Çin’in Dijital İpek Yolu nerede başlayıp bitiyor?
Ceren Ergenç - Sırma Altun 01 Ocak 1970
Çin ekonomisi küresel süper güçler seviyesine 2010’lu yıllarda erişti, bu noktaya ulaştıktan sonra da geleneksel olarak izlediği “bölgesel bir güç olma” dış politikasının da dışına çıkmaya karar verdi. Artık çok bölgeli ve küresel iktisadi politikalar izleyecekti.
Bunların en bilineni Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) oldu. KYG, tarihsel İpek Yolu ve Baharat Yolu rotalarını izleyerek yol üzerindeki ülkeleri ticaret, altyapı ve enerji yatırımlarıyla birbirine, ama daha çok Çin’e bağlayan birçok bölgeli kalkınma projesi. En önemli özelliği, yatay ağları güçlendirmekten çok, bir tekerlek gibi, merkezinde Çin’in olduğu bir bağlantılılık yaratması.
KYG’nin finansal büyüklüğü, hedef ülkelerdeki ve bölgelerdeki görünür etkisi, Çin’in diğer ulusüstü ve çok bölgeli eylemlerinin de bu politikaya eklemlenmesine neden oldu. Örneğin, pandemi zamanında Çin’in gelişmekte olan ülkelere ücretsiz aşı göndermesine Kamu Sağlığı İpek Yolu denildi. Yenilenebilir enerjileri teşvik etmesi de Yeşil KYG olarak adlandırıldı. Gerçekten de, iklim gündemine liderlik etmesi Çin’in yeşil enerji teknoloji ve finans pazarlarındaki güçlü pozisyonuna yardımcı oldu.
Dijital İpek Yolu
Yeşil dönüşümle birlikte dijitalleşmeye ikiz dönüşümler deniyor ve birbirinden ayrılmaz olduğu genel kabul görüyor. Neoliberal kapitalist sistemin bu ikiz dönüşümünde Çin de önemli bir aktör. Bu alanda Çin’in yaptıklarına da Dijital İpek Yolu deniyor.
Çin, dijital ipek yolunu üçayaklı bir süreçle geliştirdi: 2015’te açıklanan ve Çin’i yüksek teknoloji üretim pazarlarında öne çıkaracak stratejileri içeren Made in China 2025 politikası, 2016’da hükümetin bilişim sektöründe yurtdışı yatırımları teşvik eden Bilişim Stratejisi ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping 2018’deki KYG Zirvesi’nde dijital ekonomiyi KYG’nin öncelikli alanlarından biri ilan etmesi.
Bu üç ayaklı süreç sonunda, birçok gelişmekte olan ülkenin telekom altyapısını Çinli Kamu İktisadi Teşekkülleri kurdu. Güneydoğu Asya, Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya’da toplamda 176 adet 5G altyapısı projesinin 35’i tamamlanmış durumda, 99’nun inşası ise devam ediyor. Bunun yanısıra, 44 fiber optik ağ döşeme, 164 güvenlik sistemleri, 54 akıllı kent altyapısı, 14 uydu sistemleri ihalesini Çin aldı. 91 dijital firmanın yabancı ortağı da Çinli.
Dijital dönüşümün askerî boyutu da var
Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm, askerî faaliyetler, güvenlik gibi konuları da ilgilendirdiği için ABD-Çin ticaret savaşlarının de ana odağını oluşturuyor. Şu anda iyice hızlanmış olan çip üretimi pazarında pay kavgası bunun bir örneği. Çipler, yani yarı-iletkenler, sadece bilgisayar ve akıllı telefon değil, pasaport, buzdolabı gibi hayatımızın her alanında kullandığımız ürünler için gerekli. Bu kadar önemli bir teknolojik ürünün yapım süreci ise oldukça zorlu ve üstelik, yapım sürecinin aşamaları birden çok ülkeye dağılıyor.
En önemli aşamalar olan tasarım ve levha üretim evrelerinde sırasıyla ABD, Tayvan ve Güney Koreli şirketler piyasayı kontrol ediyor. ABD’li şirketler bu sanayi üstünlüğün farkında olarak Doğu Asyalı şirketlerle rekabet etmek yerine üretim zinciri oluşturmayı tercih ettiler. Bu işbirliği küresel ölçekte bir kutuplaşmayı mümkün kıldı. Bu sayede ABD, Huawei ve ZTE gibi yarı-iletken pazarında rekabetçi Çinli şirketlerin levha tedarikini engelleyebiliyor. Çin, bu ticaret kısıtlamasını paravan şirketlerle atlatmaya çalışıyor ama bu yarış küresel ekonominin en önemli gündemlerinden biri olmaya devam ediyor.
İhtiyacı olan ama etkin olamadığı çip üretimi aşamalarından dışlanan Çin ise, bu levhaların elektrikli aletlerin içine yerleştirilebilmesi için kesme aşamasında uzmanlaşma yolunu seçti. Geçtiğimiz aylarda ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaretiyle başlayan ve Biden hükümetinin Çin menşeili firmaları ABD’nin içinde bulunduğu yarı-iletken tedarik zincirlerinden dışlamasıyla devam eden yaptırımlar zinciri bu savaşın kızıştığını gösteriyor.
Çin’in dijital dönüşümdeki hedefleri
Çin’in dijital pazarlara hâkim olmasının bir yolu elbette, Çin menşeili ürünlerin fiyat avantajı. Ama daha önemlisi, Çin’in yeni dijital teknolojilerin üretiminde gözetilecek standartların belirlenmesinde söz sahibi olmak istemesi. Eğer bunu başarırsa üretim pazarlarında tekel oluşturabilmesinin de yolu açılacak.
Çiplerin teknik standartlarının belirlenmesi, dijital dönüşüm liderlik yarışının önemli kollarından biri. Burada öne çıkan aktörler Çin ve ABD olmakla beraber Avrupa da bu yarışın önemli bir parçası.
Çin’in yeni teknolojilerde teknik standartları belirleme yöntemi diğer dış politika hamlelerine benziyor, yani uluslararası standart belirleme örgütleri ve komisyonlarında çoğunluğu sağlama yoluna gidiyor. Bunun için hem Kuzey Amerika dışında neredeyse her kıtayı içeren KYG ülkelerinin desteğine başvuruyor hem de bir uzman havuzu yetiştiriyor.
Huawei etkisi ya da sorunu
Çin’in etkin olduğu teknolojiler arasında elektrikli araçlar, lityumlu piller ve bunların şemsiye altyapısı 5G var. Çin’in yarattığı en önemli markalardan Huawei, fiberoptik kablolar ve 5G ağların kurulumunda lider.
ABD Ticaret Bakanlığı, Huawei’in Amerikan hükümetiyle çalışan bilişim şirketlerinin ticaret sırlarını çaldığını ve asker-sanayi işbirliği çerçevesinde Çin ordusuyla paylaştığını iddia ediyor. Aynı nedenle Kanada, kamu kurumlarında Huawei bilgisayarların kullanılmasını durdurdu.
İngiltere, Hollanda gibi ülkeler 5G telefon ağlarında Huawei ürünleri kullanmama kararı aldı; Türk Telekom’un altyapısını ise tamamen Huawei hazırlayacak. Türkiye bu konuda tamamen yalnız değil. Ortadoğu, Güneydoğu Asya ve Afrika’daki KYG ülkeleri arasında Huawei’in altyapısını kullananlar var.
Nesnelerin internetinde Çin
5G ağları, sadece cep telefonları için değil, yine Çin’in neredeyse tekel olduğu elektrikli araçlar ve ‘nesnelerin interneti’ için de altyapı oluşturuyor. Kablosuz internetle çalışan kameralı güvenlik sistemleri; ısıtma, aydınlatma gibi fonksiyonları birbirine bağlı çalışan ‘akıllı’ ev ve işyerleri; akıllı sağlık hizmetleri gibi hayatımızda gittikçe artan bir yeri olan sistemler için de önemli.
Yerel yönetimlerde artan bir popüleriteye sahip olan ‘akıllı kentler’ de 5G teknolojisine dayanıyor ve Çin KYG üzerinde birçok mega kente ‘akıllı kent’ ve ‘eko-kent’ altyapı desteği veriyor. Çin’in gelişmekte olan ülkelerde döşediği fiberoptik kabloları Dijital İpek Yolu’nu sadece bir metafor olmaktan çıkarıp ona fiziki bir gerçeklik veriyor.
Dijital İpek Yolu’nun bir diğer boyutu da ticaret. Çevrimiçi ürün alım-satımı ve paylaşım, kiralama gibi işlemlerin yapıldığı platform ekonomilerinin reel ekonomi içinde gittikçe artan yeri, bu platformlarının işletim sistemlerinin kimin elinde olduğunu önemli bir soru haline getiriyor. Alibaba’nın uluslararası bir şirket haline gelmesi öncesi Amazon, Google gibi ABD menşeili şirketler bu pazarı paylaşıyordu.
Çin, özellikle KYG ülkelerinde çevrimici ticaret ve mobil ödeme sistemlerinin ihalelerine 10 milyar dolar civarında yatırım yaptı. Şimdilik Güneydoğu Asya mobil ödeme sistemlerinde başı çekiyor.
Türkiye ve Dijital İpek Yolu
Türkiye, pazarlarının bağlı olduğu Avrupa Birliği gibi ticaret ortaklarının aksine Çin’in dijital altyapısına dahil olmakta sakınca görmüyor. Türkiye ve Çin 2015 yılından itibaten Dijital Ipek Yolu kapsamında üç iş birliği anlaşması imzaladı. Bunlardan ilki Türkiye-Çin arasındaki ticaret faaliyetlerini, ikincisi KYG ve Orta Koridor vizyonlarını ortaklaştırmayı, üçüncüsü ise Türkiye, Belarus ve Özbekistan’ın Çin ile imzaladığı uluslararası ulaşım, lojistik ve koordinasyon stratejileri konularını ele alan anlaşmalar.
Çin’in Türkiye’de Dijital Ipek Yolu kapsamındaki başlıca yatırımları ise Telekom, akıllı şehirler ve platform ekonomileri alanlarında. Alibaba, 2018 yılında Trendyol hisselerinin çoğunluğunu satın aldı ve 2019 yılında faaliyetlerine başladı. Yine 2018 yılında Huawei ve Turkcell arasında Samsun Büyükşehir Belediyesi desteği ile Akıllı Şehir İşbirliği Protokolü imzalandı. Telekomünikasyon ve akıllı şehirler alanlarında Huawei’in Turkcell ve Vodafone ile yürüttüğü bir dizi ortak çalışmayla birlikte 2015 yılında yine Huawei, Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’ne yazılım geliştirme desteği de sağladı. 2019 yılında ise Türk Hava Yolları dijital dönüşüm çalışmalarını Huawei ile yürütme kararı aldı. Benzer şekilde, 2022 yılında, Huawei ve Türk Telekom, TurkTech adı altında bir ortaklıkla 5G şebekelerini birlikte geliştirme kararı aldı.
Çin’in kararlılığı
Çin Komünist Partisi’nin 16-22 Ekim 2022 tarihlerinde yaptığı 20. Kongresi’nde Çin’in ABD yaptırımları yüzünden içinde bulunduğu ekonomik güvenlik krizini yüksek teknoloji eğitim ve inovasyon ile aşabileceği vurgulandı.
Yani, Çin, ABD ve müttefiklerinin tüm kısıtlamalarına rağmen Dijital İpek Yolu’nu sürdürecek.
https://fikirturu.com/jeo-strateji/cinin-dijital-ipek-yolu-nerede-baslayip-bitiyor/