Serengeti'deki başkanlık seçimleri!
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hep sancılı geçmiştir. Özellikle 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan süreçlerin neredeyse tamamı hukuk açısından sorunludur.
Darbeler, muhtıralar derken son seçimde de ülkenin yönetim sisteminin değiştirilmesi sonucunu getiren ve bu sebeple Tayyip Erdoğan tarafından "Allah'ın lütfu" olarak görülen şaibeli bir darbe girişimi yaşanmıştır. Bir önceki seçimde de hapis ve siyasi yasak kararıyla birlikte parlatıldıktan sonra, önündeki bütün yasal engeller kaldırılarak Başbakan yapılmış olan Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilmiş ama bunun yetkilerini yeterli görmemişti...
Şimdi de Cumhurbaşkanlığı için adı geçenlerden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için benzer bir süreç sahneleniyor. Hâkim, "İmamoğlu'nun sözlerinin muhatabı İçişleri Bakanı'dır" diyerek kanaat belirttiği halde, duruşmayı erteledi! Oysa karşılıklı hakaret söz konusu ise kararın ona göre hemen verilmesi gerekirdi! Süreç, neden uzatıldı?
***
Bu süreçlerin tamamı, objektif bir bakış açısıyla incelenerek ortaya konulsa bile tartışma bitmez. Çünkü hemen hemen herkes olaylara kendi siyasi görüşü veya konumu açısından bakar... Bu da gerçeklerin anlaşılmasını zorlaştırır.
Bir de Türkiye'yi yönetecek kadroların ABD ve İngiltere tarafından yetiştirilmiş olması gerçeği vardır. Öyle ki ABD Dışişleri Bakanlığı İnternet sitesinde, "Bizim yetiştirdiğimiz devlet ve hükümet başkanları" başlıklı bir liste yayınlanmış, o listede Abdullah Gül'ün adına da yer verilmiştir. Demirel, Özal ve Ecevit, genç yaşlarında Amerikan bursu almışlardır... Tabii Amerikan eğitimi almış olmak tek başına bir olumsuzluk değildir. Yalnız sizi kendi ülkenizin kurumları değil, ABD vakıfları veya onların Türkiye'deki uzantıları seçiyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir!
***
Bir de 2024'te yapılacak ABD başkanlık seçimleri öncesindeki duruma bakalım... ABD'de ara seçimler yapıldı. Trump önderliğindeki Cumhuriyetçiler, çıtayı yüksek tuttukları için, Temsilciler Meclisi'nde net üstünlük sağladıkları halde Senato'da aynı sonucu elde edemedikleri için Demokratların kontrolündeki Amerikan ulusal medyası tarafından mağlup sayılıyor.
Tartışmalı bir seçimle başkanlığı kaybeden Trump, 2024'te de kendi partisinin başkan adayı olmak için çabalarken, bugüne kadar destek verdiği Florida Valisi DeSantis'in yüzde 20 gibi büyük bir farkla eyalet valiliği seçimini yeniden kazanmasından ve yeni başkan adayı olarak görülmeye başlanmasından fena halde rahatsız oldu.
Trump, DeSantis'i "hafif sıklet" olarak niteledi ve ilk kez valilik yarışına girdiği 2017'de umutsuz bir halde kendisine başvurduğunu öne sürdü.
Trump, "Ron'un kamuoyu yoklamaları kötüydü, parası yoktu. Ancak ben onu desteklersem kazanabileceğini söyledi. Onun dökülen kampanyasını da ben düzelttim." dedi.
Trump, DeSantis'in aday olmayacağı açıklamasını duyurmayarak oyun oynadığını, belirterek "Benimle başkanlık yarışına girerse bozguna uğrar" diye konuştu.
Karşı tarafta yani Demokratlar'da ise Biden, "Niyetim yeniden yarışmak. Kararımızı yeni yılın ilk aylarında açıklarız" diye açıklama yaptı.
Oysa Biden'ın ruh sağlığı artık başkan adayı olamayacak kadar kötü... Hayaletlerle el sıkışıyor.
Trump da DeSantis'ten korkuyor...
***
Türkiye'de de Ekrem İmamoğlu'nun başında, siyasi yasak kılıcı sallanıyor... Bu tür engelleme girişimlerinin, engellenmek istenen kişiye yaradığını herkes biliyor ama...
Tabii burada sahip olunan gücü korumaya çalışmak dürtüsü de rol oynuyor. Serengeti belgesellerinde bile sürü lideri olan aslan, genç aslanların meydan okuması sonucunda, bir iki mücadeleyi kazansa bile sonunda bölgeyi terk etmek zorunda kalıyor... Doğanın yasası bu!
Yalnız Tanzanya'daki Serengeti'de, yaşlı aslanlar da genç aslanlar da hile yapmıyor!