haber
selahattin doğan 06 Mayıs 2009
ÜLKÜCÜLER HER YERDE OLMALIDIRLAR
9 ışık kitabında Ülkücülük şu şekilde tarif ediliyor. Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür. Başbuğumuzun yapmış olduğu bu tanım üzerine bizde kendimizi Ülkücü olarak tanımlıyoruz. Bilmiyorum, şöyle bir istatistik bilgi mevcutmudur. Ülkü ocaklarına gidip kendini ülkücü olarak tanımlamış ve orada ülkücülüğü hayat biçimi alarak daha sonra hayata atılmış kaç kişi vardır. Bir milyon,üç milyon, on milyon…Benimde bu şekilde kesin bir bilgim yok. Ama tahminim şudur ki milyonların üzerindedir.
Türkiyenin en büyük fikir ve kadro gücü olan ülkücü hareket,ülkemizin son 40 yılında var olmuşdur. Türk tarihinin en büyük Türk milliyetçiliği ,siyasi aksiyon haereketidir.
Hiçbir fikir ve düşünce hareketi ülkücüler kadar etkin ,güçlü bir yapı oluşturamamıştır. Hiçbir fikir ve düşünce hareketi de ülkücüler kadar fedakarlık yapmamış, mağdur edilmemiş, haksızlığa uğramamış, çile çekmemiştir.
Genelde fakir ve yoksul Anadolu çocuklarının katılımıyla hareket büyümüştür.
Ülkücülerin çok olumlu ve Türk tarihine altın harflerle yazılacak meziyetleri yanında, el atamadığı, gerçekleştirmede başarılı olamadığı yönleri de olmuştur. Başaramadığı konularda kendisinden kaynaklandığı kadar siteminde ülkücülere fırsat tanımayışını ekleyebiliriz.
Olamadığımız yerlere birkaç örnek vererek açıklık kazandırmak isterim
1- İş dünyasında etkin değiliz. Tüsiad,Müsiad gibi zenginler kulübü diyebileceğimiz yapılarda,kendini ülkücü olarak tanımlayan bir kişiyi duymadık. Veya bunlara alternatif güçlü bir organizasyonumuzun varlığını bilmiyoruz.
2- Medyada neredeyse yokuz. Yüzbinler satan ne gazetemiz, nede milyonlar tarafından seyredilen televizyonlarımız var. Mevcutların içinde de kendini Ülkücü olarak tanımlayan ne köşe yazarı,nede televizyon yapımcısını işitmedik.
3- Sanat ve kültür faaliyetlerinde de adımız duyulmuyor. Bir sinema filminde veya bir tiyatro da adımız geçmiyor. Sanat camiamızda kendini ülkücü olarak tanımlayan kimler var bilmiyoruz. Kendini ülkücü olarak tanımlayan ve toplandıklar bir çatıları da yok.
4- İşçi hareketi ve sendikalar da cılız seslerimiz çıksa da Türk-iş de, Hak-iş de kendini ülkücü olarak tanımlayan ve açık açık ülkücü olarak sendikacılık yapan kişileride duyamıyoruz. Bu sendikalar benzeri Ülkücü bir sendikamız da bildiğim kadarı ile yok.
Listeyi daha uzatabiliriz.. Güçlü yardım kuruluşlarımız, İnsan hakları derneklerimiz v.b olmamız gereken yerlerde olmadığımızı görebiliyoruz.
Kendini ülkücü hissedenler ilk önce ülkcülerin partileri olur değil tek partisi olur ilkesi ile hareket ederek tek çatı altında, en azından üye olarak yer almalıyız.Ülkücülerin tek partisi vardır ,onun adı da M.H.P dir. Tek başına iktidara gelmesi ilk önceliğimiz olmalıdır.
Ülke genelinde kendini ülkücü hisseden bütün ülkücüler, eksik kaldığımız yerlerde yer almalıdırlar.Yasal bu memlekete hizmet için kurulmuş, bize aykırı fikirleri olmayan tüm oluşumlarda yer almaya çalışmalıyız. Parti içinde sen – ben kavgası yapma yerine toplumsal görevlere talip olmalıyız.
Hayatım boyunca ülkücülük referansım olmuştur. Bir işe başvururken, çalışırken özgeçmişime ülkücü olduğumu yazmışımdır.Kendini ülkücü olarak tanımlayanlar girdikleri işlerde kendilerini ülkücü olarak da tanımlamalıdırlar. Çünkü ülkücülük bir şeref dir. Ülkücü bir bayrakdır. Ülkücü ülkenin geleceğidir.
Kendini ülkücü hisseden hiçbir kimse artık başka partilere oy vermemelidir. Haksızlığa uğradığına da inansa, kırgınlık ve küskünlük içinde de bulunsa bu insani duygularını aşmalıdır.
Hem kendi partimize üye olacağız,hem oy vereceğiz hemde ülkemizin hayrına olan her faaliyetinde biz olacağız.
Ülkücüler her göreve talip olmalıdırlar. Ülkücü fikriyatı tek başına iktidara getirmek için her yerde güçlü olmalıyız. Her türlü imkansızlığa rağmen M.H.P başarılı bir çizgiyi yakalamıştır. Hepimiz gayret edersek bu başarı katlanacaktır.
Başarı içinde;
Ülkücüler her yerde olmalıdırlar.
www.selahattindogan.com