« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Eyl

2009

Yabancı Gözüyle Sivas Kongresi / Prof. Dr. Hasan KONİ

01 Ocak 1970

Sayın Meclis Başkanım, saym milletvekilleri, Sayın Valim, kıy-metli bilim heyetinin yerde kalan mensupları ve kıymetli dinleyici-ler; bendeniz, Harbort ve heyetinin Ermeni konusundaki raporuüzerinde çalışıyordum. Bu raporun başlangıç kısmında tahmin et-mediğim bir tarzda, Sivas'la ilgili belgeleri buldum. Tahmin ediyo-rum ki, Sivas olaylarında ne olduğunu anlayabilmek için, yani, ger-çekten millî irade oluşmuş mudur, belli bir ulusal boyut var mı-dır; bunu anlamak için, bir yandan da Ermeni boyutu ne olabilir;bunu tespit etmek için General Harbort ve heyeti Türkiye'ye gel-miş olabilir; fakat, asıl tespit etmek istedikleri, yukarıda belirtildi-ği gibi millî iradenin oluşup, oluşmadığının denetlenmesidir. Çün-kü, birinci rapor, yani, Türkiye'de milliyetçi hareketle ilgili yazdık-ları istihbarat raporu olumsuz bir rapor. Bu rapora göre, milliyet-çi hareket ile ilgili konuların olumsuz isnatları yıkmak mümkünolabiliyor. Hangi dedikoduların, hangi konuların nasıl ortaya çık-tığını bu olumsuz rapordan görmek mümkün.örneğin, Amerikan raporunda, biz Türklerin katiyen bir silah-lı harekete girebilecek güçte olmadığımız ileri sürülüyor. Olay ta-mamen tersine olmuştur; Türkler silahlı harekete girmişlerdir.«Böyle bir güçleri yoktur» denilmektedir. Devamlı olarak, Sivas ha-reketi ve olgusunun İstanbul'dan desteklendiği, oradan para alın-dığı ileri sürülmektedir; peşinden, «Çok önemli, devlet içinden birkaynak bunu bize haber veriyor» demektedir. Gene bir başka sa-tırında, «Ermeniler ve Rumlar böyle söylüyorlar» demektedir. De-mek ki, istanbul Hükümetinin Ankara'daki bazı hareketleri destek-lemesi yahut Atatürk, Samsun'a çıkarken malî yardım yaptığı ko-nusundaki dedikodular bu, Rum ve Ermeni kaynaklarına dayan-maktadır. Bunu da böylece ortaya çıkarmış oluyoruz. Belgelerinolumlu yönleri olanlarda var.Belgenin bir tanesi elle yazılmış, not tutulmuş : Ulusal Kong-re tarafından, istanbul'da bulunan diplomatlara verilen memoran-dum. Bir tanesi de gene Sivas Kongresi Bildirisinin tngilizcesi. Buiki belgeyi de buradaki Müze Müdürüne teslim edeceğim. Herhaldesergilerler; Sivas'a hatıramız olsun.
Burada bir ara bilgi vermek istiyorum. Sayın Meclis Başkamda biliyor : 16 Mayısta Başbakanlık Arşivi açılacaktır. Törenine bu-radaki arkadaşlar katılacaklar ve Sivas konusundaki bu konulardaha geniş olarak ortaya çıkacaktır.Diplomatlara verilen memorandumda dikkati çeken bir hususvar : Toprak bütünlüğü ve ulusal bağımsızlık konusu üzerinde sertbir şekilde durulmaktadır. Bu konuda katiyen taviz verilmek iste-nilmemektedir; fakat bir yandan da padişaha dokunmamak, Hila-fete dokunmamak, yahut bu sistemi korumak gibi laflar da edil-mektedir. Yani, olayın meşru bir yaydan çıkmaması sağlanmayaçalışılmaktadır. Hareket, birden bire gayri meşru bir hareket ha-line dönüşmemelidir; ancak, öte yandan hareketi bir ihtilâl halinegetiren, sürekli olarak ulusal iradeden ve bu ulusal irade gerçekleş-mezse ülke içinde mutlaka huzursuzluk ve savaş çıkacağından; buhuzursuzluk ve savaşın gerek Avrupa'nın ve gerekse Amerika'nınaleyhine olacağından bahsedilmektedir.Yani, bir yandan «Biz meşru hareketiz. Saltanata filan dokun-mayacağız; ama bu hareketi tanımazsanız sizi cezalandırırız» gibi,hem nalına hem mıhına lâflar söylenmektedir. Bu, çok iyi bir şekildemillî hareketi maniple edebilmektir. Zaten bu tarzda olmasaydı, ge-ne Amerikan belgelerinin söylediği gibi, «ingilizler uzun zaman uyu-muşlar, olaya el koyamamışlardır. Bizim istihbaratımız, İngilizlere,Anadolunun 3 müfettişliğe ayrıldığını ve Mustafa Kemal'in, Ana-doludaki cephaneleri teslim etmediğini haber vermiştir. Bunlar uyu-yor» denilmektedir. İhtilal hareketi gizli gizli sürmüştür. İşin il-ginç bir yanı ve boyutu da budur.öte yandan milliyetçi hareket konusunda ne söylüyorlar : «Tür-kiye'de milliyetçi hareket, Yunanlıların İzmir'i işgalinden sonradoğmuştur» diyorlar. Halbuki, İzmir'in işgalinden çok daha önceböyle bir hareket vardı. Ayrıca, «İstedikleri, Müslümanların hak-ları ve izmir'in Türkiye'ye geri verilmesidir. Bunları sağlarsak ha-reket durabilir». Zaten, yapılan İstanbul mitinglerinde kanlarınıson damlasına kadar akıtmaları söylenmektedir ; ama bir hafta son-ra bu mitingler de zayıflayıp sona erecek» denmiştir. Ancak miting-ler durmayınca müttefikler bütün mitingleri yasaklayacaktır.İstihbarat raporunda «Hareketi yapanlar Türk yedek subayla-rıdır, istanbul'lu öğrencilerle birlikte «Ulusal Blok» diye siyasî birparti kurulmuştur. Bu parti, propaganda çalışmaları için özel bö-lümler halinde örgütlenmektedir. İstanbul'daki örgütlenme bittiğin-de, buradaki subay harekatı, özellikle yedek subaylar Anadoluya ge-çerek bir kısmı Erzurum'da bulunan Mustafa Kemal Paşa'nm yanı-na, bir kısmı da Ege Ordusuna katılmaktadır. Bunlara dikkat edil-mesi lazımdır» diye haber verilmektedir.Gene, aynı metinde «Hükümetin emirlerine uymayı reddedenMustafa Kemal Paşa'nm, Müslümanların haklarını korumak için ay-rı bir hükümet kurulması hakkında fikirlerini açıkladığını; Erzu-rum'da, 5ü'ye yakın katılanla birlikte bir kongre topladığını ve kong-renin temel kararının -Kendilerinin «Amerika Amerikalılarındır»kararına benzetiyor - «Türkiye Türklerindir» kararını aldığını» söy-lüyor, «istanbul'daki Hükümet, hareketi mahallî ve önemsiz olarakgörmektedir; fakat bu hareket öyle değildir.Çünkü, ingiliz, Fransız ve Ermeni çevrelerinde hareketin çokdaha başka boyutlara gittiğini ve İstanbul Hükümetinin, artık buhareketlerle başa çıkamayacak halde olduğu söylenmektedir ve bukaynağımız bize çok doğru haber vermektedir» demektedir. Bu kay-nağın kim olduğunu tespit edemedik. Arşivler açılınca kim olduğubelirlenir.Belgenin devamında; «1 Ağustosta, Mustafa Kemal, Erzurum'daki ingiliz makamlarıyla bağlarını kopardı ve buradaki silahlarıateşkese uyarak teslim etmedi. Bunun üzerine Albay Ravlinson'a(Erzurum'da bulunan ingiliz misyonu başkanı) Kars'a gitmesi em-redildi, ingilizler, bundan sonra Kars üzerinden operasyon yapacak-ları» belirtilmektedir. Gene Erzurum'daki kongre kararlarındanbahsedilmekte, raporun (A) ekinde bunların ortaya konacağı söy-lenilmektedir.«Kongre, istanbul'la bağlarını kopardı. Nedeni, onların siya-setlerinin Türklere uymadığını belirtti ve kendi çıkarlarını izledik-lerini açıkladı. Bu kopuşun nedenlerinden biri de, Harput Valisininingilizlerle birlikte yaptığı kongreyi dağıtma hareketidir, ingiliz veFransız Hükümetlerinin, Türklerin Suriye, Klikya ve diğer bölge-lerdeki toprakları işgal etmesidir ve Meclis'teki insanlara yaptığıbaskılar» olduğu metinde belirtilmiş.Burada bir de hepimizin bildiği Chicago Daily News Gazete-sinden bir muhabir var : Mr. Brown. Bu, bir gazeteci olarak adı ge-çiyor; ama Türk makamlarının, kimin ne olduğunu, neye çalıştığınıçok iyi bildiklerini hayretle görüyoruz. Burada tersini söylemesinerağmen, «Türkler, kendisinin binbaşı olduğunu biliyorlar ve kong-re tarafından, kendilerine tavsiyede bulunması için gönderildiğinitahmin ediyorlar. Amerika Birleşik Devletlerinin tamamen Türklerín yanında olduğunu ileri sürüyorlar. 9 Eylülde de kongre, Ame-rikan Senatosuna alman bütün kararları göndermiştir. Kopyalarıek (B)'dedir» demektedirler. Tabiî, burada da biz yanılıyoruz ra-porun bu kısmı eğer doğruysa. Diğer belgelerle karşılaştırmak la-zım; Amerika gerçekçi bir değerlendirme yapmıyor; raporun sonu-na doğru birçok konularda İngilizlere durumu bildirdiği görülüyor.Örneğin ;«Hareket etkili denmesine karşın, pek öyle değildir. Hareke-tin başında, şüphesiz yüksek kaliteli Türk liderleri vardır ve şöh-retleri lekesizdir. Ancak, çoğunluğu İttihat ve Terakki'nin sürükle-diği üyeler oluşturmaktadır. Bunlar da, bölünmemiş bir Türkiye is-temektedirler» diyor. Oysa, mahallî halk bu olaya katılmıştır vedesteklemektedir.«izmir'in geri verilmesini istiyorlar ve kanlarının son damla-sına kadar çarpışacaklarını söylüyorlar» demektedirler. «Ermenis-tan'ın kurulmasına müsaade edilmeyeceğini açıkça belirtmektedir-ler».Diyorlar ki, «Türkler birlik halinde olurlarsa, müttefik güçlerarasında Türkiye'yi parçalama konusunda isteksizlik olacağına ina-nıyorlar. Böylece Türkiye daha az zararla kurtulacak ve müttefikaskerleri, onlara karşı savaşmak için isteksiz olacaklardır». Deminsöylediğim gibi, Türklerin direnmeyi düşündüklerine inanan kimseyok. Askerî direnmenin mümkün olmadığı kanısındalar. «İstekleri-ni Wilson ilkelerine dayandırmak istiyorlar ve bu yüzden de bizegüveniyorlar» derken, bu güvenişten Batılıların kaygı duyduğu an-laşılıyor.Tabiî, bir de üzüldükleri bir konu var : Manda konusu. «Mandakonusunu tamamen değişik bir şekilde anlıyor Türkler, diyorlar.»Manda konusunda istedikleri, onlara malî açıdan yardım edecek birhükümet olması. Birkaç danışmanla birlikte yönetime katılacaklar,ancak ülkeyi Türkler yönetecek, biz sadece para vereceğiz. Bu türbir manda anlayışına biz razı değiliz, onlara yardım edemeyiz» di-yorlar. Tabiî, manda isteyenler bile açıkgöz bir manda isteme ça-basındalar.İngilizler içinde durdukları, Hindistan ve Türkistan'a kadaruzanan birleşmiş bir devlet ve cumhuriyet kurmak istiyorlar; gali-ba bizi de kandırıyorlar gibi sözler kullanıyorlar.Gene Türklere dönerek : «Bazı açılardan Almanya'yı takip edi-yorlar, örneğin, kabinenin istifası, bazı bolşevizm tartışmaları, Türkiye için imkânsızdır» diye bir not düşmüş. «Yapıyorlar, Türk-ler, son aylar içinde de ihtilalden bahsediyorlar. Acaba bunlardankorkmak mı gerekiyor?» diyor. Gene, «Mükemmel bir kaynaktanöğrendiğimize göre, bu tür hareketler şimdilik dış dünyanın sem-patisini kazanmak için yapılmış hareketlerdir. Hatta, bu sempatiyikazanmak için bir de cumhuriyet kurmaktan filan bahsediyorlarve bu tür sempati kazanmaya da alışıktırlar. Ne zaman kendilerinisıkıştırsak, örneğin 1878'de Mithat Paşa tarafından ilan edilen Ana-yasada olduğu gibi bizi yumuşatmışlardır, 1908'de de yeniden birAnayasa değişikliği yaparak batı âlemini kendi yanlarına çekmiş-lerdir. Aman bu şeylere kanmayalım» diye de rapora not düşülmüş-tür.«Hareketin beyinlerinden bir kısmı istanbul'da ; başlarında Ulu-sal Blok Partisinin kurucusu Ahmet Rıza Bey var. Bir de HalideEdip Hanım var, çok tehlikeli» diyor. «Sebebi, kendisi akıllı, bir deiyi ingilizce biliyor.» iyi ingilizce bilmek onlar için önemli «Yük-seköğrenimi olan bir kimse. Konuşma kabiliyeti büyük, istanbul mi-tinglerinde yaptığı konuşmalarda halkı, vatanını savunmaya çağı-rırken ağlatıyor ve kendisi de Cemal Paşa'nın yakın arkadaşı» diyeayrıca bir not düşülmüş. «Hatta, öyle etkili ki, Padişahın içişleri Ba-kanının karısı da onun yanında, propaganda işlerinde» çalışıyor diyebelirtilmiş.Raporun devamında : «Duyulan birçok dedikoduya göre, bazıyabancı hükümetler bu milliyetçi hareketle ilgilenmektedirler. Aca-ba Fransızlar onlara yardım mı ediyor diye bir şüphe var. - Peşin-den de not düşmüş - buna inanılmıyor. Çünkü, Milliyetçiler Fransız-lardan ve ingilizlerden nefret ediyorlar» diyor. «Fakat, bu milliyet-çi hareketin bir faydası var : ingilizler bunu bahane ederek birazsonra ülkeyi tamamen işgal edebilirler; ancak, başlangıçta söndü-rebilecekleri bu hareket için uyudular. Biz uyumadık».«Mart ayı başında da Türk Ordusu 3 müfettişliğe bölünmüştü.Amerikalı subaylar durumu bildirinceye kadar ingilizlerin durum-dan haberi yoktu. Bundan sonra dikkat etmeliyiz. Çünkü, MustafaKemal Paşa, Samsun, Sivas ve Erzurum gibi bölgeleri tamamenateşkes, denetleme, askerden arındırma gibi görevlerle elinde bulun-durmaktadır. Oysa, katiyen bu hareketleri yapmayıp yeni bir ulu-sal hareket toplamıştır» demektedirler.Efendim, belgelerin içeriği bu. Kısa bir belgedir; fakat ulusalKurtuluş Savaşının başlamakta olduğunu, büyük devletlerin tered-düt içinde olduğunu ve bazı yanlış yorumlar sebebiyle büyük meydan muharebelerine gidileceğini gösteren olaylardır. Daha yeni bel-geler buldukça açıklayacağız.Teşekkür ederim.

Ziyaret -> Toplam : 125,16 M - Bugn : 46921

ulkucudunya@ulkucudunya.com