Okumayanlar okumasın da ya yazamayanlar?
İskender Öksüz 01 Ocak 1970
Türkçe hakkında yazacağım. Birçok kalemin en sevdiği konudur. Bir kere geniş ilgi görür. Çünkü herkes Türkçe bildiği kanaatindedir. İkincisi, dil konusunda yazdıklarınızdan başınız derde girmez. Tenkitleriniz bir şahs-ı meçhule yöneliktir. Kimse üstüne alınmaz.
Kelimeleri biraz dinlendirelim
Türkçe yazılarının çoğu şu kelime Türkçe mi değil mi tartışmasıdır. Herkes uzman olduğu ve hele eski devrimci Türk Dil Kurumu’ndakiler en uzman oldukları için Arapça kelimeler atıp Farsçasını alırlar, Türkçesini atıp Arapçasını alırlardı. Mesela herkesin ağzındaki Fars kökenli şehir, kent oldu; halbuki kent Soğdcadır. Türkçe bütün atılıp tüm geldi falan.
Şimdi ben aynı yola sapmayayım. Bence şehir de Türkçedir, kent de Türkçedir. Diller birbirinden alır da verir de. Tekrar olacak ama sevdiğim dilci McWorther, “İngilizce’nin” diyor, “yüzde birden azının kökü İngilizce’dir.” Bu tespiti, o dilin en büyük sözlüğündeki (Oxford) kelimeleri sayarak yapmış. Fakat o yüzde bir, günlük konuşmada yüzde yetmişi teşkil ediyormuş. Ama İngilizce bugün dünyanın en yaygın dili. Lingua Franka’sı.
Hep kelimeler tartışılır. Pek az istisna var, biri, arada sırada Karar’a da yazan yönetmen, şair dostum Yağmur Tunalı’nın “İki Gözüm Türkçe” kitabı. Yağmur, orada kelimelerden değil seslerden, daha doğrusu telaffuzdan bahsediyor. Tavsiye ederim.
Benim derdim o da değil. Zaman içinde kelimeler değiştiği gibi telaffuz da değişir. Bakın, Türkiye Türkçesi’ne pek yakın Türkmenistan Türkçesi’ni, ondan uzak olması gereken Uygur Türkçesi’ne göre daha zor anlıyoruz. Büyük çapta telaffuzdan; çünkü yazılı Türkmenistan Türkçesi hemen hiç sıkıntı vermiyor, neredeyse Azerbaycan Türkçesi gibi.
Benim derdim okumuşların yazamaması
Benim derdim, okumuşların yazamaması! Okur yazamaz Türkler. Hayır, ondan bahsetmiyorum. Yazmaktan kastim g ile ğ’nin bir birinden ayrılması değil. Ne? Hani bir zamanlar “kompozisyon” dediğimiz şey vardı ya, o.
Bölüm Başkan Yardımcısı bir hoca, “Falan dersin sunum toplantısı, filan amfide, filanca saatte yapılacaktır” duyurusunu yazamıyordu, benden rica etti, ben yazdım. İşin vahametinin farkında değildim. Son zamanlarda temel öğretim ders kitaplarına merak sardım. Sonra aynı gözle gazete haberlerine bakmaya başladım! Durum hakikaten vahim.
Kompozisyon dedim demesine de bu, kompozisyon dersi koymakla çözülecek iş değil. Tabiat bilimi kitabının da, matematik kitabının da Türkçesini düzelteceksiniz. Sosyal bilimlerin de. Öğrenciler aldıkları talimata göre değil, gördükleri örneğe göre davranır. Örnekleri hiç okumasalar daha iyi! Yazı dersi de konur, konmalı, ama önce adam gibi kalemlerin yazdığı ders kitapları gelmeli.
Tarafından
Güzel Türkçe’ye örnek bulmak kolay değil. Ama çirkin Türkçe’ye bol bol örneğimiz var. Anadolu Ajansı’ndan bir haber:
Vatiyye Askeri Hava Üssü’ne cumartesi gecesi savaş uçakları tarafından saldırı düzenlenmişti.
Düzgünü:
Savaş uçakları Cumartesi gecesi Vatiyye Askeri Hava Üssü’ne saldırmıştı.
Bu cins gereksiz pasif cümleye sık rastlıyorum. Genç yazar meslektaşlarıma tavsiyem, yazdıklarınızda “tarafından” kelimesini taratın. Bu kelimenin geçtiği cümleler büyük ihtimalle daha iyi yazılabilir.
Örnekler (Önce bozuğunu, ardından düzgününü yazıyorum):
İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan—İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı
…demirciler tarafından dövülüp şekillendirilen— …demircilerin dövüp şekillendirdiği
Milletvekilleri halk tarafından seçilir.—Milletvekillerini halk seçer.
Hak ve özgürlükler kanunlar tarafından korunur.—Kanunlar, hak ve özgürlükleri korur.
Hırsızlar tarafından kaçırılan—Hırsızların kaçırdığı
Toplum tarafından kutsal sayılan—Toplumun kutsal saydığı
Meclis tarafından oylanarak oluşturulan bir konsey tarafından değerlendiriliyordu.—Meclisin seçtiği bir konsey değerlendiriyordu.
Olmak veya Olmamak
Bir başka felaket, olmak fiili! Yukardaki cümlede onu da düzelttiğimi fark etmişsinizdir. Bana yazıda ilk adımlarımı attıran merhum bir büyüğümün bir tespiti vardı: Bir yazarın kalitesi, kullandığı “olmak” fiili sayısıyla ters orantılıdır!
Örnekler:
Kart PTT’ye teslim edildiğinde sizi haberdar ediyor olurum. — Kart PTT’ye teslim edildiğinde size haber veririm
Toplumların sahip oldukları temel ihtiyaçlar— Toplumların temel ihtiyaçları
…veriyor olmaları— …vermeleri
Orta Anadolu bölgesinde var olan—Orta Anadolu Bölgesi’ndeki
Ekonomik olarak ara hedef—Ekonomik ara hedef—(daha iyisi) Ekonomide ara hedef
İnsan gücüne bağlı olarak yapılan—İnsan gücüyle yapılan
Bir yazıda bu konuyu bitirebileceğimi sandım. Yanılmışım. Belki iki veya üç yazı gerekecek. Sonra sebep arayacağım- hissettiğim bir sebep var- ve nihayet çare bulmaya çalışacağım.