AKP İktidarında 400 Yıllık Bir İlk!..
Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970
Geçtiğimiz günlerde “milli davamız” Kıbrıs’la ilgili iki önemli gelişme yaşandı.
Bunlardan ilki; Rum kesiminin, 1931-1960 yılları arasında Kıbrıs’ta Türk soykırımını gerçekleştiren EOKA terör örgütünün başı Yunan general Yorgo Grivas adına müze yapılmasına karar vermesiydi.
Bu karara tepki gösteren KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Grivas’ın Yunanistan’da ve Rum tarafından bile terörist olarak kabul edildiğine dikkat çekti.
Takip edebildiğimiz kadarıyla, Ankara’dan tepki gösteren tek isim ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay oldu. Oktay şunları söyledi:
“Katliamları sergilerler yani yakışır kendilerine de. Bu katliamları sergilemeleri tam da kendi kültürlerine ve istedikleri politikaya da yakışır zaten. Enonis söylemlerinin EOKA söylemlerinin 1931’lerden sonra 60’lara kadar ne tür zulümler katliamlar yaptığı hepimizin malumu zaten. Bununla ilgili güzel bir dizimiz de vardı, kamuoyunun anlayabileceği dizi ama tarih kitaplarında da bu tarihsel gerçekler olarak da mevcut. Yüzlerce köyün ve Kıbrıs Türkü’nün katliamına sebep olan bir isimdir Grivas. Bunu bir kahraman gibi görüp de eğer müzede sergilemek istiyorlarsa buyursun sergilesinler yani kendi zulümlerini sergilemiş olurlar. Kendi yani bir katil ruhlu bir insanın kahraman olarak sunulmasını arzu ediyorlarsa dediğim gibi kendilerini çok iyi ifade etmiş olurlar o zaman.”
KKTC’ye Gözlemci Statüsü Verilirken
İkinci önemli gelişme; Perşembe-Cuma günleri Semerkant’ta düzenlenen Türk Devletleri Teşkilâtı’nın 9’uncu Zirvesi’nde KKTC’ye gözlemci üye statüsü verilmesi oldu.
Bu konuyu ayrıca işleyeceğiz. Şimdilik sadece şunları aktaralım.
KKTC ve ülkemiz yöneticileri, “Tarihi adım… Milli davamız Kıbrıs meselesinde bir dönüm noktasındayız… Kıbrıs Türk davasını kuvvetle desteklemeye devam ediyoruz.” şeklinde açıklamalar yaparken iktidar medyası da, “Semerkant’ta KKTC sürprizi”, “KKTC için tarihi adım”, “KKTC TDT’de yeni gözlemci” manşetleri attı.
Kıbrıs’ta hâlâ Enosis peşinde koşanlardan ise malûm tepkiler geldi.
Rum kesimi Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, KKTC’nin gözlemci statüsünün engellenmesi için ellerinden geleni yaptıklarını, Özbekistan ve Kazakistan’a diplomatik heyet gönderdiklerini belirtip, “Bizim için iyi bir gelişme değil, Kıbrıslı Türkler de istedikleri eşit egemenlik gibi uluslararası statü elde etmenin kolay olmayacağını anlamalı.” dedi.
Atina, kararı kınadığını bildirdi.
AB ise KKTC’yi “ayrılıkçı” olarak nitelendirip Rum yönetimini Ada’daki tek devlet olarak gördüğünü vurguladı.
Ve Bartholomeos Gitti
Bu gelişmeler arasında yaşanan olaya bakalım.
Rum kesiminin terörist Grivas adına müze yapılması kararını almasından iki gün sonra Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos hayatını kaybetti.
Ömrü Türk düşmanlığıyla geçen Başpiskopos için düzenlenecek cenaze töreninde, ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos’un yöneteceği duyuruldu.
Biz de tören öncesinde bunun ne anlama geleceğine dikkat çektik.
Ancak, tahmin edileceği üzere, Ankara’da kimse oralı olmadı ve Bartholomeos dün Rum kesimine gidip cenaze törenine katıldı, ayini yönetti.
Önce nasıl gittiğini, bizzat Fener Rum Patrikhanesi’nin internet sitesinde paylaşılan haberden aktaralım.
Özel bir uçakla Larnaka Havaalanı’na gitti. Burada -Kilise yetkililerinin yanı sıra- KKTC’ye gözlemci statüsü verilmesini engellemek için çalıştıklarını açıklayan Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis tarafından karşılandı.
Özel uçak detayının üzerinde duralım. Yıllar boyunca Bartholomeos’un Yunanistan tarafından tahsis edilen uçakları kullandığı biliniyordu. Bu uygulama devam ediyor olmalı ki, daha üç gün önce müstafi Tümamiral Cihat Yaycı da Batı Trakya Türkleri ile ülkemizdeki Rumların yaşadıklarını karşılaştırdığı yazısında şunun altını çizdi:
“Kendini Ekümenik Patrik ilân eden Fener Rum Ortodoks Metropoliti bir Türk vatandaşı ve Türkiye Cumhuriyeti dini görevlisi olmasına rağmen Yunan devlet uçakları ile ABD, Fransa gibi birçok ülkeye resmi ziyaretlerde bulunmakta ve bizim de hiç sesimiz çıkmamaktadır.”
Kıbrıs’taki Çan Sesleri Nereye Ulaştı?
Tesadüf, bugün Milli Gazete’de “Kıbrıs’ta Türklerin katliamındaki en önemli aktör” başlığıyla Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi’nin neler yaptığının anlatıldığını da kaydedip Başpiskopos II. Hrisostomos’un cenaze törenine gelelim.
Törene Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou ve Rum kesimi Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis ile Yunanistan ve Rum kesiminden çok sayıda bakan katıldı.
Sakellaropoulou ve Anastasiadis’in konuşmalarından sonra kürsüye gelen Fener Rum Patriği Bartholomeos, Başpiskopos’un ölümüne değinirken bu kaybın, bu gelişmeyi bildiren çan seslerinin, “Konstantinopol ve Fener’e kadar ulaştığı” bir haber olduğunu söyledi. “Yeni Roma ve tüm Kıbrıs’ın büyük başpiskoposu” diye nitelendirdiği II. Hrisostomos’un kişiliğini ve hizmetlerini öve öve bitiremeyen Bartholomeos, “Çok sevdiğimiz kardeşimiz, eş-papazımız ve kişisel dostumuza veda etmek ve terk edilmiş evlatlarına destek olmak amacıyla, aslında ilk kez Kıbrıs’a geldik.” dedi.
Evet, Rum medyasının da altını çizdiği üzere Bartholomeos, son 400 yılda Ada’ya giden ilk Patrik’ti.
Bu da AKP iktidarına nasip oldu!..
Bartholomeos’un konuşmasından devam edelim.
Başpiskopos’un, “Ekümenik Patrikhane”ye duyduğu saygı ve sevgiye atıfta bulunurken şu ifadeleri kullandı:
“Ekümenik Patrik olarak özellikle altını çizmek istediğimiz şey, merhumun şehit edilmiş Konstantinopolis Kilisesi’ne olan büyük sevgisi ile şehitlik ve onun tanıklığı yolunda bizimle olan onurlu ve durmak bilmeyen yoldaşlığıdır! Her adımda yiğitlikle, cesaretle ve faydalı hakikatle komşumuz oldu. Nisan 2010’da tüm zorluklara meydan okuyarak Septon Merkezi’ne resmi bir huzur ziyareti yapma şerefini bize bahşetti. Ünlü selefi Başpiskopos III. Sophronios bile bir asır önce Septon Merkezi’ne gayriresmi bir ziyarette bulunmuş ve ilahi ayin sırasında Patriklik Kilisesi’ndeki tahtta huşu içinde durmuştu… Kutsanmış Başpiskopos’un 2020 Mart ayının başında Konstantin’in Şehri’ne yaptığı son ziyaret ve Ortodoksluk Pazar ayini hafızalarımızdan silinmeyecektir.”
Ve son bir not:
Bartholomeos, sadece cenaze töreninde değil, törenden sonra da Yunanistan ve Rum kesimi Cumhurbaşkanları ile görüşmeler yaptı.
Ez cümle; Ankara, KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilâtı’na gözlemci üye olarak kabul edilmesini kutlarken, Lozan’a göre bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi’nin başındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Bartholomeos, tüm Kıbrıs’ın temsilcisi olduğunu iddia eden Rum kesimini ve Enosis davası güden Rum kilisesini kucakladı!..
İşte “milli davamız” olan Kıbrıs’a böyle sahip çıkılıyor… Bu tabloya yol verenlere hayırlı, uğurlu olsun!.