Fikir Turu · Körfez'in petrol devleri neden temiz enerjiye yatırım yapıyor?
01 Ocak 1970
Başta Suudi Arabistan’a ait Aramco ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait ADNOC olmak üzere Barsa Körfezi’nin hidrokarbon devleri temiz enerjiye geçiş için milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Peki, gelirlerinin çok büyük bir kısmı petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara dayanan bu ülkeler neden böyle bir girişimde bulunuyor?
The Economist dergisinde yer alan makalede Körfez ülkelerinin daha çevreci enerji üretimine yönelik yatırımlarının arka planı ele alınıyor.
Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:
“Birleşik Arap Emirlikleri zengin bir petrol cenneti üzerinde yer alıyor. Kamu petrol şirketi ADNOC, dünyanın en büyük hidrokarbon üreticilerinden biri. İki ay önce Birleşik Arap Emirlikleri, dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz zirvesinde yaklaşık 140 bin delegeye ev sahipliği yaptı. Son on yılların en kötü enerji krizinin yaşandığı bir ortamda, Basra Körfezi’nin yaptığı petrol ihracatının daha kötü bir şoku nasıl önlediğine dair güzellemeler beklenebilirdi. Bu durum, Birleşik Arap Emirlikleri Sanayi Bakanı Sultan Al Jaber’in açılış konuşmasını daha da kayda değer kıldı. Sayın Al Jaber, bu kara endüstriyi daha yeşil bir hale getirmenin önemini defalarca vurguladı. “ADNOC bugünün enerji kaynaklarını daha temiz hale getirirken geleceğin temiz enerji kaynaklarına da yatırım yapıyor,” diye seslendi.
Geçmişte Körfez’in enerji endüstrisinin önde gelenleri yalnızca fosil yakıtları savunmakla yetiniyorlardı. Artık Sayın Al Jaber gibi pek çok kişi karbonsuzlaşma yönündeki kararlılıklarını dile getiriyor.
Suudi Arabistan ve Kuveyt, 2060 yılına kadar net sıfır sera gazı emisyonu hedeflediklerini açıkladı. Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman 2050 yılına kadar bu hedefe ulaşacaklarını söylüyor. Katar’ın henüz bir net sıfır hedefi yok, ancak 2030 yılına kadar emisyonları olağan şartlarda dörtte bir oranında azaltacağını belirtiyor.
Küresel Metan Taahhüdü’nü imzalayan tüm Körfez ülkeleri, bu güçlü sera gazının emisyonlarını azaltmayı vaat ediyor. Hatta Birleşik Arap Emirlikleri, 2023 yılında BM’nin yıllık iklim zirvesine ev sahipliği yapacak.
Çevreci göz boyama mı samimi bir çaba mı?
Bazıları bunun çevreci bir göz boyama olduğundan şüpheleniyor. Bu görüşe göre Körfez ülkeleri, devlet bütçelerinin büyük bir kısmını oluşturan kamu enerji şirketlerinin gelirlerine, karbonsuzlaşma konusuna ciddiyetle yaklaşamayacak kadar bağımlı. Ancak önde gelen şirketlerin yatırım planları incelendiğinde, yeşil teknolojiler üzerine ciddi ve bazı durumlarda oldukça büyük yatırımların yapıldığı görülüyor.
Bu çabaların arkasındaki şirketler bulundukları bölgenin ötesinde bir öneme sahip olduğundan, söz konusu durum incelenmeye değer. Dünyanın diğer bölgelerinde kamu enerji şirketleri Körfez’in devlerini, özellikle de Arap Krallığı’nın petrol devi ADNOC ve Saudi Aramco’yu örnek alıyor. Dünyanın en büyük enerji şirketlerinden ikisi teknolojik ve stratejik olarak nereye yönelirse, diğer ülkelerin kamu şirketleri de onları takip ediyor.
Körfez petrol devlerinin yaklaşımı iki temele dayanıyor. Bunlardan birincisi, koyu siyah: petrol ve doğalgaz üretiminin iki katına çıkarılmasını öngörüyor. Yüksek petrol fiyatlarıyla cesaretlenen bölgedeki enerji şirketleri, üretimi artırmak için büyük yatırımlar yapıyor. Aramco’nun 2022 yılındaki yatırım harcamaları 40-50 milyar dolara ulaşacak. Petrol üretim kapasitesini 2027 yılına kadar günde yaklaşık 12 milyon varilden 13 milyon varile çıkarmayı hedefleyen şirket, önümüzdeki birkaç yıl içinde daha da büyük yatırımlar vaat ediyor.
ADNOC, 2027 yılına kadar yatırım projeleri için 150 milyar dolar harcayarak kapasitesini yaklaşık günlük 4 milyon varilden 5 milyon varile çıkarmayı hedefliyor. Energy, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) üretimini 2027 yılına kadar üçte iki oranında artırmak için 2021-2025 yılları arasında 80 milyar dolar kaynak ayıracak.
Petrolcülerin petrole yatırım yapması yeni bir şey değil. Ancak Körfez devlerinin son yatırımları, petrol talebinin geleceğini artık görmezden gelmediklerini gösteriyor. Bir araştırma şirketi olan S&P Global’den Mariam Al-Shamma, Körfez devlerinin, gelişmiş ülkelerdeki en gözde müşterilerin karbon emisyonlarını kontrol altına almaya çalışacaklarının farkında olduklarını söylüyor. AB üye devletlerinin 18 Aralık’ta onayladığı karbon vergisi gibi politikalar önümüzdeki dönemde yaşanacakların bir habercisi niteliğinde. Al-Shamma, “Ayakta kalan son üretici olmak için en düşük maliyeti sağlamaktan daha fazlasına ihtiyacınız var,” diyor. Körfez’in petrol devleri, varlıklarını uzun süre devam ettirebilmek için temiz fosil yakıt üreticileri olmayı da hedefliyor.
Körfez ülkeleri temiz fosil yakıt üreticileri olabilirler mi?
Bu konuda doğal bir avantaja sahipler. Bu ülkelerin hidrokarbon rezervleri, çıkarılması en az karbon salınımı gerektiren rezervler arasında yer alıyor. Bir araştırma şirketi olan Rystad Energy’den Olga Savenkova, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudilerin yüksek operasyonel verimlilik ve daha az gaz yakımı ile karbon emisyon miktarlarını daha da azaltmak için çaba sarf ettiklerini belirtiyor.
ADNOC, açık deniz tesislerinde yakılan doğal gaz yerine kıyıdan temiz enerji sağlamak amacıyla deniz altı elektrik kabloları ve diğer ekipmanlar için 3,6 milyar dolar harcıyor. Bu hem çevreci hem de potansiyel olarak kârlı bir iş: Al-Shamma, daha az emisyonla üretilen ham petrolün gelecekte daha yüksek fiyatlara alıcı bulacağını düşünüyor ki bu eğilim LNG piyasasında hâlihazırda görülüyor.
Körfez ülkelerinin stratejisinin ikinci temel unsuru ise daha ilgi çekici. Bugün elde edilen fosil yakıt gelirlerinin bir kısmının geleceğin temiz enerji teknolojilerine yatırılmasını içeriyor. Bölge devletleri karbon yakalama ve depolama, yenilenebilir enerji ve hidrojen konularında dünyanın en büyük yatırımlarından bazılarını yapıyor. Bir analist, “Ortadoğu’da düşük karbonlu enerji projeleri dalgası yükseliyor,” diye şaşkınlığını dile getiriyor.
Teksas’taki Rice Üniversitesi’nden Jim Krane, “Suudi Arabistan karbonsuzlaşma konusunda büyük avantajlara sahip” diyor. Krane, Suudi Arabistan’ın çevresindeki sanayi bölgelerinde salınan karbonu depolamak için biçilmiş kaftan olan bir jeolojiye sahip geniş, boş ve güneşli arazilere dikkat çekiyor.
Aramco 2035 yılına kadar yılda 11 milyon ton karbondioksiti yakalama, depolama ve kullanma kapasitesine sahip olmayı ve 12 gigawatt (GW) kapasiteye sahip rüzgâr ve güneş enerjisi altyapısı kurmayı hedefliyor.
Genel olarak, Suudi Arabistan 2032 yılına kadar 54 GW yenilenebilir enerji kapasitesi inşa etmeyi amaçlıyor. Birleşik Arap Emirlikleri ise 2021’de 15 GW’lık yatırımla 2030 yılına kadar yurtiçi ve yurtdışında 100 GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesine ulaşmayı planlıyor. Bu da ADNOC’un da hissedarı olduğu devlet kontrolündeki temiz enerji şirketi Masdar’ı dünyanın en büyük ikinci temiz enerji üreticisi haline getirecek. Masdar, geçtiğimiz günlerde enerji depolama teknolojisi geliştiren bir İngiliz firmasını satın almıştı.
Körfez ülkelerinin en büyük çevreci yatırımları hidrojen üzerine
Körfez ülkelerinin en büyük çevreci yatırımları hidrojen üzerine. Doğal gaz yerine yenilenebilir kaynaklar kullanılarak üretildiği takdirde hidrojen temiz bir yakıt. Birleşik Arap Emirlikleri, 2021 yılında bulunduğu bölgenin bu türdeki ilk “yeşil hidrojen” tesisinin açılışını yaptı. Suudi kamu kuruluşu ACWA Power, 5 milyar dolarlık yeşil hidrojen projesinin finansman çalışmalarını neredeyse tamamladı. Petrol rezervleri büyük komşularına göre daha küçük ve işletilmesi daha maliyetli olan Umman, dünyanın belki de en büyük hidrojen tesisi için 30 milyar dolarlık bir yatırımdan söz ediyor. Umman, ülkedeki özel ekonomik bölgelerde yeşil hidrojen projeleri için imtiyazlar sunmak üzere devlete ait bir hidrojen kuruluşu kurdu.
Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri ayrıca gözlerini yurtdışına dikmiş durumda. Masdar, Mısır’da 10 milyar dolarlık bir hidrojen projesine yatırım yaptı; Azerbaycan’da 4 GW’lık yeşil hidrojen ve yenilenebilir enerji projeleri geliştiriyor ve İngiltere’nin kuzeyinde yeşil hidrojen üzerine çalışan bir firmaya yatırım gerçekleştirdi. ACWA Power Mısır, Güney Afrika ve Tayland’da milyarlarca dolarlık yeşil hidrojen projeleri üzerinde çalışıyor. Hem Birleşik Arap Emirlikleri hem de Suudi Arabistan 2030 yılına kadar temiz hidrojen sektöründe küresel ihracat pazarının dörtte birini veya daha fazlasını kontrol etmek istiyor.
Bir düşünce kuruluşu olan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden Ben Cahill, iki ülkenin hidrojen ve gazın taşınması için daha az zahmetli bir araç olarak kullanılabilecek amonyak üzerinde aktif bir şekilde çalıştığını düşünüyor. Asya ve Avrupa’dan alıcılarla anlaşarak ilk hamleyi yapan olmanın sağlayacağı avantajını elde etmek istiyorlar. Katar, doğal gazdan “mavi amonyak” üretecek bir tesis kurmak için 1 milyar dolardan fazla yatırım yapıyor. Bu tesisin 2026 yılında açılması planlanıyor. Bir danışmanlık şirketi olan Roland Berger’in tahminlerine göre hidrojen ekonomisi gelişirse bu tesis 2050 yılına kadar Körfez ülkelerine yıllık 120 milyar ila 200 milyar dolar arasında gelir sağlayabilir. Bu rakam şu anda petrol ve doğalgazdan elde ettiklerinden çok daha az; sadece Aramco 2022’nin ilk yarısında 300 milyar dolardan fazla gelir elde etmişti. Ancak bu yine de ciddi bir para ve petrol bolluğunun sona ermesi riski göz önüne alındığında, Körfez ülkelerinin çevreci girişimlerinin ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor.
https://fikirturu.com/jeo-strateji/korfezin-petrol-devleri-neden-temiz-enerjiye-yatirim-yapiyor/