İSMET ŞAHİN (20 Ağustos 1981 Paşakapısı)
01 Ocak 1970
Kartal/Maltepe Askeri Cezaevi'nde yaşadığım ve Paşakapısı Cezaevi'nde noktalanan bir öyküyü, tarihe not düşmek adına anlatmak istiyorum. Bu öykü,öyle bir öykü ki şahadete adım adım yürürken kendi hatimini indiren bir yiğidin öyküsü. Evet idam edilen bir arkadaşımız, İsmet Şahin’in öyküsü bu .Aslına bakarsanız bu öykü hepimizin öyküsü…
İsmet Şahin ve kardeşi Ömer Şahin ile Maltepe Askeri Cezaevi'nde tanıştım. İstanbul’da oturduğu semtte, vatan ve milletini seven,milliyetçi bir insan olarak tanınmışlar. Komünistlerin, polis ve askerle çatışmasında bir askerimiz şehit düşmüş, ”İsmet vurdu” denilerek tezgahın içine sokulmuşlar. Mahallesinde bulunan vatan haini komünistler, kendi halinde çocuklarının nafakasını temin için mücadele eden milliyetçi bir Türk evladını sanki kendi mensuplarıymış gibi göstererek, ”İsmet Şahin bizdendi. Askeri o vurdu” diye iftira etmişler. İsmet ”Asker benim kardeşim, hiç kurşun atarmıyım” diyordu sürekli… Çok mütevekkil bir arkadaştı, kendisine isnat edilen suçu hiçbir zaman kabul etmedi ve "eğer yapsaydım kabul ederdim" derdi rahmetli.. İdam cezasını aldığı gün;”bana haksız yere ceza verdiler, Allah biliyor ki ben yapmadım” dedi metanetle.
İsmet Şahin’in idam cezasının onaylanması pek gecikmedi. Cezasının Yargıtay’ca onaylandığını duyunca da aynı metanetle karşıladı İsmet…Cezaevi komutanı, İsmet’i ailesiyle görüştürdü. Daha sonra onu aynı Tugay içindeki başka bir cezaevine naklettiler. Sürekli Kur’an-ı Kerim okuyordu İsmet ve hatimler indiriyordu şehitlerimize ve kendi ruhaniyetine. Biz bu arada cezamız onaylandığı için Paşakapısı Cezaevi'ne sevk edildik. Paşakapısı Cezaevi'nde ;Yunus Meral, Ferhat Tüysüz ve Necdet Sevinç ağabeyimiz ile müşahadiyede iken İsmet Şahin’in geldiğini ve hücreye alındığını duyduk. Tabii anlamıştık ne için geldiğini. Gardiyanlardan ağız yoklaması yapıyorduk. Fakat nafileydi geçiştirip duruyorlardı, bir şey söylemiyorlardı. İdamdan bir gün önce bir hareketlenme sezdik ve yaptığımız araştırma sonucunda ertesi gün şafak vaktinde birinin idam edileceğini öğrendik. Bu kişi bizim cennetmekan arkadaşımız ;İsmet Şahin’den başkası değildi…
20 Ağustos 1981 şafak vakti kurulu dar ağacına vakur ve mütevekkil adımlarla yürüyen İsmet Şahin yetkiliye dönerek;”mümkünse benim sandalyeme çingene vurmasın” ricasında bulundu. Yetkililer idam mahkumunun son isteği mertebesinden gördükleri bu isteği, belki de çingeneye asker kıyafeti giydirerek karşılamaya çalıştılar. Son arzun nedir diye sorulduğu zaman da;”Abdest alıp iki rekat namaz kılmak istiyorum” diye cevapladı ve huşu içinde eda etti namazını. Uzun uzun dua etti ve amin diyerek kalktı, tekrar sehpaya doğru yürüdü. İdam sehpası önündeki sandalyeye çıktı. Kendisinin idamını yasa gereği seyretmek zorunda olan heyete dönerek; ”Savcı bey biliyorsun ki suçsuzum, yani benim suçsuz olduğumu en iyi sizler biliyorsunuz. Ben Allah’a gidiyorum, yalan söyleyecek değilim. Ben yapmadım, sizler ömür boyu bu haksız cezanın vicdan hesabıyla baş başa kalacaksınız. Yaşasın Allah yolunun yolcuları, yaşasın Türk milleti ve onun sancaktarları.” Devamlı tekbir getiriyordu. Kelime-i şahadet getirerek sandalyeye vurmak istediyse de cellat ondan çabuk davranarak sandalyeye vurdu ve o anı bütün sessizliğiyle yaşadı Paşakapısı Cezaevi. Güvercinler dahi bir havalanıp bir iniyor, adeta olmaması gereken bir olay diye çırpınıyorlardı...İnna lillahi ve inne ileyhi raciun (Allah’tan geldik,dönüşümüz ancak onadır.)
Takdiri İlahi, Allah böyle olmasını istedi ve oldu. Fakat daha günün ağarmasına zaman çoktu, heyet yasa gereği gün ağarmadan dışarıya çıkamıyordu ve orada vicdan muhakemeleri yaptıklarına eminim. Belki de orada bulunan zevat; ”adamı duydun, sen karar vermeseydin bu adam asılmayacaktı”. Diğeri ise;”sende iddia ettin, ilk önce sen bu adamın asılması gerektiğine karar verdin” demişlerdir. Tartışmaların bu şekilde günün ağarmasına kadar sürdüğü kanaatindeyim. İsmet Şahin’in yargılanması sırasında yapılması gereken tartışmalar, asıldıktan sonra yapılıyordu hem de her şey olup bittikten sonra ve vicdanları rahatlatmak adına! İsmet Şahin ve şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum ve umut ediyorum ki inşallah onlar bizlere şefaatçi olurlar…
Oğuzhan Cengiz