Seçimden sonra ne olacak?
İbrahim Kahveci 01 Ocak 1970
Tam bir yol ayrımındayız. Hani tabiri caiz ise kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz... Sonrası için kimse “kader” diyemeyecek.
Belki de demokratik son seçimleri yapacağız. Gerçi şu an bile ne kadar demokrasimiz işliyor ki... Bunları yazıyorum diye demokrasi mi var sanıyorsunuz.
***
Asıl mesele ekonomi... Bugün seçime kilitlenmiş durumda olan bir yönetim var karşımızda. Döviz ihtiyacını bile Putin’in açtığı kredilerle karşılamak durumunda. Hani 37 askerimizi şehit ettikten sonra kapısında bekletildiğimiz Putin...
Öyle ki, yolladığı dövizler yetmiyormuş gibi bir de doğalgaz ithalatında veresiye defterini açacak... Bakkal amca yerine Putin Amca geliyor.
Ne zaman ödenecek bu doğalgaz parası: 2024... Yani seçimden hemen sonra.
***
EPİAŞ verilerine göre elektrik toptan fiyatı (ekim ayı) 3,55 lira. Bu elektrik bize ne kadar satılıyor derseniz hemen aktarayım: Yaklaşık 2,0 lira civarı bir fiyattan.
Oysa elektrik eskiden toptan fiyata ek olarak iletim, dağıtım, kayıp-kaçak ve vergiler eklenerek satılırdı.
Bütün bunlar da seçim sonrasını bekliyor tabii.
***
Seçim sonrasını bekleyen sadece zamlar değil... Asıl sistem tıkanacak.
Benim en fazla ama en fazla korktuğum yer de tam burasıdır. Kısaca anlatayım:
Dün MB faiz indirdi. Fiyat artışlarının yüzde 150’lere vardığı yerde faizi 1,5 puan indirerek 12,0’den 10,5’e çekti.
Çok iş başardı tabi.
Şimdi mevduat faizi de aynı paralelde düşüyor. Asıl soruyu soralım: Fiyat artışlarının yüzde 150›lerde dolaştığı yerde kim parasını yüzde 15 getiri üzerinden tasarruf eder ki?
Bakın son günlerde sürekli dikkat çekiyorum: TL tasarruf oranı bir yıl önceye göre yüzde 42’lerden yüzde 24’lere geriledi. Seçimden sonra kredi verecek TL bulunabilecek mi?
Ya da ikinci soru: Bankalar tıpkı ticaret erbabı gibi sermayelerini reel olarak eritmektedir. Şöyle izah edeyim: 750 milyar TL varlıklarının enflasyon oranında korunması için en az bir o kadar para kazanmaları gerekir. Ama kazanılan para onca gürültüye rağmen bunun yarısı civarındadır.
Seçimden sonra bankaların kredi teminatı olarak güvence fonları kalacak mı? Yani seçimden sonra bankalar kredi verecek mali güçlerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler.
***
Aslında sistemin kendi kendini bitirecek bir yapıda ilerlediğini herkes biliyor. Buna İNEK piyasası örneğini vermiştim.
Yeniden izah edeyim: Gıda Komitesi enflasyonla mücadele adı altında çiğ süt fiyatını düşük tuttu. Bu düşük fiyat sayesinde süt ve süte bağlı ürün fiyatları görece düşük kaldı. Ama aynı süre içinde zarar eden süt üreticileri süt ineklerini kesime yollayarak et haline getirdiler.
Kısa bir süre ne oldu: Süt fiyatları düşük kaldı, bu sayede süt ürünleri de düşük kaldı. Aynı süre içinde et ineklerinin yanında süt inekleri de kesime gittiği için et fiyatları da düşük kaldı.
Ama bir an geldi ki ortada ne süt üretecek inek ne de et ihtiyacını karşılayacak inek kalmamıştı (sayıları denge seviyesinin altına düştü)
Ve bu günlerde birden hem süt hem de et fiyatları normal dışı zamlanmaya başladı. İşte bunu kestirmek ve çözmek için anlık duruma değil, gidişata ve sonrasına bakmak gerekiyor.
İNEK piyasası modelinin benzerini seçimden sonra tüm ekonomide yaşayacağız. Bu nerede ise kesindir...
Tek çıkış kapısı var; o da ülkenin realiteye, akla ve bilme dönmesidir. Sonrasının kabus olacağını hepimiz biliyoruz ama millet biliyor mu? Mesele bu...
***
Ülkemizin daha 4-5 yıl önce kendi döviz rezervi 70 milyar dolar civarındaydı. Bütün bu dövizleri sattığımız gibi, takas (swap) yolu ile milyarlarca dolar döviz kullandık. Swap hariç döviz durumumuz -60 milyar dolar seviyelerinde.
Nasıl döviz bulacağız ve nasıl yıllarca ekonomiyi dış bağımlılıktan kurtaracağız?
Bugün cari denge hem de yeni modelde 3 kat artışla 12,7 milyar dolardan 39 milyar dolara fırladı.
Kaynağı belirsiz döviz girişi ile şimdilik ayaktayız ama bunların seçime kadar yolunun olduğunu göreceğiz.
Bu kadar dış açık ve yüksek enflasyonla seçim sonrası kim ne yapacak? Yeni zamlar ve kısa süreli rehavet dönemi maliyetini nasıl karşılayacağız?
Hepsi birer muamma... Ama bildiğim bir şey varsa o da şudur: Seçimi iktidar kazanması ve bu yönetim anlayışı ile devam etmesi halinde 5 yılı tamamlaması çok zor. Çünkü sistem çöküşünün maliyeti öyle sadece ekonomik göstergeler olmayacaktır. Çöken sistemle beraber toplumsal çöküşü de görebiliriz.
Umarım yanılırım ve umarım ülkemizin kaderini kendi kaderimiz ile bugüne değil geleceğe bakarak kurarız.
Son kapı artık elimizde... Kimse sonrasında kaderden bahsetmesin... Plan ve akıl herkesin iradesinde olduğuna göre kaderimizi kendimiz çizeceğiz.