ABD ve Rusya'nın kıskacındaki Libya'da İstihbarat savaşları!
Ömür Çelikdönmez 01 Ocak 1970
Rusya, Libya’da Atlantik Çetesine karşı Türkiye’nin yanında! Aslında tam da bu değil veya böyle değil. Ancak Rusya’nın Libya’daki askeri varlığının yol açtığı sonuçlara bakılırsa, Rusya’nın General Hafter’e olan desteği, görünürde özellikle ABD ve İngiltere’nin Libya’da tam bir siyasi ve askeri hâkimiyet kurmasının önüne geçmiştir, engellemiştir.
Ayrıca Türk askeri varlığının BM’nin tanıdığı hükümet ile birlikte ön plana çıkardığı söylenebilir. Libya’da ikili anlaşmalarla uluslararası hukuk açısından askeri mevcudiyeti tartışılamayacak iki ülke Türkiye ve Rusya’dır.
Başını İngiltere ve eski koloni/ sömürgesi ABD'nin çektiği Atlantik Çetesinin asıl amacı Libya petrolleri üzerinde hak iddia etmek ve mülkiyetlerine geçirmektir.
Rusya, Libya'da petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu bölgeyi isyancı Halife Hafter’e yanaşarak denetimine aldı. Buraya kadar her şey bilindiği gibi. Oysa olay göründüğünden daha farklı.
Nasıl mı?
Birbiri ile bağlantı kurulması imkansız sanılan Ukrayna savaşı, Libya'daki kaosun devamı. Avrupa'nın enerji ihtiyacının kontrol altına alınması, Avrupa endüstriyel üretiminin kısıtlanması ve Avrupa'nın ABD ve İngiltere'nin önünde diz çöktürülmesi, Avrupa'nın kuşatılması Rusya'nın da içinde yer aldığı küresel bir planın sonucu.
12 yıldır istikrara hasret ülke Libya…
Libya'da Muammer Kaddafi'nin ölümünün hemen ardından başlayan iç savaş, neredeyse 12 yıldır sürüyor. Zaten Arap Baharı mimarlarının tam olarak istedikleri de buydu; sürdürülebilir bir iç savaş, Libya petrollerinin talanı. Libya’da her ne kadar iki ayrı hükümet savaşıyor gibi görünse de savaşın tarafları arasında İngiltere, Fransa, Rusya, ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye yer alıyor.
Libya’ya Malta’dan uzanan İngiliz parmağı…
Libya’yı anladık da “Malta da nereden çıktı” demeyin?
Malta eski İngiliz sömürgesi. Halen de İngilizlerin yönetiminde. İngiliz bankerler, kara para trafiğini Malta’dan yürütüyor. İngiltere’nin para aklama merkezi Cebelitarık bölgesi. İngiltere; siyaset ve polis teşkilatı bakımından değil ama hiç şüphe yok ki para aklama olayları açısından, dünyada yolsuzluğun en çok çok yapıldığı ülke olarak biliniyor.
İngiliz halkı, mali yapının tamamıyla çöktüğünü bilmediği gibi İngiltere’nin dünyanın en büyük yolsuzluk olaylarına karışmış ülke olduğunun farkında bile değildir. Çünkü rüşvet olaylarına karışan polis ve siyasilerin hesabını sormak çok zor. Sadece Londra’yı işin içinde sanmayın.
Cebelitarık, Malta ve Jersey’e ardına kadar açık kapılardan geçen ve Büyük Britanya’dan gelen kontrolsüz bir para akışı var.
Doğu Akdeniz’de İkinci Dünya Savaşı sırasında kısa süreli İngiliz egemenliğinde kalan Libya'da mevcudiyetimiz, yine bir başka İngiliz kolonisi Malta ile dengeleniyor, destekleniyor.
Doğu Akdeniz’de İngiliz egemenlik sahasını genişleten, koruyan, güçlendiren ‘Mavi Vatan’ konseptini, Yunanistan’a karşı geliştiriyoruz.
Ancak nihai sonuçta İngilizlerin Akdeniz'deki pozisyonunu dayatmaktan başka ne olabilir?
Adamlar Kıbrıs ve Malta üzerinden Cebeli Tarık Boğazı’nın ve Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayan Süveyş Kanalı’nın korumasını da Türklere ihale etmişler. “Derenin taşı ile derenin kuşunu vurmak” diye buna derler.
II. Dünya Savaşı sırasında kısa süreliğine de olsa Libya’yı kontrolünde tutan Birleşik Krallık, Libya üzerindeki egemenlik iddiasından vaz geçmiş değil.
İngiliz istihbarat yetkilileri 2018’de Başbakan Theresa May'e Rusya'nın askeri kaynaklarını yalnızca bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve savaşın parçaladığı Libya'yı yeni bir Suriye'ye dönüştürmek için değil, aynı zamanda kilit yolları ele geçirerek Avrupa ülkelerini istikrarsızlaştırmak için zaten Libya'ya gönderdiğini raporlamışlardı.
Nitekim Haziran 2016'da Moskova’da Frunze Military Academy’de askeri eğitim alan ve çok iyi derecede Rusça bilen Khalifa Haftar/Halife Hafter, Rusya Savunma Bakanı Sergei Shoigu ve Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolai Patrushev ile Moskova'da bir toplantı yaptı.
Eylül 2016'da Hafter'in Moskova'daki elçisi, doğrulanmamış resmi verilere göre Rusya'dan Libya ulusal ordusuna yönelik silah ambargosunun kaldırılmasına yardım etmesini istedi.
Kasım 2016'da Khalifa Haftar bir kez daha Moskova'ya geldiğinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile buluştu ve Rusya Savunma Bakanlığı'nda görüşmelerde bulundu. İslamcılarla savaşmak için Rusya Federasyonu'ndan askeri yardım almak istediğini dile getirdi.
Ocak 2017'nin başlarında, General Hafter, o sırada savaş misyonları yürüttüğü Suriye'den dönen Amiral Kuznetsov uçak gemisine bindi. Orada Rusya Savunma Bakanı Sergei Shoigu ile terörle mücadeleyi tartıştığı bir video konferansa katıldı.
Bu müzakereler sonucunda Rusya, asi Libyalı generali silahlandırmayı ve ona iki milyar dolar değerinde silah tedarik etmeyi kabul etti. Buna karşılık Rusya, Kuzey Afrika'daki etkisini yeniden kazanabilecek ve Akdeniz kıyısındaki Tobruk ve Bingazi şehirlerinde iki askeri üs alabilecekti.
Libya'da 2019'dan beri varlık gösteren Wagner'e bağlı paralı askerler, Cufra'nın yanı sıra ülkenin doğusundaki Sirte'de konuşlanmış durumda. Ayrıca Libya'da Al-Watya Hava Üssünü, Rusya Federasyonu ordusu birkaç yıldır kullanıyor.
Mayıs 2020’de ABD, Rusya'nın Libya'da kalıcı bir üs sahibi olması durumunda, NATO ve Avrupa için güvenlik durumunun temelden değişeceği uyarısında bulunmuş, Washington ayrıca Rusya'yı sahte Libya dinarı basmakla suçlamıştı.
Hafter'in ordusu, petrol kaynaklarının kontrolü için savaş yürütüyor, ülkenin batı bölgeleri, savaş uçakları, yüksek hassasiyetli topçu ve füze sistemleri ile donatıldı. Rus askeri varlığı, "Petrol Hilali" olarak tanımlanan bölgelere odaklanıyor. Bu nedenle Atlantikçi çetenin petrol bölgelerinde kontrol sağlaması, şimdilik Rus askeri gücü nedeniyle mümkün değil.
Libya Jamahiriya el-Mukhabarat / Cemahiriye İstihbaratı…
Libya’da iki ana gizli servis mevcut. Hayat Ann al Jamahariya diğeri de İstihbarat al Askariya yani askeri istihbarat. Mayıs 2021’de, Libya Başkanlık Konseyi, İmad Trablusi'den boşalan istihbarat biriminin başına Hüseyin Muhammed Halife el-Aib'in atandığını duyurmuştu.
Görevden alınan Libya istihbarat şefi Imad Trabelsi, 2015’te kendisine bağlı milislerin desteğiyle ve Denetim Bürosu tarafından Başkanlık Konseyi'ne gönderilen bir mektuba dayanarak görevinden vazgeçmeyi ve istihbarat teşkilatının karargâhını teslim etmeyi reddetmişti.
Trabelsi, Başkanlık Konseyinden önerilen istihbarat teşkilatı başkanının devlete karşı yolsuzluk, dolandırıcılık ve dolandırıcılık vakalarına karıştığından bahsetti ve kamu çıkarlarını korumak için bu atamayı yeniden gözden geçirip, geri çekmesini istemişti. Ama onun karşı koyuşu, bu atamayı geciktirdi lakin engelleyemedi.
Libya İstihbarat başkanı Hüseyin Muhammed Halife el-Aib…
Uzun yıllar Libya istihbaratında çalışan ve aslen ülkenin batısındaki Cebel el-Garbi kentinden olan Aib, Trablus'ta yaşıyor. Al-Saya'an kabilelerinin yoğun yaşadığı Tiji" şehrinden gelen Al-Aib, Libya ordusunda albay rütbesine sahip ve daha önce merhum Albay Muammer Kaddafi rejimi döneminde Libya'daki Genel İstihbarat Teşkilatı başkanı Abdullah Al-Senussi'nin komutasında görev yaptı.
72 yaşındaki Abdullah el-Senusi, Muammer Kaddafi'nin ikinci eşi Safiya'nın kız kardeşi ile evliydi. Eski istihbarat şefi, 1996 yılında Trablus'taki Ebu Salim hapishanesinde 1.200'den fazla tutukluyu katletmekle suçlanıyor. Temmuz 2015'te Magarha kabilesinden Senussi, bir Libya mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
Haziran 2017'de Haitham Tajouri'nin Trablus Devrimcileri Tugayı , el-Hadba hapishanesini ele geçirdi ve Senussi'yi serbest bıraktı. ABD, 72 yaşındaki kişinin “Pan Am Flight 103”ün bombalanmasının arkasındaki beyin olduğundan şüpheleniyor. Saldırı ile 1988'de İskoçya'nın Lockerbie kentinde Amerikan uçağı düşürüldü ve 190'ı Amerikan vatandaşı olan 270 kişiyi öldürüldü.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti (GNU) Başbakanı Abdul Hamid Dbeibah, hükümetinin Kaddafi dönemi istihbarat şefi Abdullah Al-Senussi'yi ABD'ye teslim etme niyetinde olmadığını açıklamıştı.
Abdullah Senusi'nin güvendiği bir isim olan Al-A'ib, 2011'den önce Dış Güvenlik Teşkilatı'nın bir subayıydı. Al-A'ib, 2014 yılında doğu bölgesine taşınarak ordu tarafından başlatılan "Onur" operasyonuna katıldı ve 2015 yılında da aynı yılın 6 Haziran'ında Temsilciler Meclisi'nin genel kurulunda Libya Genel İstihbarat Teşkilatı başkanı Tuğgeneral Mustafa el-Muqran'ın yardımcısı olarak atandı.
Başkan Muhammed el-Memphis tarafından atanmasının amacı, Libya askeri kurumlarını yeniden birleştirmek ve birkaç gün öncesine kadar bu üniter hükümetinin başarıya ulaşmasının tek engel gibi görünen General Haftar'ı yatıştırmak şeklinde açıklanmıştı.
İstihbarat Başkanlarının Libya’dan ayağı kesilmiyor! Biri gidiyor diğeri geliyor…
Fransa, İtalya Birleşik Arap Emirliği ve Rusya ile Libya’da aynı safta el bağlayan Mısır’ın istihbarat şefi Abbas Kamel' Ekim 2022'de, Hafter'i Türkiye ile yakınlaşmaktan caydırmak için Bingazi'ye gitmişti.
Mısır Genel İstihbarat Müdürlüğü (EGID) başkanı Abbas Kamil'in 12 Ekim 2022'de Bingazi'ye yaptığı ziyaret, bir nezaket ziyareti değildi: Kamel, Kahire'nin “kırmızı çizgisini” hatırlatmak için Libya Ulusal Ordusu (LNA) başkanı Mareşal Halife Haftar ile bir araya gelmişti.
Mısır, LNA lideri veya oğlu Saddam Hafter'in Türk şirketleriyle olası herhangi bir yakınlaşmasına kategorik olarak karşı. Bu, hidrokarbon arama ve üretimi alanındaki son Türk-Libya mutabakatı, Mısır’ı telaşlandırdı ve bunu çıkarlarına yönelik bir tehdit kapsamında değerlendirdi.
Mısır, Türkiye'nin nüfuzunu kuzeybatı bölgesinin ötesine genişletmesini istemiyor: bu hem denizalanı hem de karadaki temaslar için geçerli.
ABD, Ortadoğu'yu değiştiremez ama bölgeden ayrılmayı da göze alamaz. CIA Başkanı William Burns, terör saldırısında Libyalı bir zanlının ABD'ye iade edilmesinden bir ay sonra, geçtiğimiz Perşembe günü Trablus merkezli hükümet başkanıyla bir araya geldiği ziyaret gerçekleştirdi.
Bu, 2012'de Bingazi'deki (doğu) Amerikan konsolosluğuna ABD büyükelçisi de dahil olmak üzere dört kişinin ölümüne neden olan saldırıdan bu yana bir CIA direktörünün ilk ziyareti. BM tarafından tanınan ancak doğu Libya'daki rakip kamp tarafından meşruiyeti tartışılan Dbeibah hükümeti, saldırının zanlılarından Ebu Agila Muhammed Mesud Kheir al- Marimi'yi Aralık ortasında ABD'ye iade etmişti.
Libya Başbakanı Abdülhamid Dibeibe, Libya'yı ziyaret eden ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns ile bir araya geldi.
Başbakanlık basın ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Dibeibe'nin Trablus'ta CIA Direktörü Burns ve beraberindeki bir heyet ile görüştüğü belirtildi.
Görüşmeye Libya Dışişleri Bakanı Nejla al-Mengush, istihbarat şefi Hüseyin Muhammed Halife el-Aib ve Trablus'taki ABD Maslahatgüzarı katıldı.
“Görüşme sırasında Burns, iki ülke arasında gelişmiş güvenlik ve ekonomik işbirliğine duyulan ihtiyacı yeniden teyit etti. Burns, Libya'daki istikrar ve kalkınmaya da övgüde bulundu" denildi.
CIA başkanının Libya temasları, yakın zamanda savaşın sonlanabileceği bir sürecin başlangıcı olarak görülebilir.
Türkiye, Libya’da hep vardı!..
Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa ve diğer Türk subayları, İtalyan işgaline karşı vatan topaklarını savunmak için bugünkü Libya coğrafyasına gittiklerinde gündemde ne petrol ne doğalgaz vardı? Mustafa Kemal, bölgedeki ilk görev yeri Calût Kazasına giderek başta Şeyh Senûsî tarikatı olmak üzere diğer tarikatlardan direnişe katılmaları için yardım istedi. Şeyh Ahmet Senûsî tarikatıyla birlikte mücadeleye katıldığı gibi Müslümanlar için cihat ilân etti. Mustafa Kemal, Calut'taki görevi yerine getirdikten sonra ilk olarak Tobruk'ta düşmana karşı mücadele etti. Katılım mücadelesinden sonra Derne'ye geçti. Teşkilat-ı Mahsusa tarafından teşkilat verilen takviyeli bir Türk taburu, savaşın sonuna kadar Trablusgarp'ta kaldı ve yerli mücahitlerle birlikte İngiliz, İtalyan ve Fransız kuvvetlerine karşı savaştı.
Türk idaresindeki Libya’nın, İtalya ordusunca işgaline karşı İstanbul'da Harbiye Nezareti’nde, Teşkilatı Mahsusa'nın kurucu başkanlarından olan Tunuslu Ali Baş Hampa'nın idaresi altında bir “Umur-u Şarkiye Dairesi” vardı ve Trablusgarp harekâtını organize etmekteydi. Mondros Mütarekesi imzalanınca cephelerdeki savaşların durdurulması emredilmişti. Trablusgarplılara sensörlerini savunma gücü ve imkânı elde etmek gerekiyordu.
Bu konuda büyük çaba sarf eden ve 8 Haziran 1949 – 6 Haziran 1950 arasında Genelkurmay Başkanlığı yapan, Yarbay Abdurrahman Nafiz (Gürman), Trablusgarp'ta bir cumhuriyet idaresi yürütme görevini yürütüyordu.
Nitekim Kasım 1918'de Trablusgarp Cumhuriyeti ilan edildi. Bugün Libya'nın Mısrata Şehri, Türklerin hepsinde blok halinde yaşadıkları bir yer. Libya'nın tam ortasında bulunan Akdeniz'in iki sahilinin üzerinde duran Mısrata, yüzölçümü ve kitleye göre Libya'nın 3. büyük şehridir. Bu şehirde Kuloğlu / Köroğlu Türk aşireti hakim.
İkinci Dünya Savaşı devam ederken, İtalyanların 1942'de boşalttıkları Libya'da İngilizler askerî bir yönetim kurunca, Ankara Hükümeti, olanı biteni anlamak ve yerinde gözlemlemek için 13 Nisan 1942’de Genelkurmay Hava Müşaviri Tuğgeneral Şefik Çakmak başkanlığında bir heyeti Libya’ya gönderildi.
İkinci Dünya Savaşı'nda Şeyh Sunusî'nin yeğeni İdris, İttifak devletlerine yardım etmiş, onlar da kendisine Libya'nın bağımsızlığını vaat etmişlerdi. BM, Libya'nın bağımsızlığına 1949 Aralık’ta karar verdi ve İdris, 1951 Aralık'ında bağımsız Libya'nın başına resmen geçmiş oldu. Ankara’da toplanan Bakanlar Kurulu, 16 Ocak 1952 tarihli karar uyarınca Birleşik Libya Krallığı’nı tanıdı.
Cihanşümul Kadim Türk Devlet aklı, hiç vakit geçirmeden yeni sürece uygun aktörlerini Libya’da konuşlandırdı. 21 Aralık 1951'de Bağımsız Libya Krallığı'nın kurulduğu dünyaya duyuruldu. Kral İdrîs, kurduğu ilk hükümette 1930-1940 yılları arasında Hakkâri ve Bingöl valiliklerinde bulunan Sâdullah Koloğlu'nu sırasıyla İçişleri, Sağlık, Millî Eğitim bakanlıkları ile birlikte başbakanlığa getirdi.
Yirmi iki yıl Türk Dışişleri'nde matbuat ve hukuk müşavirliği yanı sıra bakanlık mütercimliği görevinde bulunan Abdullah Busayri'yi Dışişleri bakanı, ardından bir nevi kral nâibliğiyle Trablusgarp valisi tayin etti. Gençliğinin ilk yılları Libya'da geçen Sadullah Koloğlu 1949'da bağımsızlığını yeni kazanmış, kadroları olmayan Libya'da eskiden tanıdığı Emir Sunusi'nin talebi ve Türk hükümetinin izniyle ilk başbakanlık görevini üstlenip 1952'ye kadar sürdürdü.
Sünûsî tarikatine mensup Derneli bir Kuloğlu ailesinden olan ve İstanbul’da mülkiyeyi bitiren kaymakam Sadullah Bey, 1949’dan 1952 senesine kadar o zaman tam müstakil olmayan Emir İdris’in isteğiyle Libya Başbakanlığı yaptı.
Libya’nın bağımsızlığı sonrası 1947 yılında Trablusgarp’taki Kuloğlu Türkleri, “Türk-Trablus Birliği” adıyla parti kurmuş ve Trablusgarp’ın Türkiye ile birleşmesini talep etmişlerdi. Daha sonraki yıllarda Kral I. İdris döneminde Kuloğulları yönetimde aktif görev almış ve Kral’ın yakın çalışma arkadaşları arasında yer alarak Libya’nın gelişmesine katkı sunmuşlardı.
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin 20 Ekim 2011 tarihinde, Sirte'de, NATO destekli Ulusal Geçiş Konseyi askerleri tarafından yakalanarak feci bir şekilde linç edilmesinden sonra başlayan Libya iç savaşı sonrası ortaya çıkan gruplarla anlaşma zemini arayan Türkiye, BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile ilişkiler geliştirdi.
Türkiye ile Libya hükümeti arasında Trablus'ta imzalanan mutabakat zaptı ve münhasır ekonomik bölge ve ardından imzalanan güvenlik ve askeri işbirliği muhtırası, Doğu Akdeniz'i barut fıçısı haline getirdi.
Güvenlik ve askeri işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı hükümlerine göre Türkiye, Libya askeri ve polis birimlerinin bir parçası olarak Hızlı Mukabele Gücü'nün oluşturulmasına eğitim ve teçhizat temini açısından destek sağlayacaktır.
Bu anlaşma ile Türkiye, Libya’da üs açma, silah ve mühimmat bulundurma ve askeri danışman ve birlikler konuşlandırma gibi haklar elde etmiştir. Bunun karşılığında da iki ülke arasında istihbarat paylaşımı ve Libyalı birliklerin askeri eğitimi gibi konular üzerinde anlaşmaya varılmıştır.
Bu anlaşmaya istinaden birçok Türk askeri yetkilisi, Trablus lehine iç savaşa müdahil olmuştur. Ayrıca Türkiye ile Libya arasında Finansal İstihbarat Değişiminde İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylandı. Yeni Türk istihbarat karargâhının açılış töreninde konuşan Erdoğan, Türk istihbarat servislerinin Libya'daki misyonunu başarıyla yerine getirdiğini söyledi. "25 askeri istihbarat görevlisinden oluşan bir Türk "istihbarat grubunun" Libya'ya transfer edildiğini de duyurdu.
Fransız istihbarat kaynakları, Batı ve Orta Doğu medyasında Türkiye tarafından konuşlandırılan Suriyeli paralı askerlerin Libya cephesine kitlesel olarak firar ettiğine dair daha önce çıkan haberleri doğruladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Faiz Saraj'ı Libya Ulusal Ordusu (LNA) Mareşal Halife Haftar'dan korumak için gönderdiği çok sayıda talihli asker, Kuzey Afrika ülkesinden İtalya'ya geçti.
Türkiye, diğer ülke istihbarat başkanlarının Libya’ya yönelik ziyaretlerini yakından takip ediyor. Çünkü ortalık çıfıt çarşısı ve kimin eli kimin cebine gireceği belli değil.
Bu kapsamda CIA Başkanı William Burns’un Libya temaslarının ardından, Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile Libya'nın başkenti Trablus’ta bir araya geldi.
Görüşmede Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, Devlet Bakanı Adil Cuma ile İletişim ve Siyasi İşler Bakanı Velid el-Lafi de hazır bulundu.
MİT Başkanı Fidan, Trablus'ta Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile de görüştü.
Eeeee ne var bunda?
“O bunla, bu onla görüştü”nün ötesinde başka bir bilgi var mı?
Sizce?