hür ve bahtiyar olmasını temin etmiş oluruz.”
- Ne yani, biz de şimdi Enver Paşa gibi sağa sola hücum mu edelim? Bütün cephelerde aynı anda kıyasıya savaşalım mı? Buna ordu mu yeter?
- Enver Paşa'nın dönemiyle bizim dönemimiz farklı. Ordu göndermemize gerek yok. İhtilal kıvılcımları çaktıracak adamlar göndermemize bile gerek yok. Kurtuluş savaşı veren halkları ve örgütleri destekleyerek, istiklal meşalesi olmuş Halid Meşal gibi liderlere sahip çıkarak, anti-emperyalist tavırlar sergileyen veya bu yönde bir temayül ortaya koyan hükümetlerle ittifaklar kurarak ve İslam dünyasının dört bir yanındaki yoldaşlarımızın entelektüel, sosyal ve ekonomik faaliyetlerini destekleyerek, ayrıca Hugo Chavez gibi gayrimüslim anti emperyalistlerle de omuz omuza vererek, mevcut dünya düzeninin soysuz çarkına çomak sokabiliriz.
- Son söz?
- Sevgili Enver Paşa'ya Cenâb-ı Hakk'tan ganî ganî rahmet diliyorum. Cenâb-ı Hakk, onun hayallerinin şu veya bu şekilde gerçekleştiğini görmeyi bize nasip eylesin. Amin.